ADIYAMAN

1-Adıyaman;

Coğrafi;

Komşular; Malatya, Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa ve Diyarbakır , Adıyaman iline komşu illerdir.

Yüzölçümü; 7614 km2.

İlçeler; Besni, Çelikhan, Gerger, Gölbaşı, Kâhta, Samsat, Sincik, Tut ve merkez ilçe Adıyaman. 

İklim;  Karasal –yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı– iklimin hüküm sürdüğü bölgede yer almasına karşın Adıyaman ve çevresinde Atatürk Barajı yapıldıktan sonra ılıman özellikler görülmeye başlamıştır.

Halen yazları sıcak ve kurak geçen Adıyaman’da kışlar serin ve yağışlıdır. 

Bitki Örtüsü;  Adıyaman topraklarının önemli bölümü özellikle Çelikhan, Gerger ve Tut ilçeleri 2551 m. Akdağ, 2549 m. Dibek, 2533 m. Ulubaba, 2206 m. Gördük, Bozdağ,1115 m.  2110 m. Borik, Karadağ ve Nemrut gibi ortalama 2550m.-2100m. %52 oranındaki yüksek  dağlar ile çevrili olmasına karşın ırmak, çay ve nehirlerle –Fırat Nehri, Besni- Akdere, Halya, Çakal, Birimçe, Eğri, Keysun, Kâhta, Göksu, Sofraz, Ziyaret çayları- ve göllerle –Gölbaşı, İnekli, Azaplı, Abdülharap, Çamgazi,  gölleri ile Atatürk, Çat Baraj gölleri– ile beslenen ilin güneyindeki verimli ovalar –Kâhta, Samsat, İnekli, Keysun ve Pınarbaşı- tarım arazisi olarak değerlendirilmektedir.

Barajla birlikte nem ve yağış artınca Adıyaman’ın kurak bitki örtüsü çeşitlenerek yeni tarım ürünlerinde – meyve, sebze ve bakliyat vb.- eklenmiş, çayır, maki, mera ve ağaçlarda da artış görülmüştür. 

Ulaşım; Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin batı bölümünde bir il olan Adıyaman tarihin ilk çağlarından beri önemli yollar üzerinde olmasından dolayı gelişmiş bir kenttir. 

Kente karayolu, demiryolu ve havayolu ile ülkenin her yerinden rahatlıkla ulaşılabilmektedir.

Tarihi; 

Kent ve çevresinde yapılan kazılarda insanlık tarihinin ilk dönemlerine ait kalıntıların bulunması Adıyaman’ın ülkedeki en eski yerleşim yerlerinden biri olduğunu kanıtlamaktadır.

Önemli buluntulardan; Adıyaman- Planlı Mağarası’nın geçmişi paleolitik dönem MÖ 40.000- MÖ 7000 yıllarına tarihlenirken yine aynı dönemin farklı binli yıllarına ait Samsat- Şehramuz, Kemşak, Kung Kıracı, Ziyaret tepelerinde de çok sayıda önemli kalıntıya rastlanmıştır. 

Neolitik- MÖ 7000- MÖ 5000,  kalkolitikMÖ 5000 -MÖ 3000 dönemler ile tunç çağına ait değerli bilgi ve belgelere de ulaşılan Adıyaman’ın MÖ 3000- MÖ 1200 yılları arasında Hitit ve Mitanniler  arasında sık sık el değiştirdiği arkeolojik kazılardan anlaşılmaktadır. 

Hititlerin ardından Kummuh Devleti’nin yönetimine geçen kent ve bölge, Hitit tabletleri ve Asur mühürlerinin de katkısıyla karanlık bir dönem yaşadığı varsayılmaktadır. 

Genel anlamda bölgeyle beraber kent ve çevresinde varlık gösteren belli başlı uluslar; Adıyaman -Samsat ve çevresinde MÖ1200- MÖ 900 Kummuh Devleti ve MÖ 900- MÖ 750 Asur, MÖ 750- MÖ 600 Frig, MÖ 600- MÖ 334 Pers, MÖ 334- MÖ 69 Makedon -Seleulos Sülalesi, Samsat -Samosata Höyüğü, MÖ 69- 72 Kral Mithridates I, Kallinikos Kommagene Krallığı, 72-395 Roma İmparatorluğu, 395- 670 Bizans, 670-758 Emevi, 758- 926 Abbasi, 926- 958 Hamdani, 958- 1114 Bizans, 1114- 1204 Eyyubi, 1204- 1298 Anadolu Selçukluları, 1230-1250 Moğol, 1298 Memluk, 1393 Timurlenk, 1298-1522 Dulkadiroğulları, Yavuz Sultan Selim zamanında 1516- 1923 Osmanlı İmparatorluğu dönemlerini yaşamıştır.

Eğimli bir dere kenarına kurulan kent merkezine çok yakın konumdaki Perre-Pirin Antik Kenti de ilk yerleşim yerlerinden biri olarak kabul edilmekte ve halen kazı çalışmaları devam etmektedir. 

İkamet alanı zamanla Perre’den doğuya bugünkü yerleşim merkezine kaydığı için 7-11 yy. arası Adıyaman bir sınır kenti olarak da önemi artmıştır.  

Bir süre Emevi büyüklerinden Mansura atfen Hısn-ı Mansur da denilen Adıyaman’ın gelişimi Osmanlı döneminde azalmış görünse de daha sonra kentin önemli yollar üzerindeki konumu gereği tekrar toparlanmaya başlamıştır. 

Cumhuriyetle birlikte 1954 yılında il olan Adıyaman, bugün de son derece gelişime açık, büyük bir Güneydoğu kenti olarak yoluna devam etmektedir. 

Dünyanın ve Anadolu’nun ilk yerleşim yerlerinden Adıyaman’daki en eski yapılardan biri olan kalenin tarihi tam olarak bilinememesine karşın yapıdaki izlerden ilk yerleşimcilere ait olduğu düşünülmektedir. 

Adıyaman ili ve çevresinde devam eden kazı çalışmalarıyla sonraki yıllarda bölge ve kent tarihi hakkında daha çok bilgiye ulaşılacaktır. 

Pek çok değişik kültüre merkezlik etmiş olan Adıyaman, bugün bir kültür ve turizm kentidir. Adıyaman deyince bugün akla hemen gelen ve dünyanın 8. Nemrut Dağı ve Kommagene uygarlığının kalıntıları, dünyanın 4. büyük barajı olan Atatürk ve Çamgazi barajları, kış kampı organizasyonu, dünya birinciliğine sahip halk oyunları ile öne çıkan bir kenttir.

Ancak 6 Şubat 2023 büyük depremi kentin bir kez daha yıkıntılar altında kalmasına neden olmuştur. 

Adıyaman ve Çevresinde Tarihi Yapılar; 

1-1-1- Adıyaman Müzesi;

Arkeolojik ve etnografik olmak üzere iki bölümden oluşan Adıyaman Müzesi, ülkenin ve bölgenin en önemli müzelerinde biridir. 

Arkeoloji bölümünde paleolitik, kalkolitik dönemler, tunç ve demir çağları ile Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemlerine ait çok sayıda eser- çakmak taşları, baltalar, delici ve kazıyıcı aletler, pişmiş topraktan figürler, seramikler, kemikten yapılan aletler, altın, gümüş ve bronzdan yapılan süs eşyaları- sergilenmektedir.

Etnografik bölümde de bölge ve Adıyaman’dan getirilen pek çok eşya- halı, kilim ve dokumalar, kadın- erkek giysileri, süs ile ev eşyaları ve gümüş takılar– görülmektedir. 

Adıyaman ve çevresinde yukarıda sayılan yapı ve yapıtlara ek olarak Sincik- Çatbahçe arasında 125 m. yükseklikteki Derik Kutsal Alanı, paleliotik dönemde ilk yerleşimlerden Planlı Mağarası ve duvar resimleri, Adıyaman- Şanlıurfa yolu üzerinde Turuş- Kuyulu Köyü’nde Roma dönemine ait 60 kadar kaya kabartmalarla bezeli kaya mezarı, Mal Pınar, Haydaran Kaya anıtları, kitabeler ile kaleler, 25 m. yükseklikte kent merkezindeki yığma höyük üzerine yapılmış Hısn-ı Mansur Kalesi, Kocahisar Köyü’ndeki Yeni Kale, Gerger Kalesi, Besni Kalesi gezilip görülmesi gereken yerlerdir. 

1-2-1- Kahta- Nemrut Dağı ve Kommagene;

Yukarı Mezopotamya’nın tümüne hâkim bir noktada, doğuyu batıya bağlayan geçit bölgesi, doğu Torosların en yüksek 2150 m. tepesindeki krallık ve dev heykellerin bulunduğu anıt mezar, Adıyaman il merkezine 86 km., Kahta’ ya 51 km. uzaklıktadır. 

Güneydoğu Anadolu’da pek çok ulus yaşamasına karşın bölgeye özgü, bugün de dev heykelleriyle dikkat çeken yerel Kommagene Krallığı -Adıyaman, Kahramanmaraş ve Gaziantep– doğu ve batı ulusları arasında küçük ama köprü görevi gören önemli bir uygarlık olmuştur. 

Roma ile Pers arasında bir çeşit arabulucu krallık olan Kommagene, MÖ 162- MS 72 yılına kadar yaklaşık 234 yıl boyunca varlığını bölgede sürdürebilmiştir. 

Fırat Nehri geçitlerinde, ovayı tepeden gören bir noktada, I. Mithradates tarafından kurulan bağımsız krallık en önemli günlerini anne tarafından Yunan- Makedon, baba tarafından Pers olan Kral I. Antiochos Epiphones MÖ 69- MS 34 zamanında yaşamıştır. 

72 yılına gelindiğinde krallığının bağımsızlığı Roma tarafından tamamen ortadan kaldırılmıştır. 

Kendini tanrılarla eş gören, onların güçlerine sahip olmak için uğraşan, ölümsüzlük isteyen, halkını iyi tanıyan zeki Kral I. Antiochos’un zamanında yapımına başlanan devasa heykeller -tanrı, tanrıça ,kral, aslan, kartal, aslanlı horoskop–  Helenistik, Pers, Kommagene sanatının izlerini taşımaktadır.

Kral I. Antiochos’un ölümüyle dağdaki heykellerin hepsi tamamlanamamıştır. 

Ancak kralın kemikleri 50 m. yükseklikte, 150 m. çaplı tümülüse konulmuştur. 

Daha sonra oğul 2. Mithradates tarafından tamamlanan anıtlar ve heykeller dağın zirvesinden ovayı selamlamaya başlamışlardır.

Pötürge- Büyüköz Köyü ile Kâhta ilçesi sınırları arasında, 2150 m. yükseklikte Nemrut Dağı’nda, 8-10 m. yükseklikteki kireçtaşından yapılan bu eşsiz yapıtlar; Helenistik dönem anıt mezarları, heykeller, teraslar ile Cendere Köprüsü, Karakuş Tepesi, Arsemia’yı da kapsayan 13.850 m2.lik alan yaklaşık 200 yıldan fazla yalnızlığa terk edilse de bugün dünyanın 8. harikası olarak anılmakta ve UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde yer almaktadır. 

Bu bölge 1988 yılında, Milli Park olarak koruma altına alınmıştır.  

1-2-2- Tümülüs; 

Doğu Toros sıradağları üzerinde, Fırat Nehri izini sürerek bölgenin dört yanından görülebilen 2206 m. yükseklikte bir tepede yer alan tümülüs dünyanın en muhteşem yapıtları arasında kabul edilmektedir.

Kommagene Kralı I. Antiochos Epiphones MÖ 69- MÖ 34 kendisi için yaptırdığı anıt mezar -tümülüs 30 bin m3. mıcır- kırma ve çakıl taşlar- yığılarak inşa edilmiştir.

Tümülüste bulunan MÖ 1. yy. tarihi kalıntılar – tapınak, tanrı, tanrıça ve kralların heykelleri– bölge tarihinin önemli tanıklarıdır. 

Tümülüsün etrafındaki teraslar üzerinde ateş sunağı, Greko- Romen ve Pers üslubunda dev heykel ile kabartma steller bulunmaktadır.

Her bir terasta aynı şekilde sıraya dizilmiş tahtalar üzerine oturan dev cüsseli 9 m. yükseklikte tanrı, tanrıça ve kralların heykelleri bulunmaktadır. 

Yunan ve Pers adlarının bir arada kullanıldığı heykeller soldan sağa Tanrı Kral olarak Antiochos yanında Ana Tanrıça Kommagene ortada Baba Tanrı Zeus- Oromasdes, Apollon- Mithas ve en sağda Herakles- Artagnes yer almaktadır.

Bu heykellerin sağ ve sollarında gücü ve kraliyeti simgeleyen kartal ile aslan sembolleri dikkat çekmektedir. 

Heykellerin arkasında da 200 satırlık Helenistik kült yazıtta, Kommagene Kralı I. Antiochos kendi mezar odasından ve törenlerde yapılması gerekenlerden -adaklar, niyetler, görevler vb.- bahsetmektedir.

1 -2- 3- Doğu Terası: 

Tümülüsün doğu bölümündeki terasta yaklaşık 10 m. yükseklikte tahtlar üzerinde sıralar halinde oturmuş yüzleri güneşe doğru bakan dev tanrı heykelleri sırasıyla -Kommagene Krallığı’nın gökyüzü hâkimiyetini temsil eden koruyucu kartal, krallığın yeryüzü hâkimiyetini temsil eden koruyucu aslan, Kommagene Kralı I. Antiochos, Kommagene -Tyche, Zeus, Apollon ve Herakles-bulunmaktadır. 

Tahtların arkasında da 237 satırdan oluşan Kral Antiochos’un dini ve sosyal içerikli vasiyeti -Nomos- görülmektedir. 

Güneşin doğuşunun izlendiği bu terasın kuzey ve güneyinde Kommagene Kraliyet ailesi bireylerinin kabartma stelleri, heykellerin önünde ateş sunağı- altar ve onun yanında oturur biçimde bir de aslan heykeli dikkat çekmektedir. 

1-2-4- Batı Terası: 

Bu terasta da tahtlarında oturan dev tanrı heykelleri ile birlikte Kommagene Kralı I. Antiochos’un heykeli ve tanrılarla tokalaşma kabartmalarının yanında astroloji ile ilgili bir aslan horoskop kabartması da yer almaktadır. 

1.78 m. yükseklikteki Aslan kabartması üzerinde yer alan ay ve yıldızlarda birlikte  MÖ 7 Temmuz 62, Kral I. Antiochos’un tahta çıkış tarihi yazılıdır.

Heykellerin  mimarisi, işleme detayları, azametleri, dizilişleri, dönemin mimari, güzel sanatlar ,  mühendislik, astronomi vb. bilgilerinin sergilenmesi açısından son derce önemlidir. 

Nemrut dağının zirvesinde sessiz ama çok şey anlatan heykellerle birlikte güneşin doğuş ve batış anının büyüleyici manzarasına tanık olmak insan ruhunda derin izler bırakmaktadır. 

1-2-5- Kuzey Terası:

Burada batı ve doğu teraslarını birbirine bağlayan 180 m. uzunluğunda bir tören yolu ile 85’e yakın tamamlanmamış stel ve kaideler bulunmaktadır.

Adıyaman Kalesi, Çarşı, Eski Saray, Kab, Ulu camileri ile Haydaran – Taşgedik kabartmaları, Samsat, Gerger, Besni, Keysun, kaleleri, Horis Harabeleri, Ebuzer Gaffar Türbesi kentin yakın çevresinde görülmesi gereken diğer önemli tarihi tanıklıklardır.

1-2-6- Kâhta- Cendere Köprüsü;

Cendere Köprüsü, Adıyaman’a 55 km. uzaklıkta, Nymphaios- Kâhta Çayı’nın kolu olan Cendere -Chabinas Çayı üzerine 198-200 yıllarında Roma Lejyonu tarafından, Roma İmparatoru Septimus Severus, karısı Julia Donma, oğulları Caracella ve Geta için kesme taştan yaptırılmıştır.

Üstündeki Latince yazıta göre, 2. yy. dört Kommagene kentinin katılımıyla yapılan köprü tek kemerli, 150 m. uzunluğunda ve 10m. yüksekliktedir. Bugün hala yerinde olan köprünün pek çok yeri zaman içinde yok olmuştur. 

1-2-7- Kâhta -Eski Besni- Kalesi;

Hititler zamanında inşa edildiği düşünülen yapı yeni ve eski olmak üzere iki ayrı kaleden oluşmaktadır. 

Kalede tanrı, tanrıça ve kralların kabartma heykelleri bulunmaktadır. 

Kalenin eteklerinde Osmanlı dönemi cami, hamam ve köprü kalıntıları da yapının her dönem kullanılan önemli bir merkez olduğunun kanıtı kabul edilmektedir.

1-2-8- Kâhta- Arsemela;

Adıyaman’a 63 km. uzaklıkta, Karakuş tepesindeki MÖ 3.yy. Helenistik dönemde, Arsemes tarafından kurulmuştur. 

Roma dönemi ve orta çağın izlerini de taşıyan Arsemela, Kommagene Kralı I. Antiochos’ un oğlu Mithridates için iri taşların yığılmasıyla oluşturulmuş kutsal bir alan ve tümülüstür. 

Üzerinde başsız kartal heykeli, üç yontma taştan 10m.yüksekliğinde ilgi çekici bir de sütun bulunmaktadır.

1-3-1- Arsameia- Nymphaios Arsemeia Ören Yeri;

Adıyaman’a 60 km. uzaklıktaki Arsemia Ören Yeri, MÖ 2.yy.da, Kommagenelilerin atası Arsameia tarafından Nymphaios Kâhta Çayı üzerine krallığın yazlık başkenti ve idare merkezi olarak kurulmuştur. 

Antiochos burada babası Arsameia için tapınaksal bir mezar- Hierothesion– yaptırarak duvarlarını da Yunanca yazıtlar ile dini sahneleri içeren kabartmalarla süsletmiştir.

Kentte bulunan Mithras ve Antiochos- Herakles’in tokalaşma kabartmaları ile bunların önünde Anadolu’daki en büyük Grekçe Yazıt ile 150 m. uzunluğundaki tünel son derece ilgi çekici tarihi kalıntılardandır. 

Ayrıca kentin tepelik kısmına inşa edilen Mithridathes Callinichos’a ait mezar ile saray ve heykel parçaları, kral -kraliçe başları da halen görülebilmektedir.

1-4-1- Adıyaman- Perre-Pirin- Antik Kenti;

Adıyaman’a 5 km. uzaklıkta, Kommagene ülkesinin 5 büyük kentinden biri, Pirun Köyü yakınındaki antik kentin kalıntılarından, nekropol200’den fazla kaya mezarı, geçitler, lahitler vb.– ile Kommageneliler ve sonrasında Romalılar için son derece önemli bir yerleşim merkezi olduğu ortaya çıkarılmıştır. 

Kent ve çevresinde devam eden kazılardan daha çok sayıda kalıntının daha çıkarılacağı dolayısıyla antik kent ve çevresi hakkında yeni bilgilere de ulaşılacağına kesin gözüyle bakılmaktadır.

1-5-1- Karakuş -Kadınlar Anıt Mezarı;

Adıyaman’a 49 km. uzaklıkta Kâhta- Karakuş Höyüğü yamaçlarında, Kommagene Kralı I. Antiochos tarafından bir tepe üzerine kendi karısı da dâhil ailenin kadınları için yaptırdığı bir höyüktür.

21 m. yükseklikte, mezarlık olarak kullanılan höyüğün, Roma’ya bağlılık nişanesi olarak yapıldığı sanılmaktadır. 

Höyüğün çevresindeki sütunlarda boğa, aslan, kartal heykelleri, tanrı ve kralın tokalaşma sahnesinin olduğu kabartmalar son derece ilgi çekmektedir.

1-6-1- Dikilitaş- Sesönk;

Besni’ye yakın Zormağara Köyü yakınında Fırat vadisine 300 m. yükseklikteki platoda yer alan tümülüste üç çift sütun bulunmaktadır.

1-7-1- Samsat- Samosata- Höyüğü;

Adıyaman’ın 38 km. güneybatısında yer alan, Fırat nehrine 50 m. yükseklikte bulunan bir höyüktür. 

Yapılan araştırmalar sonucu Samsat’ın tarihinin kalkolitik, MÖ 5000- MÖ 3000 bakır çağ yıllarına kadar gittiği saptanmıştır. 

Bölgede varlık gösteren uygarlıklardan Mitanni, Kummuh- Kummuhu ve Kommagene devletlerinin başkenti olan Samsat, Roma döneminde de askeri karargah olarak kullanılmıştır. 

Sıklıkla yağmalanarak yakılıp yıkılan kent daha sonra yazık ki Atatürk Barajı’nın suları altında kalmıştır.

1-8-1- Karadağ Tümülüsü;

Kommagene dönemine ait olduğu saptanan Tümülüs, Adıyaman’a 5 km. uzaklıkta yer almaktadır. 

İki bölümlü, kayaya oyulan tümülüste mezar odalarına merdivenlerle inilerek ulaşılmaktadır. 

Zaman içinde yazık ki tümülüsün kırma taşları yöre halkı tarafından başka yerlere taşınmış olduğu için tahrip olmuş bir tarihi yapıdır.  

1-9-1- Malpınarı Kaya Yazıtı;

Adıyaman, Fırlaz Köyü sınırlarında, Göksü Çayı kenarında yer alan 18 x 85cm. boyutundaki dokuz satırlık hiyeroglif yazıt, geç Hitit dönemi MÖ 900- MÖ 600 yıllarına tarihlenmektedir.

Ayrıca, Yeni, Eski, Derik, Gerger, Kores kaleleri, Roma Köprüsü, Sofraz Tümülüsü, Beştepeler, Zey-Zag bölgede gezilip görülmesi gereken diğer tarihi yapı ve merkezlerdir.

Adıyaman il merkezinde, Dulkadiroğulları dönemine ait 1137-1522 Ulu Cami, Çarşı, Eskisaray, Kap ve Yenipınar camileri de diğer önemli dini mekânlar olarak gezilip görülebilir.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top