14-Samsun;
Coğrafi;
Komşular; Samsun ilinin kuzeybatısında Sinop, güneyinde Çorum, Amasya ve Tokat, doğusunda Ordu illeri vardır.
Yüzölçümü; 9.475 km2.
İlçeler; Alaçam, Asarcık, Ayvacık, Atakum, Bafra, Canik, İlkadım, Çarşamba, Havza, Kavak, Lâdik, Ondokuzmayıs, Salıpazarı, Tekkeköy, Terme, Vezirköprü, Yakakent, merkez ilçe Samsun.
İklim; Kıyı kenti Samsun ili ve çevresinde deniz iklimleri-Akdeniz-ve Karadeniz- görülmekte ancak rüzgarların da etkisiyle yükseklere çıkıldıkça ya da iç kesimlere gidildikçe karasal iklime göre hava soğumaya başlar. Tüm il geneli her mevsim özellikle kış ile ilkbahar bol yağışlı, nemli ve ılıktır.
Bitki Örtüsü; Yağışı, ılık ortamı ve zengin su kaynaklarıyla- Kızılırmak, Yeşilırmak ve Terme çayları, Mert Irmağı, Kürtün, Karaboğaz ve Abdal dereleri, Karaboğaz, Tuz, Liman, Dutdibi, Balık, Hayırlı, Uzun İnegöl, Koca, Akmaz, Akarcık, Dumanlı, Simenit, Lâdik, Tombul ve Gernek gölleri ile Hasan ve Suat Uğurlu, Altınkaya, Derbent, Çakmak Baraj gölleri- beslenmesi, çevresinde yüksek % 48 -50 dağlar, tepeler- Canik, 1525 m. Çangal, 2082 m. Akdağ, 1357m. Sıralı dağlar, 1316 m. Kozadağ, 1224 m. Bünyan, 1150 m. Hacılar, 950-900 m. Akpınar ve Böğürtlen dağları– % 32 platolar, yaylalar Lâdik, Havza, Vezirköprü ve Kavak yaylaları-ve genellikle yerleşiminin yoğun olduğu % 18 ovalar- Bafra, Çarşamba ovaları- ile Samsun bol miktarda yeşilin her tonu ve yanındaki denizin mavisiyle son derece güzel bir yerleşim yeridir.
Topraklarının % 47 tarım arazisi olarak kullanılan Samsun’un ormanlık alanlardaki çeşitli ağaçları- meşe, gürgen, kestane, ıhlamur, kayın, dişbudak ağaçları– ve meyve, bahçeleri, çayırlar, fundalıklar ile tüm doğa yemyeşildir.
Ulaşım; Ülkenin her yerinden Samsun iline karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu ile kolaylıkla ulaşmak mümkündür.
Tarihi;
Samsun’da ilk insan izleri MÖ 100 bin -Orta Taş Çağı ve MÖ Tunç Çağı dönemlerine kadar gitmektedir. Bölgeye ilk yerleşimler Kızılırmak ve Yeşilırmak ile beslenen verimli Çarşamba ile Bafra delta ovaları çevresinde olmuştur.
Anadolu’da ilk siyasal birliği kuran Hititler, hiyerogliflerinde Samsun ve çevresini de içine alan geniş bir alandan Gasgas olarak bahsetmişlerdir.
Amazonlar-Antik Kadın Savaşçılar- anavatan olarak seçtikleri Samsun, Amissos adıyla, Samsun -Amisenus Koyu- yakınlarını yurt edinmişlerdir. İlin ilk yerleşimcilerinden olan Amazonların ardından Miletos- Miletli kolonilerin MÖ 8 ve MÖ 7. yy. tüm bölgeyi, ticari pazar yeri haline getirmişler ve burada Amisos adıyla bir ticari koloni de kurmuşlardır.
Daha sonra Kafkaslardan gelen Kimmer ve ardından Friglerin Samsun ve çevresinde yaşadıkları yapılan araştırmalarla ortaya çıkarılmıştır.
Samsun’da demir çağında MÖ 6 yy. ve MÖ 5 yy. Perslerin yoğun ilgisine özellikle- limandan tahıl ticareti– sahne olan bölge, Samsun ve çevresinde MÖ 332 Büyük İskender ile Makedonyalılar da varlık göstermiştir. Kentin bu süreçte yaşamına kolonileşerek devam ettiği görülmüştür.
Samsun MÖ 5. yy. ve MÖ 3. yy. Yunanlılar, Cenevizliler, Pontos, MÖ 1. yy. Roma’nın ardından doğu ve batı Roma ayrılmasıyla 395 yılında Doğu Roma- Bizans toprağı olmuştur.
Bizans döneminde Hıristiyanlığın resmi din olmasıyla Samsun piskoposluk merkezi olmuş, özellikle 4. ve 5. yy. Justinyanus zamanında kentin hızla geliştiği bilinmektedir.
Bir süre Trabzon Rum İmparatorluğu tarafından da yönetilen kent, 1071 yılından sonra Türk kavimleri ve Selçuklularla tanışmıştır.
Kent tarihi süreci içinde değişik adlarla –Enetike, Amisos, Pire- Peiraios, Samastro– anılsa da Selçuklular zamanında bugünkü yerine taşınarak Samsun adını almış, özellikle Keykavus ve Keykubat zamanında kent ve çevresinin gelişimi dikkat çekmektedir.
Bir süre İran- Sasani akınlarına ve Haçlı seferlerine uğrayan Samsun, Osmanlı zamanına kadar iki kent şeklinde Müslüman ve Gayri Müslim -Rum, Ceneviz vb. olarak yaşamıştır.
1398 yılında Yıldırım Beyazıd zamanında Osmanlı toprağı olan Samsun, zaman zaman İsfendiyar-Candaroğulları yönetimine geçse de 1413 yılında I. Mehmet tarafından alınarak tekrar ve daimi Osmanlıların eline geçmiştir.
1869 yılında çıkan büyük bir yangınla kentin neredeyse tamamı yanmıştır. Bu büyük felaketin izleri, 1870 yılında Fransız mimarlar tarafından silinerek kent tekrar imar edilmiştir.
1915 yılı I. Dünya savaşı sırasında Rusların top ateşine tuttuğu Samsun, Mondros Antlaşması’ndan sonra da İngilizler tarafından işgal edilmiştir.
Atatürk‘ün başlattığı Cumhuriyet’in ilk adımı, kurtuluş savaşının öncüsü Samsun’da, 19 Mayıs 1919 tarihinde bağımsızlık hareketini başlatmıştır.
Samsun, Cumhuriyet ile birlikte 1924 yılında il olmuştur.
Denizcilerin sığınağı Samsun, Amisoslular zamanında fener burnunda küçük bir koy iken şu an Karadeniz’in en hareketli, modern ve büyük limana sahiptir.
Halen hamsi ve tütünün merkezi Samsun’da bu limanlardan tarih boyunca- kereste, şarap, alık, zeytinyağı, tuz, değerli taşlar, yün, yünlü kumaşlar, balmumu, tahıl, miltos -demiroksit- ihraç edilmişti.
Bugün Samsun, tarihi limana ek olarak demiryolu ağı ve havalimanıyla da önemli bir Karadeniz kentidir.
Kent merkezinde yer alan İlkadım İlçesi-Atatürk Park’ı Onur Anıtı da Samsun’un Cumhuriyet simgesi sayılmaktadır.
14-1-1- Batıpark- Doğupark;
Kentin merkezinde, denizin doldurulmasıyla büyük bir alan oluşturulmuştur. Bu alanın batısında yer alan Batıpark’da Amazon Köyü kurularak gücü sembolize eden iki aslan heykeli dikilmiştir.
Doğupark’ta da Bandırma Vapuru ile Atatürk ve 18 silah arkadaşının balmumu heykelleri Tütün İskelesi Kurtuluş Yolu bulunmaktadır.
14-1-2- Samsun-Atatürk Evi ve Müzesi;
Kentin yeni sayılabilecek binalarından biri, 1900 yılların başında otel olarak- Mesudiye Oteli- kullanılan üç katlı bina, Atatürk’ün kente geldiğinde – 25 Mayıs- 13 Haziran 1919- çalışmalarını rahatça sürdürebilmesi için kendisine verilmiştir.
Daha sonra müzeye dönüştürülen binada Atatürk’ün Mumya Heykeli ile 1.ve 2. katında Gazi Odası’nda Atatürk’ün eşyaları, Havza Odası’nda da dönem eşyaları, yazılar, resimler sergilenmektedir.
Binanın 3. katındaki odalar da milli mücadele hazırlıklarının yapıldığı yeri anmak adına Amasya, Sivas, Erzurum ve Ankara odaları şeklinde düzenlenmiştir.
14-1-3- Samsun-Arkeoloji ve Etnografya Müzesi;
Kent merkezindeki Fuar alanında yer alan ve anlamlı bir günde 19 Mayıs 1981’de ziyarete açılan müzenin arkeoloji bölümünde İlk Tunç Çağı, Hitit, Helenistik ve Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemleri ile Amisos kentine ait çok sayıda buluntu- bronz atlet heykeli, Amisos Mozaiği, mezar odasından çıkan hazineleri- takılar, altın taç, küpe, bilezik vb. ameliyat edilmiş kafatasları bronz, pişmiş toprak, kemik aletler, sikkeler vb.– sergilenmektedir.
Ayrıca müzenin etnografi bölümünde de Samsun yöresine ait çok sayıda eşya- bindallılar, peşkir, cepken, saat keseleri, el yazmaları, Kuran’ların yanında kesici ve ateşli silahlar vb.– farklı vitrinler içinde düzenlenmiştir.
Bölgede yer alan diğer tarihi müzeler; Mübadele Müzesi, Bafra Müzesi, Bandırma Vapuru, Samsun Kent Müzesi, 19 Mayıs-Gazi-Müzesi kent ve çevresinde önemli olay ve yapıtlara tanıklık eden yerlerdir.
İlk Adım Anıtı: Atatürk 19 Mayıs 1919’da Anadolu’ya ayak bastığı merkez iskelesi, sonradan doldurularak meydana getirilen alandaki Ünye taşından yapılan anıt 1982’de törenle açılmıştır.
Ayrıca Samsun ve çevresindeki tarihi, doğal yerler ve yapılardan;
Gazi Kütüphanesi, Atatürk Anıtı, İlk Adım Anıtı, On dokuz Mayıs Fuarı kentte gezilmesi gereken yerlerin başında gelmektedir.
İlhanlı dönemi, 1314 yılında yapılan, zamanla onarımlar görse de döneminin mimari özelliğini yansıtan Samsun-Kale Cami ve yine aynı döneme ait dikdörtgen planlı, ahşap çatılı Pazar- Eski Cami, 15. yy. Osmanlı döneminde ve zamanının mimari ve süsleme özeliklerini yansıtan yanında bir de türbe bulunan Şeyh Seyyid Kutbiddin Cami ve Türbesi de önemli dini yapılardandırlar.
Samsun merkezindeki diğer camilerden kentin en büyük camisi kabul edilen Batumlu Hacı Ali tarafından yaptırılan Ulu- Valide- Cami, 1894’de, Sadık bin Abdullah tarafından yaptırılan, kiremit kubbeli ve küçük minareli Yalı Cami, 15. yy. zamanla onarımlarla dönem özelliği çok fark edilemeyen, yanında türbesi de bulunan İsa Baba Cami, yine çok onarım gören, kesme taş ve tuğladan, Hatice Hatun tarafından yaptırılan Hacı Hatun Cami kent merkezindeki tarihi dini yapılardır.
1607 yılına ait, Köprülü Mehmed Paşa’nın eşi Ayşe Hatun tarafından yaptırılan Bafra- Büyük Cami ile 1869 yılında yapılan Tayyar Paşa Cami, 1256 yılında, kesme taştan yapılan, tek şerefeli ahşap minaresi olan, çok fazla onarım geçiren Mustafa Paşa Cami, Hançerli Cami ve1381 yılında Türbe Köyü’nde, dikdörtgen planlı, sivri kubbeli, moloz taştan yapılan Emir Mirza Bey Türbesi de Bafra’nın önemli yapılarındandır.
494 yılına ait Vezirköprü- Taceddin Paşa Cami ile 1662 yılında yaptırılan, içinde ders odaları ve kütüphanesi olan Fazıl Ahmed Paşa Bedesteni ve Medresesi, Taşkale Cami, Havza- Sivrikese Köyü Cami ile I. Abdülhamid döneminde, Sivas Valisi Reşid Akif Paşa tarafından yaptırılan, dört yanında saatler bulunan, seksen basamakla en üst noktasına çıkılabilen, son derece güzel bir tasarıma sahip Saat Kulesi önemli tarihi tanıklardır.
Denizi, dağları, ormanları, vadileri, yaylaları, mesire ve piknik yerleri, tabiat parkları, şelaleleri vb. ile yemyeşil vazgeçilmez doğal mekânlardan vadileri Şahinkaya Kanyonu, baraj Alaçam- Çamgöl, Geyik Koşan, Altınkaya Baraj Gölü çevresi ve Yakakent mesire yerleri, Çakırlar, Hasköy Koruları, Lâdik- Hamamyağı Hilyaz, Havza, Bafra ve Çarşamba’da şifalı kaplıca ve içmeler, Bafra- Darboğaz Madensuyu, Ayvacık Çakaldere Madensuyu, Kavak, Ilıca içmeleri, Kabaceviz Şelaleleri, Şahinkaya Kanyonu, Bafra Kuş Cenneti, yürüyüş parkurları-Canik, Kavak, Akdağ, Lâdik Gölü, Kent, Sarıgazel, Kunduz, Geleriç Subasar ve Nebiyan Ormanları ile Vezirköprü, Kunduz, Lâdik, Akdağ, Ondokuzmayıs, Nebyan- Nebiyan Yaylaları, Tekkeköy, Vezirköprü – ile 1800m.-2000 m. yükseklikteki Kocadağ, Akdağ, Lâdik ve Nebyan kayak merkezleri, Miliç’in kumsalı, Bandırma, Sukay, Fener, Mert, Engelliler, Vezirköprü, Ayvacık plajları bölge ve ülke açısından son derece önemli doğal değerlerin başında gelmekte, gezilip görülmesi gereken yerlerdir.
Samsun ve Çevresindeki Tarihi Yapılar;
14-2-1- Bafra- Bafra Ovası;
Samsun’un en önemli ilçesi Bafra’nın büyük bir bölümünü kaplayan Bafra Ovası, bölgenin en verimli ve sulak yeridir. Kızılırmak Delta’sının en zengin ekosistemi, etrafı sazlıklarla çevrili bol balık çeşidine sahip Cernek Gölü’nü de içine alan Bafra Ovası, Kızılırmak’ın verimli alüvyonlarının toplandığı için Kızılırmak Deltası olarak da adlandırılır.
Samsun’un Karadeniz sahilinde denizden 20 m. yükseklikte, üçgen şeklindeki ilçesi Bafra adını, Kızılırmak’ın Luwi-Luvice adı Paura-Ba-Hura/Büyük-Koca-Irmak’tan almıştır.
Yaklaşık 56 bin hektarlık büyük bir alana yayılan ve bölgenin tek sulak alanı Bafra- iki Kızılırmak delta ovasının- oluşumu çok eski dönemlere gitmektedir.
Bölgenin güneyindeki verimli ova ilk yerleşim yerlerinden biri –kalkolitik MÖ 5000’den başlayarak Osmanlı Dönemi sonuna kadar– olmuştur.
İkinci- yeni delta ovasında da -20 km. boyunca Kızılırmak’a sınırı olan alan- 8-10 bin yıl öncesine ait yerleşim yeri, Kızılırmak’ın taşıdığı alüvyonlarla-yılda 25 milyon ton toprak- bereketli ve verimli bir ovaya dönüşmüştür.
Ancak yakın zamanlarda Kızılırmak üzerine yapılan barajlar özellikle Derbent Barajı yüzünden ırmağın suyu azaldığı hatta zaman zaman tamamen kesildiği görülmüştür. Bu yüzden tüm Kızılırmak üzerindeki deltalar, ovalar, yerleşim yerleri vb. ırmağın suyu ve alüvyonlarından yeterince beslenememektedir. Bunun sonucunda da bölgenin ekosistemi değiştiği için sosyo-kültürel, tarım ve ekonomik denge bozulmuş ve halen başta insan olmak üzere tüm canlılar üzerinde olumsuz etkileri olmaktadır.
14-2-2- Bafra- İkiztepe Höyüğü- Ören Yeri;
Bafra’ya 7 km. uzaklıktaki ören yerinde yapılan araştırmalarla bölgenin MÖ 5000 Kalkolitik dönemden başlamıştır. Bölge gibi kentte de MÖ 4000 ile MÖ 1700 yılları arasında sürekli yerleşim izlerine kazılar sırasında rastlanmıştır.
Dört gruba ayrılan farklı yükseltilerde yapılan kazılar sonucunda MÖ 3000- MÖ 2000 Eski Tunç Çağı ve MÖ 1900- MÖ 1800 Erken Hitit dönemlerineait çok sayıda tarihi esere rastlanmıştır.
Yine araştırmalar sonucunda bölgenin çok sayıda uygarlığa- MÖ 670 Paflogon, MÖ 6.yy. Lidya, MÖ 546 Pers– ev sahipliği yaptığı ortaya çıkarılmıştır.
İkiztepe Höyüğü’nde MÖ 33- MÖ 30 Helenistik döneme ait anıt mezarın bulunması buranın Helenler için önemli bir merkez olduğu sonucuna varılmasına neden olmuştur.
Daha sonra bölgede iz bırakan diğer uluslar –MÖ 47 Roma ve Bizans’ın ardından1071 yılından sonra Türklerin geldiği bölgeye 1214 yılında Selçuklular girmiştir. Ancak zaman zaman Moğollarla çarpışan yöre halkı 1243 yılında büyük bir Moğol istilası sonucu Selçuklular yıkılmaya ve Türk Beylikleri doğmaya başladığı için tarihi höyük ile çevresi Bafra Beyliği’nin egemenliği altına girmiştir.
Bir süre sonrada Bafra ve çevresi 1460 yılında Osmanlı toprağı olmuştur.
14-2-3- Bafra- Asarkale- Kaya Mezarı;
Bafra yakınlarında, Paflagonya olarak adlandırılan bölgede yapılan çalışmalardan stratejik önemi nedeniyle bölgenin askeri-savunma merkezlerinden biri, MÖ 2. yy. Helenistik yerleşim yeri Asarkale’dir.
Kızılırmak’ın iki yakasında yer alan Asarkale’de Helen mimari tarzında 300 m. yükseklikteki kayalara oyularak yapılan 3 mezar da bulunmuştur.
Kale ve yanındaki mezarlara ırmak kıyısından gizli tüneller ve geçitlerle ulaşılabilinmekteydi.
14-3-1- Samsun-Amisos Antik Kenti;
Tarihi çok eski dönemlere gittiği varsayılan antik kentte, MÖ 6. yy. Miletos, Kapadokya Krallığı, Rhokaialılar- Peiraieos ve MÖ 4. yy. Atinalıların ardından en parlak dönemini Pontus Kralı VI. Mithridates zamanında yaşadığı yapılan araştırmalarla ortaya çıkarılan Amisos Antik Kenti’nde çok sayıda kalıntıya rastlanmıştır.
Amisos’ta, içinde çok sayıda çanak- çömlek, takılar ve taçlardan üst rütbeli bir aileye ait olduğu düşünülen ve içindeki 5 adet mezarın 3’ünün kullanıldığı görülen 5×5 boyutunda, 2.30 m. yüksekliğinde bir aile mezarı bulunmuştur.
Ayrıca kentteki farklı yerlerde yapılan başta ince işlikleri ile dikkat çeken mezarlardaki kazılarda çeşitli dönemlere- özellikle MÖ 4.ve MÖ 1.yy. Pontus, Roma ve Bizans – sikke, pişmiş toprak, cam, metal, mermer vb. çok sayıda buluntuya da rastlanmıştır.
Bölgedeki diğer önemli tarihi kalıntılardan MÖ 7. yy. den başlayarak Roma, Bizans ve Osmanlı dönemleri yapı ve yapıtlarını da içine alan Bafra- Phaflohonia Kaya mezarları, Hatti ve Hitit dönemlerine ait Samsun- Hoşça Kadem Tepe, Dedetepe ve Gökçe Boğaz höyükleri ve Tekkeköy mağaraları, Kürtün Irmağı kıyısında-Roma, Bizans ve Ceneviz dönemlerine ait mağaralar bölgenin önemli tarihi yapıları olarak araştırılmaktadır.
14 -4-1- Dündartepe- Öksürüktepe- Höyüğü;
İlkadım ilçesi yakınlarında 220 x 200 m. boyutlarındaki höyükte yapılan kazı çalışmaları sonucunda, Kalkolitik, Eski Tunç ve Hitit çağlarına ilişkin üç kültür katı bulunmuştur. Höyükteki katlardan 1. katta- MÖ 1500-MÖ 1200 el yapımı seramik parçaları, pişmiş toprak ağırlıklar, çakmaktaşı bıçak vb. -bulunmuştur.
2. katta- dörtgen planlı ev ve ocak, koyu gri renkli, içi kırmızı ya da kahverengi kaplar, kemik eşyalar, pişmiş toprak ağırşaklar-3.katta- 3 taş temelli kerpiç ev -ve 4.katta- da savaş aletleri, madeni eşyalar, domuz derisinden, geyik derisinden yapılmış aletler ve pişmiş topraktan idoller- bulunmuştur.
14-5-1- Vezirköprü- Nerik ve Zalpa Antik Kentleri;
Bölgede yapılan kazılarda, tarihi MÖ 17 -MÖ 15. yy. Hititler dönemine kadar giden bölgede çok sayıda Tümülüs, tepe ve höyükten biri olan Nerik’in Hatti ve Hititlerin Fırtına Tanrısına adanan kutsal bir yerleşim yeri olduğu varsayılmaktadır.
Yapılan araştırmalarla Hitit yasalarına göre vergi ödemeyen dört kentten -Hattuşa, Nerik, Arinna ve Ziplanda- birinin Nerik olması, önemli tapınaklarından- Dahanga- kurulması ve Hititlerin en önemli şenliklerinin- İlluyanka ve Purulliyaş- burada yapılması, Nerik’in o dönemlerdeki önemini ortaya çıkarmaktadır.
Kentte yapılan kazılarda çok sayıda çanak çömlek ve kalıntıdan Hitit döneminden başlamak üzere Oymaağaç ve Höyük Tepe yolundan geçen ticaret kervan yolu üzerinde olması da ayrıca burasının önemini arttırmaktadır.
Bölgedeki diğer önemli Hititlere ait antik kentlerden biri de tarihi MÖ 2000 yılına kadar giden adına Anitta metinlerinde ve Asur Ticaret kolonilerinin yazıtlarında rastlanan, ticari merkezlerden biri olduğu düşünülen Zalpa, Kızılırmak Deltası, Bafra yakınlarında bir yerleşim yeridir.
Kentin bir diğer önemi de Hattuşaş’ın da bağlı olduğu bir yerleşke olmasından da anlaşılmaktadır.
Bazı bilim insanları Zalpa ile İkiztepe’nin aynı yer olduğunu düşünseler de bunu doğrulayacak tam bir kanıt henüz bulunamadığı için Zalpa’nın ayrı bir ticari merkez, koloni devlet olduğu düşünülmektedir.
14-6-1- Ladik- Ambarköy- Açık Hava Müzesi;
Ladik’e 2 km. uzaklıktaki Ambarköy’de yaklaşık 14 bin metrekarelik alana yayılan Osmanlı dönemi mimarisini yansıtan çok sayıda yapıyla tam bir açık hava müzesini andıran önemli bir yerleşim yeridir.
Ambarköy’deki yapılarda çoğunlukla bölgeye özgü ahşap malzemenin kullanıldığı dikkat çekmektedir.
Ambarköy bir büyük süslü cami, 22 buğday saklama ambarı, 4 ahşap ev, 2 sergen, 2 mısır selenderi ve 4 su kuyusu, su değirmeni, seyir kulesi, ahşap çocuk oyun parkı, ahşap ve zincirli köprüleri ve külliyesi ile doğal yaşam içinde son derece dikkat çekici bir yerdir.
Ambarköy’de yapılan müzede de bölgeye ait çok sayıda tarihi ve etnografik eser sergilenmektedir.
14-7-1- Samsun-Tekkeköy Mağaraları Arkeoloji Vadisi Müze Evi;
Anadolu’nun ilk yerleşim yerlerinden biri Tekkeköy Mağaraları’nda, Karadeniz kıyısında ilk insanlık izlerine MÖ 60- MÖ 10 bin rastlanmaktadır.
Tekkeköy Mağaraları, günümüzde arkeoloji vadisi adıyla da anılan alanda çeşitli dönemleri anlatan heykeller, kesici aletler, kullanım araçları, mızrak uçları, çanak- çömlek, eski taş ve tunç çağı takıları, iğne uçları, kemik ve taş aletler vb. imitasyon müzesi şeklinde düzenlenmiştir.
Tekkeköy Mağaraları, 360 bin m2.lik alanıyla bölge ve ülke tarihi açısından önemli bir merkez olarak sadece tarihi bilgileri içermez eşsiz doğası ve pek çok mağarasıyla, Frig Kalesi, Hitit Seromoni Yolu ve Vadisi-Fındıcak, Çınarcık vadileri-Delikli Kaya, Rum Evleri piknik alanıyla mesire yeri olarak da hizmet vermektedir.
Buradaki kazılardan elde edilen buluntular halen Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’ nde sergilenmektedir.