BOLU

5-Bolu;

Coğrafi;

Komşular; Bolu ilinin batısında Düzce ve Sakarya, güneybatısında Bilecik ve Eskişehir, güneyinde Ankara, doğusunda Çankırı, kuzeyinde Zonguldak ve kuzeydoğusunda Karabük illeri yer almaktadır.

Yüzölçümü; 8276 km2. 

İlçeler; Dörtdivan, Gerede, Göynük, Kıbrıscık, Mengen, Mudurnu, Seben, Yeniçağ ve merkez ilçe Bolu.

İklim; Batı Karadeniz illerinden biri olan Bolu’da karasal, Marmara ve Karadeniz iklim karışımı görülmektedir. 

Kıyılar nispeten daha ılıman olmasına karşın iç kesimler ve yükseklerde yazın sıcak ve kurak bir iklim hâkimdir.

İlkbaharda bol yağmur alan kentte kışın yoğun kar yağışı görülmektedir.

Bitki Örtüsü; Denizden ortalama 1000 m. yükseklikteki Bolu, sırtını 2499 m. Köroğlu dağlarına yaslayan ve diğer dağ ile tepelerin yükseklikleri- 2400 m.ile ve1577 m. Bolu, 1829 m. Sünnice, Orhan, Gül, Ardıç, Kocaman, Kapıorman, Elmacık ve Kaplan dağları ile 1980 m. Çele, 1911 m. Naldöken, 1486 m. Kızıltepe, 1748 m. Abant tepeleri– dikkat çekmektedir.

Bolu topraklarının % 62’sinden fazlası ormanlardaki çeşitli ağaçlarla –kayın, çam, gürgen, ıhlamur, dişbudak, meşe, karaağaç, köknar, defne, sarıçam vb.- kaplıdır.

İkliminde görülen çeşitlilik Bolu’nun bitki örtüsünde de çeşitliliğe –89 farklı familya, 363 cins, 771 tür bunların 82’si ülkemize özgü endemik tür, 3 tanesi de Bolu’ya özgü endemik tür–  neden olmaktadır.

% 30’u plato ve yaylalardan meydana gelen Bolu’da 300’den fazla yayla bulunmaktadır.  

% 10’u ovalardan- Mudurnu, Yeniçağa, Himmetoğlu, Gerede, Bolu ve Düzce– oluşan kent ve çevresindeki 120’den fazla göl ile derelerin başlıcaları; Bolu, Çağa, Gölcük, Abant, Sünnet, Karamurat, Karagöl, Çubuk,  Melen- Efteni Gölleri, Yedigöller- Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, İncegöl, Sazlıgöl ve Küçükgöl- Hasanlar Baraj Gölü,  Mudurnu, Büyük- Küçük Melen, Aksu, Asar, Uğur, Göynük, Büyük Su, Gerede, Ulusu ve Çatak suları, Kirazlıpınar, Boğazpınarı, İkizpınarı, Bederbeyler kaynak suları, Sakarya, Filyos ve Efteni havzaları bulunmaktadır. 

Bolu, 18- 19 milyon yıllık fosil ağaçlar, çok çeşitli bitkiler ve yaban hayvanları bakımından son derece zengin, doğal yaşam alanını hala koruyan illerin başında gelmektedir.

Ayrıca Bolu topaklarının yaklaşık % 30 kadarı ekilebilen tarım ürünleri yetiştirebilmekte ancak  

% 16’sı çayır ve meralardan oluşmaktadır.  

Ulaşım; Ankara- İstanbul arasında en önemli kavşak noktası olan Bolu ilinin tüm ülke ile karayolu ulaşımı son derece kolaydır. 

Tarihi; 

Bolu ili ve çevresinin tarihi kalkolitik döneme MÖ 5500- MÖ 3000 kadar gittiği yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır. 

Özellikle ilçeleri Gerede ve Seben yakınlarında MÖ 3000- MÖ 1200 yıllarına ait buluntulardan bölgede sürekli bir yaşamın olduğu varsayılmaktadır. 

Daha sonra kente egemen olan uygarlıklardan MÖ 2000 Hitit, MÖ 1211 Frig, Lidya, MÖ 546 Persler bölgeyi Misya ve Patagonya valilerine verdiler. Ardından İran, MÖ 336 İskender, Helen, Makedon ve kente Bithynium diyen Bitinyalılar kentte ikamet eden diğer uygarlıklardır.

MÖ 1. yy. da Romalıların egemen olduğu kent 395 yılında Bizans dönemini yaşamıştır.

Üç tepe üzerinde –Hisar, Karga ve Hıdırlık Tepesi- kurulu, özellikle 518 – 527 Justiniaus döneminden itibaren thema adı verilen askeri valiler tarafından yönetilmiştir. 

Bizans İmparatorları tarafından yönetilirken Cladiopolis olarak adlandırılan Bolu, iç ve dış surlarla korunmaktaydı.

1071 Türklerin – Bulgar, Peçenek, Uz ve Kuman Türkleri– ile tanışan Bolu, Polis- kent olarak anılmaya başlanmış ve bu adın zamanla Bolu’ya dönüştüğü varsayılmaktadır.

Bir ara Haçlı Seferleri sırasında Trabzon Rum İmparatorluğu’nun bir parçası olsa da 12. yy. da uzun süre bölge Selçuklu, 1308 Moğol, 1324 yılında da Osman Gazi tarafından Osmanlı toprağı olmuştur.

1401Ankara Savaşı’nın ardından Candaroğulları- İsfendiyaroğulları–  eline geçse de kısa bir süre sonra tekrar 1324 Osmanlı toprağı olmuştur. 

Bolu, 1. Dünya savaşı ve Kurtuluş savaşları sırasında işgale uğrayan kentlerdendir.

1923 yılında da Türkiye Cumhuriyeti’nin ili olan Bolu, Akdeniz, Karadeniz, Doğu ve İç Anadolu’yu Marmara’ya özellikle İstanbul’a bağlayan önemli bir kavşaktır. 

Bolu ve Çevresindeki Tarihi Yapılar;

Bolu ve çevresinde tarihi yapılardan camiler; 1562 yılında Musa Paşa’nın karısı Ala Hanım tarafından yaptırılan kapı, minber,  mihrabının işlemeleri ve çini süslemeleriyle dikkat çeken Karaköy Cami, Mehmet Bey tarafından yaptırılan klasik Osmanlı yapısı olduğu mimarisi, ahşap çekmeli kapı kanatları ile dikkat çeken Kadı Cami, hamam, cami, medrese ve 30 dükkânla büyük karmaşık bir yapı iken zamanla çeşitli yerlerinin yıkılmasına karşın çini süsleriyle dikkat çeken tek minareli ve tek kubbeli camiye sahip Yıldırım Bayezid Külliyesi ve Ulu ile Şemsipaşa, Saraçhane camileri kentteki İslam dini izleridir. 

Ayrıca, Mudurnu’da; Kale, Yeniceşehler Köyü, Hocaş, Çeltikdere, Alpagut, 1382 yılına ait bir kompleks külliye içinde yer alan Kıbrıscık- Yıldırım Beyazıt Cami, Göynük- Akşemsettin Türbesi, Tokat-ı Hayrettin Türbesi, Akçokoca- Ceneviz Kalesi ve Akçakoca Bey Türbesi, 1388 yılında Yıldırım Bayezid tarafından klasik Osmanlı mimarisi, aynı adlı külliyenin bir parçası çifte hamam şeklinde tasarlanmıştır.

Orta Hamam, Tabaklar Hamamı, 1804 yılında, Serbevvab Hacı Abdullah Ağa tarafından iki bölümlü olarak –aşağı ve yukarı–  yaptırılan Bolu- Taş Han da gezilmesi gereken yerlerin başında gelmektedir.

5-2-1- Göynük;

Bolu’ya 96 km. uzaklıkta, iki nehir- Gubaylar Suyu ve Göynük Çayı- arasında, iki yamaca yaslı bir yerleşim yeri olan Göynük’ün meyve bahçeleri arasında ahşap evleri son derece doğal, ilgi çekici ve samimidirler. 

Göynük’te yaşayan Bizanslıların ardından 13. yy. sonlarında Türk akınları ve 1323 yılında da Osmanlı’nın ilk yerleşim yerlerinden biri olduğu araştırmalar sonucunda ortaya çıkarılmıştır. 

5-2-2- Göynük- Gazi Süleyman Paşa Cami;

Cami ilk olarak Süleyman Paşa tarafından 1331-1335 yılları arasında ahşaptan yaptırılmıştır. 

Bu yapı, 1878 yılında sel ile yıkılınca yerine 2. Abdülhamit’in emriyle Osmanlı mimari tarzında yeni bir cami yaptırılmıştır. 

Avlusunda 1464 yılında yapılan Akşemsettin Türbesi yakınında, Süleyman Paşa Hamamı sonradan yapıya 15. yy. da eklenen Ömer Sekkin Türbesi ile Saat Kulesi kentin görülmesi gereken tarihi yapılarıdırlar

5-3-1- Aladağ;

Bolu İli’ne 30 km. uzaklıkta yer alan Aladağ, gölet, Kıztepe ve yaylaları- Tepe Yayla– 1350 m. yükseklikte yer almaktadır. 

Aladağ Çayı üzerindeki göl, çok amaçlı yapılan reaksiyonel amaçlı bir merkezdir.

5-4-1- Seben;

Bolu’nun çok güzel ve sakin ilçelerinden Seben’in tarihi Frigler dönemine ait kayalara oyulmuş barınaklarıyla MÖ 1200 yıllarına kadar gitmektedir. 

Göletiyle dikkat çeken Taşlıyayla Göleti ve doğal sit olarak belirlenen Seben Kaya Evleri de son derece önemli tarihi ve doğal merkezlerdir.

Özellikle 330’dan fazla Muslar kaya evlerinin yanında sarnıçlar, depolar vb. ile pişmiş topraktan tuğla, keramik parçaları da çok dikkat çekici kentin önemli ayrıntılarıdır.

Bizans dönemi Hıristiyanlar zamanında ve Osmanlılar döneminde de kullanılan evler bölgedeki vadiler, yaylalar- Taşlıyayla, Davlumbaz, Semerler- ormanlar, dereler- Kınıkçı Kanyonu ve Çayı, Kuzderesi Kanyonu,  Hongurdak vb. ile Seben son derece çekici doğa cennetidir. 

Bölgede bulunan diğer tarihi yapılar, antik kentler; Cladiopolis, Kaleler; Halıhisarı, Akçokoca ve Ceneviz Kalesi, Gerede’de; Keçi Kalesi, Mudurnu Kalesi, dik bir tepenin yamacında doğaseverler tarafından sıklıkla ziyaret edilen Ayıkaya Mağarası, şelalesiyle tanınan yine birinci derece doğal sit alanı olan Akkaya Travertenleri, gölü, flora, fauna ve rekreasyon özellikleri nedeniyle milli park ilan edilen Abant Gölü ve Tabiat Parkı bulunmaktadır. 

Etrafı ormanlarla çevrili, göl kıyısının çekici piknik alanı, zengin orman yapısı, flora ve fauna özellikleri ile Tabiat Parkı Sünnet Gölü ile Sülüklügöl ve Tabiat Parkı gölü ile çevresi doğal özellikleri nedeniyle koruma altına alınmışlar ve ülkenin önemli sulak alanlarından Yeniçağa da tam bir doğa harikasıdır. 

Ayrıca sahip olduğu doğal değerler özellikle gölüyle, doğal sit alanı ilan edilen Mudurnu-Karamurat sıradağlarla çevrili, ormanlık piknik alanlarıyla tanınan, derelerinde mercan ve alabalıkların olduğu Karadere, asırlık çamlarıyla Gerede- Esentepe gölü, tatlı içme suyu ve piknik alanıyla çok sayıda ziyaretçinin uğrak yeri olan Gölköy bölgenin dikkat çeken bir doğa cennetidir. 

Bolu ile yaylalarından Göksu Tabiat Parkı adıyla koruma altına alınan çevresinde piknik ve kamp alanları bulunan Aladağ Göleti, Mengen- Şirinyazı, 1200 m. sedir ve köknar ağaçları bulunmaktadır. 

Balıkçılığın da yaygın olduğu Gölcük’ün muhteşem atmosferi Gölcük- Nüzhetiye kamp alanları ve gölü ile dikkat çeken Çubuk gölleri flora ve fauna özellikleri nedeniyle Milli Park olarak ilan edilmişlerdir.

Gölleri, şelaleler ve anıt ağaçlarıyla dikkat çeken, yürüyüş, piknik ve kamp alanları bulunan Yedigöller ile irili ufaklı 120’den fazla göl ile doğal ortamları ve modern konaklama tesisleri çevresindeki doğal ormanlık alanlar, bitkileriyle dikkat çekerek koruma altına alınan Gölcük Tabiat Parkı da yine kente ait en çok ziyaret edilen yerlerin başında gelmektedir.

Akçakoca plajları ile kış sporları açısından son derece önemli gün geçtikçe yatırım ve ilginin arttığı 2500 m. yükseklikteki Kartalkaya, Arkut Dağı kayak merkezleri, birbirinden güzel mesire yerleriyle Cumayeri, insan sağlığı için gerekli minerallere sahip kaplıcalar; Derdin Hamamı, Seben, Efteni, Babao, Bağlum ve Sarot kaplıcaları, Gölcük kır evleri ve anayollar üzerindeki kolay ulaşımı ile Bolu ili ülkede görülmeye değer tarihi ve doğal merkezlerin başında gelmektedir. 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top