12-Sivas;
Komşular;Tokat, Ordu, Giresun, Erzincan, Malatya, Kahramanmaraş ve Yozgat illeriyle komşudur.
Yüzölçümü;28. 488 km2.
İlçeler; Akıncılar, Altınyayla, Divriği, Doğanşehir, Gemerek, Gölova, Gürün, Hafik, Kangal, Koyulhisar, Şarkışla, Suşehri, Ulaş, Yıldızeli, Zara ve merkez ilçe Sivas.
İklim; İç Anadolu’nun kuzey- doğu sınır ili, Sivas ve çevresinde bölgenin güneyine göre daha sert bir karasal iklim görülmektedir.
Uzun ve sert kışlar bol kar yağışlı geçerken, kısa yaz ayları sıcak ve kurak geçmektedir.
Bitki Örtüsü; Denizden yaklaşık 1350 m. yükseklikte bir il olan Sivas, % 46,2 dağlar ve yüksek tepelerle – 2537 m.Yıldız, 3050 m. Köse, 3015 m. Kızıldağ, 2621 m. Tekeli, 2406 m. Asmalı, 2079 m. Tecer, 2631 m. Yaman, 2283 m. Hezanlı, 2719 m. Gövdeli, 2688 m. Gürlevik, 2802 m. Bey, 2374 m. Dumanlı, 2596 m. Çengelli, 2139 m. Oyuklu, 2235 m. Karababa, Akdağlar, Tahtalı, İncebel-1.712 m. Karayüce, ve 1.789 m. Yücepınar tepeleri, Kulmaç ve Çamlıbel dağları- çevrilidir.
İlin yerleşim yerleri engebeli yüksek platolar ve ovalar aynı zamanda tarım alanı olarak da kullanılmaktadır.
Sivas ve çevresinde karasal iklim bitki örtüsü bozkır görülse de çeşitli nehir, ırmak, çay ve göllerle- Kızılırmak, Yeşilırmak, Acısu, Kuruçay, Sipas Suyu, Çaltı, Tohma, Tozanlı, Kelkit, Yıldız Irmağı, Yıldızeli çayları, Kalın, Göksu, Koç, Harami, Kasımbeyli dereleri, Tavra Suyu, Mısmıl, Tecer ırmakları ile Bostankaya, Aygı, Gölova, Acıgöl, Büyük- Küçük Hafik, Tödürge, Gürün- Gökpınar, Lota gölleri – beslenen vadiler- Kelkit, Kızılırmak, Kasımbeyli, Yıldızeli- Bedehdun, Kuruçay, Humaçayı vadileri- % 47,6’sını oluşturan 1500- 2100 m. yükseklikteki plato ve yaylalar –Uzunyayla, Meraküm platoları, Altınyayla, Kalınpınar, Arpacık, Kengercik, Toplan, Başyayla, Sarıçiçek Eğriçimen yaylaları– ile % 6,2’sini meydana getiren ovalarda –Gemerek, Şarkışla, Yıldızeli, Suşehri ovaları– % 43 çayır ve meraların yanı sıra % 42 tarım ürünleri yetiştirilmektedir.
Daha yüksekteki dağ ve tepelerde de % 11ormanlık ve fundalık alanlara rastlanmaktadır.
Tarihi;
Kentte ilk yerleşim izlerine MÖ 5000- MÖ 3000 kalkolitik, MÖ 3000- MÖ 2000 ilk tunç çağı- ile MÖ 2600- MÖ 2000 yıllarında Maltepe Höyüğü’nde rastlanmaktadır. Burada yapılan kazılarda elde edilen çanak- çömlek buluntuları, ev kalıntıları bölgedeki kesintisiz yaşam izleri olarak kabul edilmektedir.
Ancak Sivas’ın ilk düzenli yerleşimcilerinin kimler olduğu konusunda farklı bilgiler olmasına karşın, MÖ 2000 Hititlerin kent ve çevresine hâkim oldukları kazılarda ele geçen belge ve buluntulardan anlaşılmaktadır.
Tarihi İpek ve Kral Yolu üzerinde olması Sivas ili ve çevresinin gelişimini, önemini arttırmış ve çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmasına neden olmuştur.
Bölge ve kentte Frig- Kral Giges, Ege- Mezopotamya, İran, Babil, MÖ 710 Kral Sargon ve Asur, MÖ 676 İskit, Sami, Saka, MÖ 585 İran- Med ile Lidyalılar sırayla varlık göstermişlerdir.
Daha sonra Sivas ve çevresinin zaman zaman MÖ 550 Pers, MÖ 332 İskender, Kapadokya Krallığı, İran ve Ermeni Beyleri arasında da el değiştirdiği de belirlenmiştir.
Anadolu’da var olan çok sayıdaki ulusun önemli bölümünün kısa ya da uzun süreli yerleşimine sahne olan Sivas’ta, MS 17- 1. yy. da Roma, Pontus Krallığı, 395 Bizans, Part, Sasani, 1059- 1071’den sonra Selçuklu, 1095- 1174 Danişment, 1142-1252 Mengücük, 1318- 1335 İlhanlı, 1335- 1380 Eretna Beyliği ve 1390 Osmanlı, 1472 Akkoyunlu ve nihayet tekrar Osmanlı dönemleri de yaşanmıştır.
Kentin adının Hititlerin bir kolu olan Sibasiplerden geldiği iddia edilmekle beraber kentin ilk yerleşim yeri olan Ulu ağaçlar bölgesindeki üç kaynaklı Sipas Suyu’ndan da gelmiş olabileceği de varsayılmaktadır.
Ancak zamanla Danişmentler döneminde Tabura- Talavra- Talaurs, Kabira, Megalopolis olarak anılan kent Roma döneminde de 1. yy. da Komutan Pompe tarafından Diopolis- Diyapolis- Tanrı Kenti olarak adlandırılmıştır.
Daha sonra Roma İmparatoru Agustus zamanında, Agustus Kenti- Ogüst Kenti şeklinde anılan Sivas, Sebaste- Sipas- Sebasteia, Osmanlı döneminde Rum Eyaleti -Eyalet-i Sivas olarak anılmıştır.
Sivas, yeni Türkiye Cumhuriyeti içinde oldukça önemli bir kenttir.
Özellikle 4 Eylül 1919 yılında Büyük Önder Atatürk ve arkadaşları bir kongre- Sivas Kongresi düzenleyerek, yeni Cumhuriyet’in temeline dair kararları bu kentte almışlar ve bu kararları tüm dünyaya ilan ederek yeni Türkiye için ilk adımı atmışlardır.
Sivas ve Çevresindeki Tarihi Yapılar;
12-1-1- Sivas Kalesi;
Kentin en eski yapısı olan kale, Aşağı ve Yukarı- Toprak- Park kale olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Aşağı kalenin çevresi 7500 m. uzunluğunda, 25 m. yüksekliğindeki kesme taştan surlarla çevrilidir.
Kalenin kimler tarafından ve hangi yıllarda yapıldığı hakkında tam net bir bilgi olmamasına karşın yapım tekniği, malzemeler, işçiliğe vb. bakarak yapının Roma, Bizans döneminde Justinianus- Jüstinyen tarafından kapsamlı bir onarım geçirdiği kesindir.
Danişmend, Selçuklu, Kadı Burhaneddin Devleti ve Osmanlı dönemlerinde de kalenin onarıldığı kaynaklardan öğrenilmektedir.
Kuleleriyle dikkat çeken kalenin Kayserikapı, Palaş, Tokmakkapı, Cancun ve Salpur yönlerine ait kapılarının olması dönemin kente hangi yönlerden girildiğini göstermesi açısından son derece önemli detaylardır.
Zaman içinde çeşitli kaynaklarda sur duvarları, iki kapısı, camisi, zahire ambarları, sarnıç ve cephaneliğinden bahsedilen kalenin yazık ki günümüzde görünebilir pek fazla izi kalmamıştır.
12-1-2- Koyulhisar -Aşağı -Yukarı Kale:
Kent merkezinde, sarp kayalar üzerinde yer alan kalenin Aşağı kale bölümü- Kale-i Zir de denilen kısmın yalnız duvar kalıntıları görülebilmektedir.
Yukarı Kale- Bala Kale’nin Uzun Hasan tarafından yaptırıldığı söylenmekte ve yapının yanında su sarnıcı, ambar ve cephanelik ve en çok sayıda ev bulunmaktadır.
12-1-3- Gökmedrese;
Medresenin yapımınaSelçuklu dönemi vezirlerinden Fahreddin Ali Sahip Ata Paşa tarafından 1271 yılında başlandığı bilinmektedir.
Dört köşesi hayvan figürleriyle bezeli tam bir şaheser olan mermer taş kapısı mavi ve siyah çinilerle süslenmiştir. Bu muhteşem renkli çinilerden dolayı yapı Gökmedrese olarak da anılmaktadır.
Çifte minareli yapının 14 odası bir de mescidi bulunmaktadır.
Özellikle astronomi bilimi okutulan medresenin ışık gölge sistemi son derece dikkat çekicidir. Mescit ve Dar’ül Hadis bölümü de bulunan caminin oymalı ve işlemeli kapısı, kabartma desenlerle süslenmiştir.
Dikkat çekici iç duvarları ile de medrese ülkede mutlaka görülmesi gereken yapılardan biridir.
12- 1- 4- Sivas- Şifâhiye Medresesi -İzzeddîn Keykavus Şifahanesi:
Sivas kent merkezinde bulunan ve külliye olarak tasarlanan binalar topluluğundan günümüzde görülebilen tek yapısı zamanında tıp fakültesi olarak kullanılan şifahane kısmıdır.
Külliye ve şifahane, Sultan I. İzzeddin Keykavus zamanında 1217 yılında yaptırılmıştır.
Genellikle akıl hastalarının tedavi edildiği şifahane dünyanın ilk akıl hastanesi, Anadolu Tıp Fakültesi ve hastanesi kabul edilmektedir.
Dönemin tüm mimari ve süsleme özelliklerini gözler önüne seren şifahanenin kırmızı tuğlalı taç kapısındaki mor, beyaz ve firuze çinileri ile yapının içindeki mavi siyah çiniler mutlaka görülmesi gereken niteliktedirler.
Medresenin yanındaki türbede I. İzzeddin Keykavus ve ailesi yatmaktadır.
12-1-5- Sivas- Buruciye Medresesi;
Kent merkezinde yer alanBuruciye Medresesi’nin mukarnaslı iki pencereye sahip, iki yan köşesinde yivli kuleleri ve detaylı taş süslemesiyle dönemin mimari ve süsleme özelliklerini yansıtan taç kapısı son derece önemli aynı zamanda en dikkat çekici bölümüdür.
Medrese, 1271 yılında Selçuklu Sultanı III. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde, Muzaffer Burucerdi tarafından yaptırılmıştır.
Mimarı belli olmayan kesme taştan yapılan medrese, iki katlı ve dört eyvanlı olarak tasarlanmıştır.
Simetrisi düzgün plana sahip, kesme taştan yapılan Buruciye Medresesi’nde fizik, kimya, astronomi öğretimi verilmekteydi.
Buruciye Medresesi, sadece kentte değil tüm ülkede en önemli, güzel ve özel yapılardan biri kabul edilmektedir.
12-1-6- 4 Eylül Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi;
1887 yılında Sultani- İdadi-Lise olarak yapılan bina, 4-11 Eylül 1919 yılında Sivas Kongresi binası olarak da kullanılmıştır.
1924 yılında Sivas Lisesi’nde M. Kemal Atatürk, 106 gün kalmış ve yapı onun çok önemli çalışmalarına tanık olmuştur.
1928 yılından sonra bina milli mücadele anısına Etnografya- Silahlar, A.Turan Türkmenoğlu Odası -H. Beslen, Halı, Bakır, Sivas Baş Odası, Tekke Eşyaları, Giysi El İşleri, Kilim Koleksiyonu, Diğer Vitrin ve Eserler- bölümlerinden oluşan müzeye çevrilmiştir.
12-1-7- Sivas- Eski Eserler Müzesi;
Kent merkezinde yer alan, 1937 yılında hizmete giren müzede bölgenin geçmişine ait arkeolojik kalıntılar– seramik, taş, cam, vb.- yanı sıra Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eşyalar- keseler, silahlar, tekkelere ait eşyalar, giyim-kuşamlar, kemerler vb.- sergilenmektedir.
Sivas ve çevresindeki tarihi, doğal anıt ve mekânlar;
MÖ 1550- MÖ 1400 Hitit Krallarının yazlık başkentlerinde, Fırtına Tanrısı Sarissa’nın tanıklığında yapılan, MÖ 1285 yılında Mısır-Hitit arasındaki dünyanın ilk Barış Antlaşması, Kadeş’te adı geçen, Altınyayla- Başören- Sarissa- Kuşaklı Ören Yeri son derece önemli tarihi merkezlerdir.
Ayrıca tarihi Hitit dönemine kadar giden Roma ve Bizans dönemlerinde de kullanılan Hitit başkentleri Hattuşa- Sarissa arasında yer alan çok sayıda kalıntının bulunduğu Kayalıpınar Harabe Ören Yeri, tarihi eski tunç çağına kadar giden ve çok sayıda seramik parçası ile taş temelsiz kerpiç evleri olan Uzuntepe- Kilhıdık Köyü, Maltepe Höyüğü, Hitit, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait buluntuların ortaya çıkarıldığı Topraktepe, Doğantepe ve Erence Köylerinde bulunan Bizans kaleleri, Gemerek- Karacaören, Eskiköy ve Dendeliz Ören Yeri, Hıristiyanlık öncesi ve Hıristiyanlık döneminde önemli bir yerleşim yeri olan Zara- Derinyurt Köyü’nde 50 mağara, Gürün- Şugul Vadisi mağaraları, Kaletepe, Yılanlı, Taşlı Höyüklüyurt, Davul, İncesu, Böğrüdelik höyükleri ve Kilisesi, Kangal- Oyuklu, Lafçılar Ağılı, Kültepe ve Tepecik höyükleri de bölgenin ve Sivas çevresindeki önemli tarihi yerlerdir.
Sivas merkezde yer alan diğer tarihi yapılar; 1580-1589 arasında, Behram Paşa’nın oğlu Mustafa Bey tarafından, kubbeli, kesme taştan yaptırılan, içinde kendilerine ait iki mezarında bulunduğu Aliağa Cami, Danişmentliler döneminde, kesme taştan, 58 x 35 m. ebatlarında, tuğla minareye sahip, üstü bakır çatı örtülü, İç Anadolu’nun en büyük camilerinden biri olan Ulu Cami, kent merkezinde, 1792 yılında, üzeri çift eğimli ahşap çatılı, içten iki kubbeli Alibaba Cami, 18. yy. da yapılan, Abdulvahabi Gazi ve Hocaimam camilerinin yanında 1580 yılında, III. Murad’ın veziri Mahmud Paşa tarafından yaptırılan, dikdörtgen planlı, kurşun kubbeli, tuğla minareli, Kale Cami ve Zincirli Minare de kente tarihi zenginlik katmaktadır.
Ayrıca 1564 yılında, Kanuni Sultan Süleyman’ın veziri, Koca Hasan Paşa tarafından dışı kesme taş, içinde ahşap malzemelerin ağırlıkta olduğu görülen tek şerefeli minaresi ve arkasında türbeleri bulunan Meydan Cami, 1321 yılında, Kemaleddin Ahmed bin Reha tarafından mescit, imarethane ve zaviyeden oluşan külliyeden geriye kalan mescidi ile İmaret Cami, 1233 yılında, kesme taştan, sekizgen planlı, Selçuklu tarzı süslemesi, mihrabıyla dikkat çeken Ahi Emir- Emin Ahmet Türbesi, 1600 yılında yaptırılan Şemseddin Sivas-i, Akbaşbaba, Şeyh Erzurum-i, 1398 yılında, yaptırılan Kadı Burhaneddin İlkokulu bahçesinde yer alan Kadı Burhaneddin Türbesi’yle birlikte, Süt Evliyası, Bum Baba, Arap Evliyası, Şehid Abdülvehhab Gazi, Arap Şeyh türbeleri, 1347’de Eratnaoğullarından Şeyh Hasan Bey için yaptırılan, tamamı mermer geometri desenlerle süslü 10 m. yüksekliğinde tuğla kubbesi ve içinde de siyah mermer sandukası olan Güdük Minare- Dabak Tekkesi de kent merkezinde yer alan özellikle Türk-İslam dönemi yapılarıdır.
Ayrıca Altınyayla- Merkez ve 1895 yılında,Tonuslu Ahmed Ağa tarafından yaptırılan, tavan işçiliği ve içindeki değerli halılarla görülmeye değer TonusCami bulunmaktadır.
Gemerek– Çepni, İnkışla, Merkez camileri, Yıldızeli- Kemenkeş Kara Mustafa Cami ve Şeyh Halil Türbesi, Zara– Şeyh Merzuban Türbesi, Divriği- Sitte Melik, Kemareddin, Nureddin türbeleri, Akıncılar- Hatipoğlu Cami ve Bahattin Şeyh ve Yusuf Şeyh türbeleri, Kangal– Kuşçu Köyü- Meydan, Şeyh İbrahim, El Aziz camileri, Acısu Köprüsü, Şeyh Merzuban Türbesi, Pir Gökçe Türbesi ve Demiryurt Mağarası, Doğanşar– Ulu, Kale camileri veUzunbelen Hubyar Türbesi, İmranlı– Gogi Baba Türbesi, Gölova– Şeyh Çoban- Çobanbaba Türbesi,Tekke Köyü- Samut Kümbeti, Gürün-Ulu Cami, Hafik- Tuzhisar Kilisesi Sivas çevresindeki önemli dini mekânlardır.
Mehmet Efendi Hamamı, Sivas merkezinde, 1576 yılında, Osmanlı hamamlarının örneklerinden, çifte hamamlardan, 40.5x 32.5 m. ebadında, 4 eyvanlı, kadın ve erkek bölümlerine sahip halen kullanılan Kurşunlu Hamamı, 1573 yılında, Sivas Valisi Behrampaşa tarafından 50×48 m. boyutunda, iki katlı, avlu etrafında yer alan 52 odalı son derece sağlam bir yapı olan Behram Paşa Hanı ve halen mermer atölyesi bulunmaktır.
Kent merkezinde, 1575 yılında, Behrampaşa vakfına ait, 18. yy.da, iki katlı, kesme taştan, içinde şadırvanlı avlusu ile dikkat çeken, üç girişli Taşhan, Kışlık Han- Alacahan Kervansarayı, Subaşı Hanı, Çorapçı Han, Divriği- Burma Han, Mirçinge Hanı bölgenin önemli hanlarındandır.
Alacahan- Halil Rıfat Paşa Köprüsü, Koyulhisar– Aşağı -Yukarı kaleler, Fatih Cami, Hacı Murat Han, Suşehri– Belkıs- Balhatun Cami ve Köse Süleyman Türbesi, Şarkışla- Ulu Cami ve Hardal Köyü Cami ve Kalesi, Ulaş– Acıyurt Köyü Cami ve Şeyhderdiyar- Şeyh Mehmet Dede, Şeyh Halil, Akcakoca Köyü Türbesi, Banaz Köyü Türbesi görülmesi gereken tarihi özellikleri olan yapılardandırlar.
Yıldız Irmağı üzerinde, 70 m. uzunluğunda, 13 gözlü, sivri kemerli Yıldız Köprüsü, 13. yy. da Selçuklu yapısı, yaklaşık 327 m. uzunluğunda, 19 gözlü Kesik Köprü, İpek Yolu üzerinde, Selçuklu dönemine ait, 173,2 m. uzunluğunda, birinde 12, diğerinde 6 göz bulunan iki bölümlü Eğri Köprü bulunmaktadır.
Bölgedeki diğer köprüler; Şeyh Hüseyin ile Çoban çeşmeleri, Gemerek- Şahruz Köprüsü önemli tarihi yapılardandırlar.
Ayrıca Sivas merkezde, dikdörtgen planlı, az bir bölümü ayakta olan 1271 yılında İlhanlı Vezir Sahip Şemseddin Mehmet Cüveyni tarafından yaptırılan, 20 m. yükseklikle en büyük portale sahip, firuze renkli taşları ve taş oymalarının muhteşemliği ile dikkat çeken Darül- Hadis- ÇifteMinareli Medrese bulunmaktadır.
İçinde üç mezarında bulunduğu ve müze olarak kullanılan ve 1965-66 yılları arasında onarılan Büruciye Medresesi, Abdülvahabi Gazi Türbesi, Aşık Veysel Müzesi, Sivas Eski Eserler Müzesi gezilip görülmesi gereken yapılar arasındadır.
Tüm bunların yanında bölgenin doğal su kaynaklarından şu anda ve gelecekte değerleri daha çok anlaşılarak, sağlık için son derece yararlı sularına yapılacak tesislerle kullanılacak olan kaplıca, ılıca ve içmeler- Sivas-Soğuk Çermik, Yıldızeli- Sıcak Çermik, Kangal– Balıklı-Yılanlı- Çermik, Sıcak ve Soğuk Çermik, Suşehri- Açaağıl Kaplıcası, Şarkışla– Ortabucak Çermiği- başta olmak üzere bölgede çok sayıda su kaynağı ile diğer önemli bir mesire yeri Yıldız Beldesi Değirmenaltı Mevki Eski Yerleşim Yeri ve Şelalesi, Sızır Kasabası- Sızır Çağlayanı-Şelelesi, Zara- Tödürge, Gürün- Gökpınar, Hafik- Hafik Gölleri, Koyunkaya, Karaçayır mesire alanları, Koyulhisar- Eğriçimen, Kengercik, Arpacık, Sarıçiçek yaylaları bölgeye gelenlerin mutlaka görmesi ve yararlanması gereken doğal merkezlerdir.
12-2-1- Divriği Kalesi:
Kent merkezinde yer alan ve eldeki bilgilere göre 9. yy.’da Hıristiyan- Ermeni tarikatlarından Pavlikanlarca yapıldığı varsayılan İç ve dış kale olarak tasarlanan yapının 1.5 km. uzunluğunda surları bulunmaktadır.
Kalenin halen görülebilen kısmı sonradan 13. yy.’da, Mengücekler tarafından yapılmıştır.
Kalede, Seyfeddin Şah tarafından yaptırılan bir cami ile sarnıç, zahire ambarı, kaya kovuklarının olduğuna dair izler bulunmaktadır.
Ayrıca kentte yer alan diğer tarihi kaleler Kesdoğan ve Odur- Kayaburun kaleleri, Kümbet Köyü Kalesi ile Akçakale Kalesi görülmesi gereken önemli tarihi mekânlardan sayılabilir.
12- 2- 2- Divriği Ulu Cami ve Darüşşifaiye Medresesi;
Selçuklular ve Mengücekoğulları döneminde yönetim merkezi olan Sivas’a eşsiz bir değer katan Divriği Ulu Cami ve Darüşşifaiye Medresesi, I.İzzettin Keykavus zamanında, 1206- 1228 yılları arasında, Mengücükoğlu Emir Ahmed Şah ile karısı Behram Şah’ın kızı Adil Melike Turan tarafından yaptırılmıştır.
768 m.2 bir alana sahip medresenin mimarisi, tekniği, işçiliği, taç kapıları, malzemeleri, zengin ve sıra dışı muhteşem süslemeleriyle Selçuklu- Türk-İslam dünyasında bir eşinin daha olmadığı kabul edilmektedir.
Medrese, darüşşifa, cami ve türbenin duvarları yontma taştan inşa edilmiştir.
Halen en dikkat çeken mimari yapıtlardan biri olan medresenin 25 kemeri ve 25 kubbesi bulunmaktadır.
Özellikle caminin mihrabının üzerindeki 40 m. yükseklikteki kubbesi Selçuklu mimarisinin geldiği son noktayı göstermekte ve tam bir şaheser olarak kabul edilmektedir.
Caminin yanında iki kubbeli bir de türbe ile şifahane bulunmaktadır.
Yapının camisi, dönemin tıp fakültesi olan darüşşifası, bir şifahane olarak kullanılan medresesi zamanla çeşitli tahribatlara uğramış ve sık sık onarımlar geçirmiştir.
Dünyada mutlaka görülmesi gereken yapılar arasına alınan yapı, UNESCO Miras listesinde de Korunması gerekli Dünya Kültür Varlığı listesine alınmıştır.
Üç kapıyla girilen ve halen kullanılan caminin taş kapısındaki geometrik ve çiçek desenli süslemeleri taş oymacılığının en güzel örnekleri arasında sayılmaktadır.
Divriği’de ayrıca gezilip görülmesi gereken diğer önemli tarihi yapılar; Kesdoğan Kalesi, Edit Paşa, 1181 yılında, Mengücükoğlu Şehinşah bin Süleyman tarafından yaptırılan, içi son derece sade olmasına karşın, dış yüzeyindeki taş, tuğla ve çinili zengin süslemeleriyle dikkat çeken Kale Cami önemli bir tarihi yapıdır.
Kent merkezinde, 1196 yılında, Emin Seyfeddin Şah Bin Süleyman tarafından yaptırılan, sekizgen planlı Şehinşah Türbesi olarak da bilinen, Sitte Melik Türbesi bulunmaktadır.
Nurettin Salih, Naip- Gazezler kümbetleri, Sinaniye Hatun, Ahi Yusuf, Hüseyin Gazi, Seyit Baba türbeleri, Pamuk, Burma, Mirçinge, Dipli Hanları ile Ersün, Odur, Aşağı ve Yukarı kiliseler, Handere Köprüsü gerek mimarileri, gerek işçilikleri gerekse süslemeleri ile son derece önemli tarihi mekân ve yapıtlardır.
12 -3-1- Şarkışla- Sivrialan Köyü Âşık Veysel Müzesi;
Kente ve ülkeye değer katan insanlardan biri Sivaslı büyük ozan 1894-1933 Âşık Veysel Şatıroğlu’nun yazdıkları halen güncelliğini korumakta ve çağlar boyunca da ders alınarak okunmaya devam edecek niteliktedir.
Bir kent ozanı, filozof Âşık Veysel’in yaşadığıŞarkışla- Sivrialan Köyü’ndeki ev 1979-80 de onarılarak müze olarak düzenlenmiştir.
Müzede ozanın kişisel eşyaları, fotoğrafları sergilenmektedir. Bu fotoğraf ve belgeler hem Âşık Veysel’in yaşamını hem de bölge ve Anadolu’nun yaşamına ait önemli tanıklıklardır.