ADIYAMAN

Coğrafi;

Komşular; Malatya, Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa ve Diyarbakır , Adıyaman iline komşu illerdir.

Yüzölçümü; 7614 km2

İlçeler; Besni, Çelikhan, Gerger, Gölbaşı, Kâhta, Samsat, Sincik, Tut ve merkez ilçe Adıyaman. 

İklim;  Karasal -yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı- iklimin hüküm sürdüğü bölgede yer almasına karşın Adıyaman ve çevresinde Atatürk Barajı yapıldıktan sonra ılıman özellikler görülmeye başlamıştır.

Halen yazları sıcak ve kurak geçen Adıyaman’da kışlar serin ve yağışlıdır. 

Bitki Örtüsü;  Adıyaman topraklarının önemli bölümü özellikle Çelikhan, Gerger ve Tut ilçeleri 2551 m Akdağ, 2549 m Dibek, 2533 m Ulubaba, 2206 m Gördük, Bozdağ, 1115 m  2110 m Borik, Karadağ ve Nemrut gibi ortalama 2550m- 2100m  % 52 oranındaki yüksek  dağlar ile çevrili olmasına karşın ırmak, çay ve nehirlerle – Fırat Nehri, Besni- Akdere, Halya, Çakal, Birimçe, Eğri, Keysun, Kâhta, Göksu, Sofraz, Ziyaret çayları– ve göllerle –Gölbaşı, İnekli, Azaplı, Abdülharap, Çamgazi gölleri ile Atatürk, Çat Baraj gölleri– ile beslenen ilin güneyindeki verimli ovalar –Kâhta, Samsat, İnekli, Keysun ve Pınarbaşı ovaları– tarım arazisi olarak değerlendirilmektedir.

Barajla birlikte nem ve yağış artınca Adıyaman’ın kurak bitki örtüsü çeşitlenerek yeni tarım ürünleri – meyve, sebze ve bakliyat vb.- eklenmiştir. Çayır, maki, mera ve ağaçlarda da artış görülmüştür. 

Ulaşım; Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin batı bölümünde bir il olan Adıyaman tarihin ilk çağlarından beri önemli yollar üzerinde olmasından dolayı gelişmiş bir kenttir. 

Kente karayolu, demiryolu ve havayolu ile ülkenin her yerinden rahatlıkla ulaşılabilmektedir.

Tarih; 

Kent ve çevresinde yapılan kazılarda insanlık tarihinin ilk dönemlerine ait kalıntıların bulunması Adıyaman’ın ülkedeki en eski yerleşim yerlerinden biri olduğunu kanıtlamaktadır.

Önemli buluntulardan; Adıyaman- Planlı Mağarası’nın geçmişi paleolitik dönem MÖ 40.000- MÖ 7000 yıllarına tarihlenirken yine aynı dönemin farklı binli yıllarına ait Samsat- Şehramuz, Kemşak, Kung Kıracı, Ziyaret tepelerinde de çok sayıda önemli kalıntıya rastlanmıştır. 

Neolitik- MÖ 7000- MÖ 5000,  kalkolitik -MÖ 5000 -MÖ 3000 dönemler ile tunç çağına ait değerli bilgi ve belgelere de ulaşılan Adıyaman’ın MÖ 3000- MÖ 1200 yılları arasında Hitit ve Mitanniler  arasında sık sık el değiştirdiği arkeolojik kazılardan anlaşılmaktadır. 

Hititlerin ardından Kummuh Devleti’nin yönetimine geçen kent ve bölge, Hitit tabletleri ve Asur mühürlerinin de katkısıyla karanlık bir dönem yaşadığı varsayılmaktadır. 

Genel anlamda bölgeyle beraber kent ve çevresinde varlık gösteren belli başlı uluslar; Adıyaman -Samsat ve çevresinde MÖ 1200- MÖ 900 Kummuh Devleti ve MÖ 900- MÖ 750 Asur, MÖ 750- MÖ 600 Frig, MÖ 600- MÖ 334 Pers, MÖ 334- MÖ 69 Makedon -Seleulos Sülalesi, Samsat -Samosata Höyüğü, MÖ 69- 72 Kral Mithridates I, Kallinikos Kommagene Krallığı, 72- 395 Roma İmparatorluğu, 395- 670 Bizans, 670- 758 Emevi, 758- 926 Abbasi, 926- 958 Hamdani, 958- 1114 Bizans, 1114- 1204 Eyyubi, 1204- 1298 Anadolu Selçukluları, 1230-1250 Moğol, 1298 Memluk, 1393 Timurlenk, 1298-1522 Dulkadiroğulları, Yavuz Sultan Selim zamanında 1516- 1923 Osmanlı İmparatorluğu dönemlerini yaşamıştır.

Eğimli bir dere kenarına kurulan kent merkezine çok yakın Perre-Pirin Antik Kenti de ilk yerleşim yerlerinden biri olarak kabul edilmekte ve halen kazı çalışmaları devam etmektedir. 

İkamet alanı zamanla Perre’den doğuya bugünkü yerleşim merkezine kaydığı için 7. ve 11. yy. arasında Adıyaman bir sınır kenti olarak da önemi artmıştır.  

Bir süre Emevi büyüklerinden Mansura atfen Hısn-ı Mansur da denilen Adıyaman’ın gelişimi Osmanlı döneminde azalmış gibi görünse de daha sonra kentin önemli yollar üzerindeki konumu dolayısıyla tekrar toparlanmaya başlamıştır. 

Cumhuriyetle birlikte 1954 yılında il olan Adıyaman, bugün de son derece gelişime açık, büyük bir Güneydoğu kenti olarak yoluna devam etmektedir. 

Dünyanın ve Anadolu’nun ilk yerleşim yerlerinden Adıyaman’daki en eski yapılardan biri olan kalenin tarihi tam olarak bilinememesine karşın yapıdaki izlerin ilk yerleşimcilere ait olduğu düşünülmektedir. 

Adıyaman ili ve çevresinde devam eden kazı çalışmalarıyla sonraki yıllarda bölge ve kent tarihi hakkında daha çok bilgiye ulaşılacaktır. 

Pek çok değişik kültüre merkezlik etmiş olan Adıyaman, bugün bir kültür ve turizm kentidir. Adıyaman deyince bugün akla hemen gelen ve dünyanın 8. Nemrut Dağı ve Kommagene uygarlığının kalıntıları, dünyanın 4. büyük barajı olan Atatürk ve Çamgazi barajları, kış kampı organizasyonu, dünya birinciliğine sahip halk oyunları ile öne çıkan bir kenttir.

Ancak ne yazıkki 6 Şubat 2023 büyük depremi kentin bir kez daha yıkıntılar altında kalmasına neden olmuştur. 

Adıyaman ve Çevresinde Tarihi Yapılar; 

Adıyaman Müzesi;

1982 yılından itibaren kent merkezinde hizmet veren ve  üç bölümden (arkeolojik, etnografik ve şikkeler) oluşan Adıyaman Müzesi, ülkenin ve bölgenin en önemli müzelerinde biridir. 

Arkeoloji bölümünde paleolitik, kalkolitik dönemler, tunç ve demir çağları ile Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemlerine ait çok sayıda eser- Paleolitik çakmak taşları, baltalar, delici ve kazıyıcı aletler, Kalkolitik pişmiş topraktan figürler, seramikler, kemikten yapılan aletler, altın, gümüş ve Tunç Çağı bronzdan yapılan süs eşyaları, Neolitik obsidyen ok uçları, çakmaktaşları, Demir Çağı hiyeroglifler, kaplar, süs eşyaları, Helen, Roma ve Bizans heykel, mozaik, yazıt, kandil, kaplar, süs eşyaları, Selçuklu ve Osmanlı sırlı kaplar, cam eserler, süs eşyaları, altın, gümüş ve bronz sikkeler  – sergilenmektedir.  

Kommagene Krallığı (MÖ 163-MS 72) dönemi,  Samsat’ta bulunan Antiochos’un başı, 1970 yılında bulunan Çıralık köyü, Kilisik Mezar kült heykeli de bu bölümün özellikle ilgi çeken eserlerindendir. 

Etnografik bölümde  bölge ve Adıyaman’dan getirilen pek çok eşya- halı, kilim ve dokumalar, kadın- erkek giysileri, süs ve ev eşyaları, gümüş takılar- görülmektedir. 

Adıyaman ve çevresinde yukarıda sayılan yapı ve yapıtlara ek olarak Sincik- Çatbahçe arasında 125 m yükseklikteki Derik Kutsal Alanı, paleliotik dönemde ilk yerleşimlerden Planlı Mağarası ve duvar resimleri, Adıyaman- Şanlıurfa yolu üzerinde Turuş- Kuyulu Köyü’nde Roma dönemine ait 60 kadar kaya kabartmalarla bezeli kaya mezarı, Mal Pınar, Haydaran Kaya anıtları, kitabeler ile kaleler, 25 m yükseklikte kent merkezindeki yığma höyük üzerine yapılmış Hısn-ı Mansur Kalesi, Kocahisar Köyü’ndeki Yeni Kale, Gerger Kalesi, Besni Kalesi gezilip görülmesi gereken yerlerdir. 

Kahta- Nemrut Dağı ve Kommagene;

Yukarı Mezopotamya’nın tümüne hâkim bir noktada, doğuyu batıya bağlayan geçit bölgesi, doğu Torosların en yüksek (2150 m) tepesindeki krallık ve dev heykellerin bulunduğu anıt mezar, Adıyaman il merkezine 86 km, Kahta’ ya 51 km uzaklıktadır. 

Güneydoğu Anadolu’da pek çok ulus yaşamasına karşın bölgeye özgü, bugün de dev heykelleriyle dikkat çeken yerel Kommagene Krallığı -Adıyaman, Kahramanmaraş ve Gaziantep- doğu ve batı ulusları arasında küçük ama köprü görevi gören önemli bir uygarlık olmuştur. 

Roma ile Pers arasında bir çeşit arabulucu krallık olan Kommagene, MÖ 162- MS 72 yılına kadar yaklaşık 234 yıl boyunca varlığını bölgede sürdürebilmiştir. 

Fırat Nehri geçitlerinde, ovayı tepeden gören bir noktada, I. Mithradates tarafından kurulan bağımsız krallık en önemli günlerini anne tarafından Yunan- Makedon, baba tarafından Pers olan Kral I. Antiochos Epiphones MÖ 69- MS 34 zamanında yaşamıştır. 

72 yılında krallığının bağımsızlığı Roma tarafından tamamen ortadan kaldırılmıştır. 

Kendini tanrılarla eş gören, onların güçlerine sahip olmak için uğraşan, ölümsüzlük isteyen, halkını iyi tanıyan zeki Kral I. Antiochos’un zamanında yapımına başlanan devasa heykeller -tanrı, tanrıça, kral, aslan, kartal, aslanlı horoskop-  Helenistik, Pers, Kommagene sanatının izlerini taşımaktadır.

Kral I. Antiochos’un ölümüyle dağdaki heykellerin hepsi tamamlanamamıştır. 

Ancak kralın kemikleri 50 m yükseklikte, 150 m çaplı tümülüse konulmuştur. 

Daha sonra oğul II. Mithradates tarafından tamamlanan anıtlar ve heykeller dağın zirvesinden ovayı selamlamaya başlamışlardır.

Pötürge- Büyüköz Köyü ile Kâhta ilçesi sınırları arasında, 2150 m yükseklikte Nemrut Dağı’nda, 8-10 m yükseklikteki kireçtaşından yapılan bu eşsiz yapıtlar; Helenistik dönem anıt mezarları, heykeller, teraslar ile Cendere Köprüsü, Karakuş Tepesi, Arsemia’yı da kapsayan 13.850 m2’lik alan yaklaşık 200 yıldan fazla yalnızlığa terk edilse de bugün dünyanın 8. harikası olarak anılmakta ve UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde yer almaktadır. 

Bu bölge 1988 yılında, Milli Park olarak koruma altına alınmıştır. 

Tümülüs; 

Doğu Toros sıradağları üzerinde, Fırat Nehri izini sürerek bölgenin dört yanından görülebilen 2206 m yükseklikte bir tepede yer alan tümülüs dünyanın en muhteşem yapıtları arasında kabul edilmektedir.

Kommagene Kralı I. Antiochos Epiphones MÖ 69- MÖ 34 kendisi için yaptırdığı anıt mezar -tümülüs 30 bin m3 mıcır- kırma ve çakıl taşlar- yığılarak inşa edilmiştir.

Tümülüste bulunan MÖ 1. yy. tarihi kalıntılar – tapınak, tanrı, tanrıça ve kralların heykelleri- bölge tarihinin önemli tanıklarıdır. 

Tümülüsün etrafındaki teraslar üzerinde ateş sunağı, Greko- Romen ve Pers üslubunda dev heykel ile kabartma steller bulunmaktadır.

Her bir terasta aynı şekilde sıraya dizilmiş tahtalar üzerine oturan dev cüsseli, 9 m yükseklikteki tanrı, tanrıça ve kralların heykelleri bulunmaktadır. 

Yunan ve Pers adlarının bir arada kullanıldığı heykeller soldan sağa Tanrı Kral olarak Antiochos yanında Ana Tanrıça Kommagene ortada Baba Tanrı Zeus- Oromasdes, Apollon- Mithas ve en sağda Herakles- Artagnes yer almaktadır.

Bu heykellerin sağ ve sollarında gücü ve kraliyeti simgeleyen kartal ile aslan sembolleri dikkat çekmektedir. 

Heykellerin arkasında da 200 satırlık Helenistik kült yazıtta, Kommagene Kralı I. Antiochos kendi mezar odasından ve törenlerde yapılması gerekenlerden -adaklar, niyetler, görevler vb.- bahsetmektedir.

Doğu Terası: 

Tümülüsün doğu bölümündeki terasta yaklaşık 10 m yükseklikte tahtlar üzerinde sıralar halinde oturmuş yüzleri güneşe doğru bakan dev tanrı heykelleri sırasıyla -Kommagene Krallığı’nın gökyüzü hâkimiyetini temsil eden koruyucu kartal, krallığın yeryüzü hâkimiyetini temsil eden koruyucu aslan, Kommagene Kralı I. Antiochos, Kommagene -Tyche, Zeus, Apollon ve Herakles-bulunmaktadır. 

Tahtların arkasında da 237 satırdan oluşan Kral Antiochos’un dini ve sosyal içerikli vasiyeti -Nomos- görülmektedir. 

Güneşin doğuşunun izlendiği bu terasın kuzey ve güneyinde Kommagene Kraliyet ailesi bireylerinin kabartma stelleri, heykellerin önünde ateş sunağı- altar ve onun yanında oturur biçimde bir de aslan heykeli dikkat çekmektedir. 

Batı Terası: 

Bu terasta da tahtlarında oturan dev tanrı heykelleri ile birlikte Kommagene Kralı I. Antiochos’un heykeli ve tanrılarla tokalaşma kabartmalarının yanında astroloji ile ilgili bir aslan horoskop kabartması da yer almaktadır. 

1.78 m yükseklikteki Aslan kabartması üzerinde yer alan ay ve yıldızlarda birlikte  MÖ 70- MÖ 31 hüküm süren MÖ 62 Temmuz ‘unda kral olan Kral I. Antiochos’un tahta çıkış tarihi yazılıdır.

Heykellerin  mimarisi, işleme detayları, azametleri, dizilişleri, dönemin mimari, güzel sanatlar ,  mühendislik, astronomi vb. bilgilerinin sergilenmesi açısından son derece önemlidir. 

Nemrut dağının zirvesinde sessiz ama çok şey anlatan heykellerle birlikte güneşin doğuş ve batış anının büyüleyici manzarasına tanık olmak insan ruhunda derin izler bırakmaktadır. 

Kuzey Terası:

Burada batı ve doğu teraslarını birbirine bağlayan 180 m uzunluğunda bir tören yolu ile 85’e yakın tamamlanmamış stel ve kaideler bulunmaktadır.

Adıyaman Kalesi, Çarşı, Eski Saray, Kab, Ulu camileri ile Haydaran – Taşgedik kabartmaları, Samsat, Gerger, Besni, Keysun, kaleleri, Horis Harabeleri, Ebuzer Gaffar Türbesi kentin yakın çevresinde görülmesi gereken diğer önemli tarihi tanıklıklardır.

Kâhta- Cendere ( Roma / Septimius Severus) Köprüsü;

Cendere Köprüsü, Adıyaman’a 55 km, Karakuş tümülüsüne de 10 km uzaklıktadır. (Nymphaios) Kâhta Çayı’nın kolu olan (Chabinas ) Cendere Çayı üzerine 198- 200 (193-201) yıllarında Roma Lejyonu tarafından yapılmıştır. 

Tipik Roma Dönemi mimari özelliği gösteren 7 m genişliğinde, 30 m (10 m) yüksekliğinde ve 120 m (150 m) uzunluğundaki köprünün kesme taştan tonlarca ağırlıktaki iki kemeri bulunmaktadır.  İki tarafı rampa şeklinde yükselerek ortada birleşen köprü anıtsal bir yapı görünümdedir.

Köprünün güneyindeki girişte korint mimarisiyle iki sütun bulunmaktadır. Köprüdeki iki yazıttan birinde köprüyü Roma İmparatoru Septimus Severus’un yaptırdığı diğerinde de karısı Julia Domna için yapıldığı yazmaktadır. Karşıdaki diğer bir kesme taş sütundaki yazıtta da oğulları Caracella ve Geta için yaptırıldığı yazmaktadır.

Bugün hala yerinde olan köprünün pek çok yeri zaman içinde yok olmuştur. 

Kâhta -Eski Besni- Kalesi;

Hititler zamanında inşa edildiği düşünülen yapı yeni ve eski olmak üzere iki ayrı kaleden oluşmaktadır. 

Kalede tanrı, tanrıça ve kralların kabartma heykelleri bulunmaktadır. 

Kalenin eteklerinde Osmanlı dönemi cami, hamam ve köprü kalıntıları da yapının her dönem kullanılan önemli bir merkez olduğunun kanıtı kabul edilmektedir.

Kahta (Yeni) Kalesi ;

Adıyaman Kahta ilçesi, Kocahisar köyü yakınlarındaki kaleyi Urartu, Part, Kommagene, Roma, Sasani,  Arap ve Türkler tarafından kullandığı bilinse de ilk yapım tarihi Hitit dönemine kadar gitmektedir.

Bizans dönemi sonrası Memlukler, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de kullanılan kalenin girişindeki bir de mescit vardır. 

Çok sayıda kitabeye sahip kalede  hapishane, zindan, posta güvercinlerinin yetiştirildiği kule, sarnıçlar, hamam ve (Nymphaios) Kahta Çayı’na giden gizli bir tünel bulunmaktadır.

Kâhta- Arsemela;

Adıyaman’a 63 km uzaklıkta, Karakuş tepesindeki MÖ 3. yy. Helenistik dönemde, Arsemes tarafından kurulmuştur. 

Roma dönemi ve orta çağın izlerini de taşıyan Arsemela, Kommagene Kralı I. Antiochos’ un oğlu Mithridates için iri taşların yığılmasıyla oluşturulmuş kutsal bir alan ve tümülüstür. 

Üzerinde başsız kartal heykeli, üç yontma taştan 10m yüksekliğinde ilgi çekici bir de sütun bulunmaktadır.

Arsameia (Nymphaios Arsemeia) Ören Yeri;

Adıyaman’a 60, Kahta’ya 26 km  km uzaklıktaki Arsemia Ören Yeri, MÖ 2. yy. da, Kommagenelilerin atası (Arsemez) Arsameia tarafından (Nymphaios) Kâhta Çayı üzerine krallığın yazlık başkenti ve idare merkezi olarak kurulmuştur. 

I. Antiochos burada babası Kral I. Mithridates Callinichos için (Hierothesion) tapınaksal bir mezar yaptırarak duvarlarını da Yunanca yazıtlar ile dini sahneleri içeren kabartmalarla süsletmiştir.

Anıt mezara çıkarken tören yolundaki Mithras ve Antiochos- Herakles’in tokalaşma kabartmaları ile bunların önünde (üstünde) I. Antiochos’un imar faaliyetlerinden, krallığın yasalarından, dini protokoller ve soylarına ait bilgilerin verildiği döneme ait Anadolu’nun en uzun Grekçe Yazıtı ile 150 m (158 m) uzunluğundaki tünel son derece ilgi çekici tarihi kalıntılardandır. 

Ayrıca kentin tepelik kısmına inşa edilen Mithridathes Callinichos’a ait mezar ile saray ve heykel parçaları, Mithridates’in kabartma steli, kral -kraliçe başları da halen görülebilmektedir.

Adıyaman- Perre (Pirin) Antik Kenti;

Adıyaman’a 5 km uzaklıktaki (Pirun Köyü) Örenli mahallesindeki Kommagene ülkesinin 5 büyük kentinden biri Perre’nin kalıntılarından; nekropol- 200’den fazla kaya mezarı, geçitler, lahitler vb.- ile Kommageneliler ve sonrasında Romalılar için son derece önemli bir yerleşim merkezi olduğu anlaşılmaktadır. 

Pirun Antik Kenti halen kullanılan çeşmesinden de (Roma Çeşmesi) anlaşılacağı gibi suyunun bolluğu ve güzelliği ile kervanların, orduların konakladığı, Bizans ve Pers ülkelerini birbirine bağlayan önemli bir güzergahta bulunmaktaydı.

Bir dönem hierapolis (kutsal kent) olarak da bahsedilen yerleşim yerinin 325 yılındaki (Nikea) İznik Konsil’inde katılması kentin dini önemini belirtmektedir. 

Antik kentten özellikle MÖ 5. yy.’a ait mozaikli alanlar ile çok sayıda kalıntı çıkarılmış bir o kadarının da çıkarılmayı beklediği bilinmektedir.

Karakuş -Kadınlar Anıt Mezarı (Tümülüs) ;

Tümülüs, Adıyaman’a 49 km uzaklıkta, Kâhta- Karakuş Höyüğü yamaçlarında, Kommagene Kralı I. Antiochos (Kral II. Mithridates tarafından annesi İsias için ) tarafından bir tepe üzerine kendi karısı için daha sonra kraliyet kadınlarının da gömüldüğü bir mezarlıktır. 

110 m çapında ilk yapıldığında 30 m iken halen 21/20 m yükseklikte olduğu belirlenen ve  mezarlık olarak kullanılan höyüğün (tümülüs) Roma’ya bağlılık nişanesi olarak yapıldığı sanılmaktadır. 

Bugün dördü görülebilen altı sütundan 2,5 m yükseklikte olanın üzerinde yer alan kartal heykelinden dolayı yöre halkı tarafından burası Karakuş olarak adlandırmaktadır.

Nemrut Dağı giriş noktası ve halen Millli Park sınırları içinde yer alan höyüğün çevresindeki sütunlarda boğa, aslan, kartal heykelleri, tanrı ve kralın tokalaşma sahnesinin olduğu kabartma ile Kommagene Kralı II. Mithridates ve kız kardeşi Laodike’nin kabartmalı tableti görülmektedir. 

Dikilitaş- Sesönk;

Besni’ye yakın Zormağara Köyü yakınında Fırat vadisine 300 m yükseklikteki platoda yer alan tümülüste üç çift sütun bulunmaktadır.

Samsat ( Samosata) Höyüğü;

Adıyaman’ın 38 km güneybatısında yer alan, Fırat nehrine 50 m yükseklikte bulunan bir höyüktür. 

Yapılan araştırmalar sonucu Samsat’ın tarihinin kalkolitik, MÖ 5000- MÖ 3000 bakır çağ yıllarına kadar gittiği saptanmıştır. 

Bölgede varlık gösteren uygarlıklardan Mitanni, Kummuh- Kummuhu ve Kommagene devletlerinin başkenti olan Samsat, Roma döneminde de askeri karargah olarak kullanılmıştır. 

Sıklıkla yağmalanarak yakılıp yıkılan kent daha sonra yazık ki Atatürk Barajı’nın suları altında kalmıştır.

Karadağ Tümülüsü;

Kommagene dönemine ait olduğu saptanan tümülüs, Adıyaman’a 5 km uzaklıkta yer almaktadır. 

İki bölümlü, kayaya oyulan tümülüste mezar odalarına merdivenlerle inilerek ulaşılmaktadır. 

Zaman içinde yazık ki tümülüsün kırma taşları yöre halkı tarafından başka yerlere taşınmış olduğu için tahrip olmuş bir tarihi yapıdır.  

Malpınarı Kaya Yazıtı;

Adıyaman, Fırlaz Köyü sınırlarında, Göksü Çayı kenarında yer alan 18 x 85 cm boyutundaki dokuz satırlık hiyeroglif yazıt, geç Hitit dönemi MÖ 900- MÖ 600 yıllarına tarihlenmektedir.

Ayrıca, Yeni, Eski, Derik, Gerger, Kores kaleleri, Roma Köprüsü, Sofraz Tümülüsü, Beştepeler, Zey-Zag bölgede gezilip görülmesi gereken diğer tarihi yapı ve merkezlerdir.

Adıyaman il merkezinde, Dulkadiroğulları dönemine ait 1137-1522 Ulu Cami, Çarşı, Eskisaray, Kap ve Yenipınar camileri de diğer önemli dini mekânlar olarak gezilip görülebilir.

Gerger (Berber) Kalesi ;

Adıyaman merkeze 100 km uzaklıkta Gerger ilçesi, (Nefsi Gerger) Oymaklı köyü yakınında yüksek ve sarp kayalar üzerindeki kaleyi, MÖ 3. yy.’da,  Seleukoslar zamanında Arsemea tarafından yapıldığı belirlenmiştir. 

Gerger ilçesi, MÖ 2. yy.’daki belgelere göre (Euphrat) Fırat Arsameiası olarak da adlandırılmaktadır.

Kale sonraki dönemlerde onarılarak kullanıldığı bilinmektedir. Özellikle Kommagene Krallığı, başkenti (Somosata) Samsat’nın kurucusu (MÖ 140- MÖ 100) Kral Samos’a ait 4 m yükseklikteki bir kabartma ile Grekçe bir yazıtlar ve bir odaya ait olduğu düşünülen dikdörtgen 3 pencere dikkat çekmektedir.

Kalenin girişinde bir köprünün de zamanla yıkıldığı düşünülmektedir.  

Kalenin ön tarafında dış yüzünde çivi yazılı tabletlerin bulunduğu Komagene ve Romalıların yaptırdığı içinde düzensiz oturakları olan zindanın bir kısmında tüneller bulunmaktadır. İçinde ilerledikçe teşhisi tam konulmayan oksijen azlığı hissedilmektedir. 

İslam döneminde etrafındaki yazıt ile tabletleri bulunan bir de cami, su sarnıçları, çeşmeler, dükkanlar ve evler eklenmiştir. 

Kalede  Arap ve Romalılara ait hazinelerin varlığı bilinmektedir. Kale koruma altına alınmıştır.

Camiler Türbeler

Ulu Cami ;

İl merkezinde yer alan cami ilk defa 1506-1515 yılları arasında Dulkadiroğulları zamanında dönem cami mimari özelliğine bağlı kalınarak inşa edilmiştir. 

Ancak zamanla geçirdiği depremlerle onarımlar görmüş ve son şeklini 1865 (1863) yılında almış iken 2023 depremiyle tekrar büyük bir yıkıma uğramıştır.

Caminin halen onarım görmektedir.

Kab Cami; 

Adıyaman merkezinde yer alan cami Osmanlı döneminde 1768 yılında yaptırılmıştır. Osmanlı mimarisinde sık kullanılan tek kubbeli camilerdendir. 

Zamanla harap duruma düşen cami, kapı girişindeki kitabeye göre 1923 yılında onarılmıştır.   Bölgedeki tek düzgün kesme taştan yapılan caminin iki mihrabiyesi (hutbe okunan basamaklı bölüm) vardır. 

Üzerini örten ahşap kubbe bağdadi sıvalıdır. Son cemaat yerinin tavanı ahşaptan ve düz olarak dizayn edilmiştir. Cami düzgün kesme taş mukarnas kavsaralı (giriş kapısı üzerindeki iç bükey kabartmalar ile bezeli kısım) mihrabı kıble duvarındadır. 

Mihraba dik dörtgen planlı harimi olan yapının minberi ceviz ağacından yapılmıştır. Caminin bağımsız kare kaideli, silindir gövdeli minaresi tek şerefelidir.

Cepheleri sade görünüşe sahip olan cami, son olarak onarımı 2010 yılında geçirmiştir. 

Yapının yanında bir de yazlık cami bulunmaktadır.

2023 yılında meydana gelen depremde de hasar görmüştür.

Eskisaray Cami;

İl merkezi, Gölbaşı caddesi, Eskisaray mahallesindeki cami, Adıyaman Höyüğü’nün kuzeybatı cepheindedir. 

1638 yılında İbrahim Paşa yaptıran cami, çeşitli defalar (1967, 1992) onarıldığı için orijinalliğini büyük ölçüde yitirmiştir.

İki girişli, 14×14 m ölçülerinde kare planlı caminin sade mimarine karşın ildeki en süslü mihraba sahiptir. Yarım silindir taş mihrabın nişi mukarnaslıdır. Doğu -batı yönündeki pencerelerin kot farkı dikkat çekicidir.

Kıble duvarı taş olan caminin tavanı ahşaptan yapılmıştır. Caminin tek şerefeli özgün bir minaresi bulunmaktadır.

Yenipınar Cami;

Adıyaman merkezi, Yenipınar mahallesinde, düz bir alana inşa edilen caminin kitabesinde yapı Hacı Mahmut tarafından 1720 tarihinde yaptırılmıştır. 

Dönemin cami mimari özelliğine göre inşa edilen cami zamanla harap duruma düştüğü için onarımlar geçirmiş ve orijnalliğini büyük ölçüde yitirmiştir. Cami hâlâ yeni bir  onarım aşamasındadır.

Musalla Cami;

İl merkezindeki caminin yapım tarihi bilinmemekle birlikte mimarisi, planı ve yapım özelliklerine bakılarak 17. veya 18. yy. yapısı olduğu düşünülmektedir.

Yapımında düzgün kesme taş kullanılan caminin geniş bir avlusu bulunmaktadır. Bu avluya açılan sivri kemerli beş gözlü cemaat yerine bitişik üç sıra mukarnaslı, tek şerefeli minaresinin silindir petek ve külahı dikkat çekmektedir.

Üç bölümlü hariminin ortasını kubbe, diğer kısımlarını da çapraz tonozlar örtmektedir.

Caminin kıble duvarına bitişik sivri kemerli mukarnas kavsaralı mihrabı iki sütunçeye oturmaktadır.  Yapının taş minberi ise mihraba oldukça yakın yapılmıştır. 

Mor Petrus Ve Mor Paulus- St. Paul Kilisesi ;

Süryanice Hesno d’Mansur denilen Adıyaman merkezi, Mara mahallesinde yer alan ve Süryani cemaat tarafından ibadet edilen kilisenin 4. ya da 5. yy.’da yapıldığı belirlenmiştir. 

Kurulumu doğu-batı yönlü, batısında ahşap narteksli, üç nefli bazilikal planlı kilisenin apsis sunağı 1890 yılında Urfalı Süryani ustalar tarafından yapılmıştır. 

Kilise Urfalı taş ve ahşap ustaları tarafından yapıldığı için Urfa’daki Süryani kiliselerine benzemektedir.

Giriş kapısındaki Süryanice yazıtlara göre kilise, 1888, 1905 ve 1953 yıllarında onarım görmüştür.  

Kilisenin yakınında  Süryani Kadim Mezarlığı bulunmaktadır.

Abuzer Gaffari Türbesi;

Adıyaman’a 5 km uzaklıkta, Ziyaret Köyü’ndeki türbenin  IV. Murat’ın Bağdat seferinden  dönerken yaptırdığı söylenir. 

Sahabelerden olduğuna ve savaşırken öldüğüne inanılan Abuzer Gaffari’nin türbesi, çevre halkı ve inananlar tarafından sıklıkla ziyaret edilen bir dini mekandır. 

Tut Ulu Cami ;

Adıyaman merkeze yaklaşık 40 km uzaklıktaki Tut ilçesinde yer alan Ulu Cami, düzgün kesme taştan yapılan minaresindeki kitabeye göre 1736-1737 yıllarında yapılmıştır.

Genelinde de düzgün kesme taşın kullanıldığı görülen caminin iki kemerli son cemaat yeri dikkat çekicidir.

Düz dam ve sac ile örtülü caminin içinde dörtgen ayaklarla sütunların taşıdığı üç sıra kemerli bir yapı onun üzerinde de ahşap tavan kaplaması görülmektedir.

Bu cami de gerek depremler, gerek kullanımlarla oldukça yıprandığı ve onarımlarda dönem özelliğini yitirdiği göze bakmaktadır.

Vijne Köprüsü;

İl merkezine yaklaşık 63 km uzaklıkta, Gölbaşı ilçesi, Yaylacık köyü, Göksu Nehri üzerindeki köprüden Tut ilçesine geçilmektedir.

Düzgün kesme taş iki kemere sahip Vijne Köprüsünün genelinde moloz taş kullanılmıştır. 

Zaman zaman harap olan ve onarılan köprü en son 2023 yılında meydana gelen depremde tekrar yıkılmıştır.

Selçuklu Köprüsü;

Adıyaman’a 58 km uzaklıkta, (eski Kahta) Kocahisar köyünde, (Nymphaios) Kahta Çayı üzerinde düzgün kesme taştan yapılan köprünün sivri kemeri dikkat çekmektedir.

Yapım tarihi ve yaptıranı belli olmayan köprü halk arasında Selçuklu Köprüsü olarak adlandırılmaktadır. 

Mimari özelliklerine bakılarak da köprünün Selçuklu döneminde yaptırılmış olabileceği düşünülebilir.

Haydaran Kaya Mezarları;

Adıyaman’a 17 km uzaklıkta  Taşgedik köyünde yer alan mezarlarda bulunan Güneş Tanrısı Helios ile Kral Antiochos’un tokalaşma kabartmaları son derece ilgi çekicidir. 

Turuş Kaya Mezarları;

Roma döneminde kayaya oyularak yapılan Turuş kaya mezarları, Adıyaman-Şanlıurfa yolu üzerinde, il merkezine 40 km uzaklıkta bulunmaktadır. 

Zeminden aşağıya doğru oyulan mezarlara 10-13 inilerek ulaşılır. 

Mezarların bazılarındaki kapı girişleriyle ve  duvarlarındaki  figürler ve kabartmalar dikkat çekicidir. 

Sofraz Anıt Mezarı;

İl merkezine yaklaşık 63 km uzaklıkta, Besni ilçesi Sofraz köyündeki tümülüs eklindeki anıt mezarların 1. veya 2. yy.’a ait olabileceği varsayılmaktadır.

Mimarisine göre Roma dönemi yapısı olan anıt mezarlardan üzeri moloz örtü ve toprakla örtülü en büyüğünün yüksekliği 15 m civarındadır. 

Sonradan yapılan ahşap merdivenle inilen tümülüsün  üç mekanı ( uzun bir dromos (ön giriş), geçiş koridoru ve kesme taş mezar odası) bulunmaktadır. 

Mezar odasının doğu-batı yönünde iki adet kapalı ve kireç taşı lahit yer almaktadır. 

Büyük Tümülüs’ten 1 km uzakta, yaklaşık 10 m yüksekliğinde uzun mezar girişinden geçilerek 4 m.’lik Küçük Tümülüs’e kayaya oyulmuş merdivenlerle girilir. 

Tümülüsteki tonozlu, kesme taş mezar odalarda lahitler bulunmaktadır.

Gerger- Üzeyir Peygamber Türbesi;

İl merkezine yaklaşık 100 km uzaklıktaki Gerger ilçesinde yer alan türbe aynı adla anılan caminin yakınındadır. Türbe, çevre halkı ve inananlar tarafından sıklıkla ziyaret edilen bir dini mekandır. 

Kur’an-ı Kerim’de de adı geçen, meleğin sunduğu tastaki suyu içince Tevrat bilgisine sahip olduğuna inanıldığı için özellikle İsrailoğulları tarafından peygamber gibi görülen (Ezra) Üzeyir’den  Kur’an’da ”Şüphesiz Allah’ın her şeye kadir olduğunu bilmeliyim’ dedi.” (Bakara, 2/259).bahsedilmektedir. 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top