11- Kastamonu;
Coğrafi;
Komşular; Kastamonu doğuda Sinop, batıda Bartın ve Karabük, güneyde Çankırı, güneydoğuda Çorum ileri ile çevrilidir.
Yüzölçümü; 13108 km2.
İlçeler; Abana, Ağlı, Araç, Azdavay, Bozkurt, Çatalzeytin, Cide, Daday, Devrekani, Doğanyurt, Hanönü, İhsangazi, İnebolu, Küre, Pınarbaşı, Şenpazar, Seydiler, Taşköprü, Tosya ve merkez ilçe Kastamonu.
İklim; Kastamonu ilinin kıyıya yakın yerleşim yerlerinde deniz iklimi hüküm sürerken daha iç kısımlar ve dağlık alanlarda tipik karasal iklim özellikleri görülmektedir.
Kıyılar yaz ve kış nemli, ilkbahar ve kış aylarında yağışlı iken yazları sıcaktır. İç kesimlerde yazları sıcak ve kurak, kışları kar yağışlı ve soğuktur.
Bitki Örtüsü; Denizden 780 m. yükseklikte, kıyıya paralel, % 75’i dağlar ve yüksek tepeler- İsfendiyar- Küre, Ilgaz, 1958 m. Yaralıgöz, 1698 m. Bakacak Dağ, 1736 -1471m. Dikmen, 1770 m. Göynük, 1450 m. Kurtgirmez, 1493 m. Güruh, 1400m. Ballı, Elek, Harami, Isırganlı dağları ile 2565 m. Çatalılgaz, 1657 m. Dikmen, 1067 m. Acısu, 2567 m. Büyük Hacet, 2313 m. Küçük Hacet tepeleri– ve engebeli arazilerden içeri giren nemli havalardan etkilenmektedir.
İlkbahar ve kışın bol yağış alan Kastamonu ilinin dikkat çekici bitki örtüsü çeşitliliğine ek olarak % 67 ormanlarında- kayın, köknar, çam, karaağaç, gürgen, kestane, çam ve ıhlamur – ağaçlar bulunmaktadır.
İl toprakları % 6,5 çayır ve meralardan meydana getirirken, % 29’luk alanda tarım yapılabilmektir. Yüzölçümünün sadece %1,5 kadar kısmında ekim yapılamaması zengin su kaynakları ile beslenen-Daday, Akkaya, Araç, Karasu, Gökırmak Çayları, Karaçomak Suyu ve barajı, Küre- Çatak Baraj Gölü – il ve çevresinin ürün yetiştirebilme verimini artırmaktadır.
Yerleşimin çoğunlukta 1300- 1400 m. yükseklikteki % 21 yayla ve platolarda – Devrekâni ve Daday- ile % 4 ova ve vadilerde– Gökırmak, Devrez Çayı vadileri, Devrekani Ovası-olduğu görülmektedir.
Ulaşım; Ülkenin her yerinden otoyolları ile kolaylıkla ulaşılabilen Kastamonu ilinin bir de havalimanı bulunmaktadır.
Tarihi;
Kastamonu adının nereden geldiği hakkında iki görüş bulunmaktadır. Bunlardan ilki MÖ 2000- MÖ 1780- MÖ 1200 tarihlerindebölgedehüküm süren Sümerlerin bir kolu Kaşka- Gaslar- Gaşka- Gaşların Gas Ülkesi- Gastumanna’dan geldiği, diğeri de Sümerlerden çok sonra bölgede yaşayan Yunanlıların kente Rahipler Kalesi anlamında Kastro Moni dendiği ve bu adın zamanla Kastamonu’ya dönüştüğü yönündedir.
MÖ 2000- MÖ 1200 yıllarında bölge ve kentte uzun süre hakimiyet kuran Kaşkaların Mısır, Suriye ve Kaldelilerle ticari, kültürel ve siyasi ilişki içinde oldukları yapılan araştırmalarla saptanmıştır.
Kastamonu’da Kaşkalar zamanında da Hititlerden etkilendiğine dair bilgilere yine kent ve civarındaki arkeolojik kazılarda bulunan kalıntı ve tabletlerden anlaşılmaktadır.
Daha sonra kentte hüküm süren uygarlıklar – Hitit, Kimmer, Frig ve Lidya Krallıkları– şeklinde sıralanmaktadır.
Anadolu’yu boydan boya etkisi altına almaya başlayan Persler MÖ 6. yy. Kastamonu ve çevresini de almışlardır. Ancak Perslerin Anadolu’daki yönetimine son veren Büyük İskender M.Ö. 4. yy. bölgeye Helen, Makedon kültürünü taşımış ve kent İyon siteleri tarafından yönetilmiştir. İskender’in ardından Pers kökenli Pontus toprağı olan Kastamonu MÖ 1. yy. Roma İmparatorluğu’na geçmiş, Roma’nın 395 yılında ikiye ayrılmasıyla da Bizans iline dönüşmüştür. Bizans zamanında Paphlagonia- Paflagonya denilen bölge uzun zaman Kommenos Hanedanlığı egemenliği altına girmiştir.
Kastamonu ve çevresinde Büyük İskender, Makedon ve Yunanlılarla başlayan kültürün bir parçası Helenistik kültürünün izlerini halen görmek mümkündür.
1071 yılından sonra Türklerle tanışan bölge ve kent zaman zaman Bizans Haçlı seferleri etkisi altında kalsa da 1105 yılında Danişment, 1213 yılında Selçuklu, 1309 Candaroğulları, 1460 İsfandiyaroğulları tarafından alınmış ve nihayetinde 1460 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı toprağı olmuştur.
Daha sonra uzun zaman bağımsızlık mücadelesi veren kente 1923 yılında Cumhuriyet gelmiştir. Modern Türkiye’nin bir ili olan Kastamonu’da Atatürk kılık kıyafet değişikliği ile şapka kullanmanın gerekliliğinin halka anlatmış ve 23-31 Ağustos 1925 Şapka- Kılık Kıyafet Devrimi’ni başlatmıştır.
11-1-1- Kastamonu Kalesi;
Kastamonu’yu kuş bakışı gören bir tepeden vadiler boyunca Karaçomak Deresi’ne kadar uzanan kale, 112 -120 m. yükseklikte yer almaktadır.
12. yy. sonunda yapılan kalenin iç kale kısmı Bizans İmparatoru Komnenosların kentteki ilk yapısıdır.
Kalenin üst kısmında yer alan 155 m. uzunluğunda, 30-50 m. genişliğindeki kule ve burçlar da Candaroğulları döneminde ilave edildiği mimarisi, malzeme -taş, kireç, ağaç- ve stilinden anlaşılmaktadır.
Surlarla korunan iç kalenin kuzeyinde, kalenin en yüksek yeri yuvarlak burç kiremitle örtülüdür.
1943 yılındaki depremde oldukça zarar gören kalenin içinde sarnıç ve kaya mezarları da bulunmaktadır.
Yapıldığı dönemde kalenin dehlizleri, merdivenli yolları ile tünelleri kurulduğu tepenin eteklerine kadar inmekteydi.
11-1-2- Eligüzel- İbni Neccar Cami;
Yavuz Selim Mahallesi’nde bulunan İbni Neccar olarak da anılan Eligüzel Cami, Dülgeroğlu-Muradoğlu Hacı Nusred tarafından 1353 yılında yaptırılmıştır.
Kesme taştan yapılan cami avlusunun kapı kemeri, duvarlardaki kabartma bitki desenli taş işçilikler ile cephelerdeki kuş evleri görülmesi gereken detaylardır.
Dörtgen planlı ve tek kubbeli caminin minaresi 1943 yılındaki depremle minaresi yıkılmıştır.
Bölgeye özgü ahşap oymacılığının eşsiz örneklerinin sergilendiği caminin kesme taştan sivri kemer içindeki ahşap kapı oymaları ve kalemişi süslemeleri görülmesi gereken dikkat çekici ayrıntılardır. 11-1-3- Kastamonu-Nasrullah Cami;
Yakupoğlu Nasrullah Kadı tarafından 1506 yılında, II. Beyazıd döneminde yapılan kentin ilk ve en büyük camisi Nasrullah Cami dönemin en ince süleme ve işleme detaylarını ve mimari özelliklerini de yansıtmaktadır.
Sonradan çeşitli defalar yapılan onarım ve eklemelerle orijinalliği bozulan caminin son cemaat yeri ana mekân görünümdedir.
Yapının çok köşeli iki şadırvanı kiremitli iki kubbeyle örtülmüştür.
1746 yılında caminin 6 kubbesine 3 kubbe daha eklenerek 9 kubbeyle genişletilmiştir.
Yapının bölgeye özgü ahşap işlemeleri özellikle içindeki ince yazı detayları ve Hattat Ahmet Şevki Efendi tarafından çizilen hat yazıları görülmeye değer niteliktedirler.
11-1-4- Kastamonu-İsmail Bey Cami ve Külliyesi;
MÖ 7. yy. da Şahinşah Kayası üzerindeki iki adet kaya mezarı ile Candaroğlu İsmail Bey tarafından yaptırılan külliye- cami, han, hamam, kütüphane ve medreseden– oluşmaktadır.
Yapının genelinin tam tarihi bilinmese de medresenin kitabesinde 1451 yılında yapıldığı yazmaktadır.
Cami ana mekânı sekizgen kasnaklı bir kubbeyle örtülmüştür.
Avluyu çevreleyen on odalı dershanesi bulunan medrese külliyenin en önemli yapılarından biridir.
Külliyenin tüm yapıları genel itibariyle dönem mimari ve süslemelerini yansıtması açısından görülmeye değer nitelikte önemli bir yapıdır.
11-1- 5- Kastamonu- Nasrullah Köprüsü;
1506 yılında Yakupoğlu Nasrullah kadı tarafından Karaçomak Deresi üzerinde inşa ettirilen köprünün ilk hali 4-5 gözlü, kesme taştan inşa edilse de zamanla kentteki düzenlemeler sırasında iki gözünü kaybetmiştir.
Ancak zamanla tahribata uğrasa da dönem mimari özelliği göstermesi açısından önemlidir.
11-1 -6- Kastamonu-Harabeler ve Kaya Mezarları;
İsmailbey Şahinşah ve Oyulmuş Kaya Mezarları;
MÖ 700- MS 100 yıllarına Frig ve Roma dönemlerine tarihlenen yapılardan biri olan 8 m. yükseklikteki mezar, Oyulmuş Kaya üzerinde iki mezar odası ve üç girişten oluşmaktadır.
Mezar odasında kabartmalarla bezeli iki sütundan özellikle ügen alınlıktaki birer kanatlı aslan kabartmaları son derece dikkat çekicidir.
Ayrıca Potnea Theron- Hayvanlar Hakimesi Tanrıça kabartması da açık hava kutsal alanında görülmektedir.
Birbirine çok benzeyen üç mezardan meydana gelen Şahinşah kaya mezarlarının girişi de kabartmalarla süslüdür.
Bölgedeki diğer 8 kaya mezarından Roma dönemine ait Taşköprü- Pompeipolis- Zımbıllı Harabeleri, Ev- Kaya Mezarı, Arslantaş Mezar Odası, Kalenderağa Kaya Mezarları, Berat Kaya Mezarları, İnönü Mağaraları, Arı Kayası, Molla Ahmet Kayası, Ilgarini Mağarası da bölgeyi ve kentin önemli tarihi tanıklarıdır.
11-1-7- Kastamonu-Arkeolojik ve Etnografya Müzesi;
Ulusal sanat kültür yapıtlarının yer aldığı müze, ilk olarak Celaleddin bey tarafından 1909-1910-1917 yılında İttihat ve Terakki Kulübü olarak yaptırılmıştır.
Bina, Kurtuluş Savaşı sırasında 1920 yılında, Gençlik Teşkilatı, İstiklal Mahkemesi olarak kullanılmıştır.
Daha sonra Halk Fırkası ve Türk Ocağı faaliyetleri için de kullanılan yapıda Atatürk, 23 Ağustos 1925 yılında Şapka ve Kıyafet Devrimi’ni anlatmıştır.
1940 yılında Eski Eserler Deposu olarak da kullanılan mekan, 1952’de Müze olarak düzenlenmiştir.
Müzede, Jeolojik fosil kalıntıları ile prehistorik çağlardan gelen yapıların yanında Helenistik, Roma ve Bizans dönemine ait heykeller, mezar stelleri ile Atatürk fotoğrafları kültürel ve etnografik yapıtlar sergilenmektedir.
Kent merkezindeki diğer önemli tarihi müze Kastamonu Valiliği Kent Tarihi Müzesi’dir. Ayrıca merkezde Belediye olarak kullanılan Osmanlı Sarayı ile dönemin mimari, malzeme ve estetiğini yansıtan tarihi konakları yanında İnebolu ilçesindeki konaklar da gezilip görülmesi gereken önemli bir tarihi yapıdır.
11-1- 8- Kastamonu- Livapaşa Konağı- Etnoğrafya Müzesi;
İlk olarak 1879-1881 yılları arasında Mir Liva Sadık Paşa tarafından yaptırılan, harem ve selamlık kısımlarından meydana gelen üç katlı konak, 1997 yılında müzeye çevrilmiştir.
Gelin odası, oturma odası, günlük kadın -erkek ve misafir odası, baş oda olarak düzenlenmiş ahşap konakta dokuma, giysi, semer ve koşum takımcılığı, baskıcılık, kunduracılık, urgancılık, bakırcılık ve silah gibi Kastamonu el sanatları sergilenmektedir.
11-2- 1- Taşköprü-Hazreti Pir- Şeyh Şaban-ı Veli Külliye ve Türbesi;
1490 yılında İstanbul doğumlu Şey Şaban-ı Veli Osmanlı döneminde İstanbul ve Kastamonu’daki külliyelerde çeşitli din dersleri veren bir din bilginidir.
III. Murad’ın da hocası Şeyh Şaban-ı Veli adına yaptırılan kentteki en büyük külliye, 1575- 1900 yılları arasında kullanılmıştır.
Külliye, cami, türbe, Asa suyu, şadırvan, kütüphane, dergâh evleri-ahşap konaklar ve müzeden meydana gelmektedir.
Şeyh Şaban-ı Veli Türbesi bölgede en çok ziyaret edilen türbelerden biridir.
Ayrıca kent merkezindeki 1547 yılında, Kanuni Sultan Süleyman zamanında, Yakup Ağa tarafından kesme taştan, kubbeleri kurşundan örtülü medrese, imaret, misafirhane ile sıbyan mektebinden oluşan Yakup Ağa Külliyesi de tarihi önemli yapılardandır.
Kentte yer alan diğer külliye, cami ve türbeler; 1547 yılında, Kanuni döneminde, kilercibaşı Yakub Ağa tarafından yaptırılan, medrese, cami ve imaretten oluşan Yakup Ağa Külliyesi, 1451 yılında, Candaroğulları döneminde, cami, medrese ve türbeden meydana gelen İsmail Bey Külliyesi, 1517 yılında Sinan Bey tarafından yaptırılan ahşap, kabartma ve aynaları ile dikkat çeken Sinan Bey Cami, Mahmud Bey Cami, Karanlık Evliya Türbesi, Âşıklı Sultan Türbesi, 1273 yılında, Çobanoğulları zamanında, Atabey Muzaffereddin Yavlak Aslan Bey tarafından kesme taştan, 40 tane ahşap sütunuyla dikkat çeken, tipik Selçuklu mimarisiyle, kentin en eski camisi Kırk Direkli-Atabey Gazi Cami ve Türbesi, 1363 yılında, Emir İsmailoğlu Halil Bey tarafından, ahşap tavan motifleriyle dikkat çeken Kemah Köyü-Halil Bey Cami, 1584 yılında, Abdurrahman Paşa tarafından yaptırılan, Klasik Osmanlı cami mimari özelliğini yansıtan Tosya- Abdurrahman Paşa Cami, 1366 yılında, Candaroğulları zamanında, Emir Mahmut Bey tarafından, dışı moloz taştan içi ahşap, mihrabı alçıdan, çivi kullanılmadan yapılan ahşap çatısıyla tanınan kapısındaki eşsiz oymacılıkla ve kök boya süslemeleriyle dikkat çeken ender yapılardan biri Kasaba Köyü- Mahmut Bey Cami de son derece önemli tarihi yapılardır.
Anadolu Beylikleri zamanında Selçuklu mimari özelliği gösteren, yapım tarihi tam olarak bilinmeyen Taşköprü- Çaycevher Köyü- Kasım Bey Cami ve Küre- Hoca Şemseddin, Araç- Küre-i Hadid Köyü camileri de bulunmaktadır.
Ayrıca 1746 yılında yapılan, 21 odalı- Münire Medresesi ile türbelerden- Ahlak Köyü-Benli Sultan Türbesi, Selçuklu dönemi içinde 4 ahşap sanduka bulunan –Hepkebirler Türbesi, 13. yy. Selçuklu yapısı 2 sandukalı- Addülfettah-ı Veli Türbesi, Selçuklu mimarisi ile dikkat çeken, 5 sandukalı Âşıklı Sultan Türbesi, 13. yy. yapısı 12 sandukalı, büyük türbelerden biri olan Deveci Sultan Türbesi, Selçuklu yapısı, Çobanoğullarındanbirine ait olduğu düşünülen- Karanlık Evliya Türbesi, Atabey Cami bitişiğinde 12-13. yy. yapısı- Maden Dede Türbesi, halen yıkık durumda olan Selçuklu döneminde yapılan- Muzaffereddin Gazi Türbesi, 12. yy. 2 sandukalı- Müfessir Alâeddin Türbesi, 1206 yılında yapılan 7 sandukalı- Şeyh Ahmed Türbesi, 12. yy. da yapıldığı düşünülen- Vehbi Gazi Türbesi ile diğer Türk ve İslami dönemlere ait çok sayıda türbeden Candaroğulları döneminde Adil Bey, Ahi Şorve, Cemaleddin EF. Kargaş Sultan, Harmankaşı, Hatun Sultan , İsmail Bey, Musa Fakih türbeleri gezilip görülebilir.
Ayrıca Osmanlı döneminde de Abdülcebbar, Abdülrezzak, Açıkbaş Sultan, Ahmet Dede, Ali Asgar Efendi, Bayraklı Sultan, Benli Sultan, Cevkani, Dai Sultan, Dede Sultan, Ferraş Sultan, Geyikli Sultan, Hacı Dede, Hacı Hamza, Halife Sultan, Hayran Efendi, Hepkebirler, İsa Dede, Karabaş-ı Veli, Karabaş Efendi, Kara Mustafa Paşa, Molla Said, Nasrullah Kadı, Nevruz Sultan, Şeyh Mehmet Efendi- Sacayaklı Türbesi, Seyfi Dede, Seyyidi Sünnedi Efendi, Sükuti Sultan, Şeyh Mustafa Efendi- Pişkürizade, Şeyh Mustafa Efendi-Resulzade, Topraklı Sultan, Topçuoğlu, Şeyh Ahmed Siyahî Efendi türbelerine ek olarak 1272 yılında, Abdülfettah Veli tarafından yaptırılan cami, Darü’ş Şifa, türbe ve şadırvandan oluşan Yılanlı Külliyesi, kentin en eski yapısı kabul edilen 1272 yılında, Muiniddin Süleyman Pervanen oğlu Ali Bey tarafından yaptırılan, taş kabartmalı giriş kapısı ile dikkat çeken Yılanlı Şifahanesi de önemli bir tarihi merkezdir.
1748 yılında, Mustafa Efendi tarafından yaptırılan Urgan, İsmail Bey ve Aşir Efendi hanları, Karanlık Bedesten, Konyalı, Tahir Efendi, Kuleli, Eflanili, Sirkeli, Kırkodalı, Sepetçioğlu konakları, Saat Kulesi, Münire Medresesi El Sanatları Çarşısı kentte görülmesi gereken diğer önemli mekânların başında gelmektedirler.
11-2- 2- Taşköprü- Kalekapı- Donalar Kaya Mezarı;
Taşköprü’ye 17 km. uzaklıkta, Donalar- Süleyman Köyü’nde yüksek bir kayaya 10×15 m. boyutunda oyulmuş, meyilli kirişleri olan kaya mezarı kabartmalarla çevrelenmiştir. Alınlığındaki kartal, aslan, boğa ve öküz kabartmalarından mezarın MÖ 7. yy. Paflagonyalılar tarafından yapıldığı varsayılmaktadır.
11-2- 3- Taşköprü- Pompeopolis- Zımbıllı Tepesi- Pompeiopolis Antik Kenti;
Taşköprü yakınındaki Zımbıllı Tepesi- Pompeiopolis Antik Kenti, MÖ 65- MÖ 64 yıllarında Amnias- Göksu Vadisi’nde doğu-batı kavşağı üzerinde Romalıların Pontus Kralı Mitridates’i yendiği kabul edilen yerde bulunmaktadır.
Hitit, Frig, Sümer, Lidya, Pers, Pontus Rum, Roma ve Bizans uygarlıkları tarafından kullanıldığı düşünülen Pompeiopolis Roma’ nın en önemli kentlerinden biri olduğu için başkent yapılmıştır.
Burada ortaya çıkarılan Roma dönemine ait villa kalıntısı, kanalizasyon şebekesi, antik tiyatro, Augustus Tapınağı, Pazar Yeri- Forum gibi kalıntılara ulaşılmıştır.
11-3-1- Ilgaz Dağı Milli Parkı;
Kastamonu’ya 40 km. uzaklıkta, Kastamonu- Çankırı arasında yer alan 1800 m. yükseklikteki Milli Park, 2546 m. Küçükhacet ve 2587m Büyükhacet adlı iki zirveye sahip Ilgaz Dağı ve Küre-İsfendiyar dağları ile çevrelenmiştir.
Fauno ve flora açısından son derece zengin parkta en yaygın ağaçlar sarıçam ve köknar ve yükseklerde de ardıçlar dikkat çekicidir.
Pek çok hayvanı -ayı, kurt, karaca, vaşak, yabandomuzu, tilki vb.-da içinde barındıran Milli Park, bölgeye gelenlerin doğal dokusu, kayak merkezleri nedeniyle en çok ziyaret edilen bir yer olan Milli Park, 1088 hektarlık bir alanı kaplamaktadır.
Milli Park’ta kayak pistleri- Hacet ve Yurdum Tepeler- telesiyejleri, konaklama tesisleri, piknik ve mesire alanları vb. ile çok sayıda ziyaretçiyi yaz -kış bölgeye çekmektedir.
11- 4- 1- Daday- Çivisiz Cami;
Kastamonu’ya yaklaşık 35-40 km. uzaklıktaki ilçenin yakınında Çömlekçiler Köyü, doğası ve atlarıyla öne çıkan, atlı sporuyla bilinen doğal, şirin ve keyif alınabilecek bir orman köyüdür.
Daday- Kasaba Köyü’nde yer alan cami, 1366 yılında Emir Mahmut Bey tarafından yaptırılmıştır.
Dışarıdan bakıldığında son derece mütevazı görünen yapının iç süslemelerine dikkat edilince tam bir başyapıt olarak değerlendirilmektedir.
Cami ana yapısı, bölgede yaygın olan ahşap işçiğinin bindirme tekniği ile çivisiz- birbirine ahşapların geçirilmesiyle– inşa edilmiştir.
Çivisiz ahşap tutturma tekniğin nadir kullanıldığı örneklerden biri olması camiyi dönem yapıları arasında önemli bir yere taşımaktadır.
Ayrıca o dönem yapılarında depremden binaları korumak için kullanılan mihrabın yanındaki dönen mermer sütunlar hala işlevlerini yerine getirmektedirler.
11-5-1- Evrenye;
Adını Ahilik teşkilatının lideri Ahi Evren’den alan Evrenye, İnebolu’ya bağlı, doğası ve kültürüyle görülmesi gereken doğa harikası bir köydür.
Karadeniz’e yönünü dönen sahili, doğası ile bugün bölgenin en güzel köylerinden biri kabul edilmektedir.
Evrenye tarihin ilk dönemlerinden beri gemicileri ve Osmanlı döneminde de tersanesiyle ünlü bir yerleşim yeri idi.
Ayrıca Köye Kurtuluş Savaşı sırasında gösterdikleri yararlılık ve kahramanlıkları sayesinde ile İstiklal Madalyası verilmiştir.
Kastamonu’da ayrıca Daday, Azdavay, Ilgaz Kayak ve doğa merkezi, Valla Kanyonu başta olmak üzere gezilip görülerek hem doğadan hem de kültürden yaralanmak için pek çok çekici merkez bulunmaktadır.
11-6-1- Küre Dağları Milli Parkı;
Kastamonu, Bartın, Azdavay, Cide, Kurucaşile, Pınarbaşı, Şenpazar ve Ulus yerleşim yerleri arasında 37 bin m2.lik sık ormanlar arasında kalan bölgede Avrupa’nın ve dünyanın en özel endemik bitkilerinin olduğu, yaban hayatının gözlendiği, kendine özgü iklimi, vadileri, Şenpazar-Dağlı Kuylucu Köyü en geniş girişi olan Ayıgölü Ormanı, Valla, Aydos, Horma, Lorç Horma Kanyoları ve Ilgarini, Mantar, Kuyluş, Ejderhaağzı mağaraları ile Ilıca Köyü- Ilıca Şelalesi dereleri, çayları, mağaraları- Pınarbaşı- Topmeydanı, Mantar, Ejder, Mencilis, Buzluk ve şelalelerin arasında pek çok doğa sporunun da yapılabildiği eşsiz bir bölgedir.
Ayrıca Kurtuluş Savaşı sırasında kağnıların geçtiği 105 km. İstiklal Yolu, bugün dahi son derece önemli bir güzergâh kabul edilmektedir. Kurtuluş Savaşı sürecinde yaptığı çalışmalarla halkın önemli sevgisini kazanmış Şerife Bacı için dikilen 12 m. yüksekliğinde, 10 m. genişliğinde, 24 m. boyundaki Şerife Bacı Anıtı, Saat Kulesi de kent merkezindeki ilgi çekici yapıların başında gemektedirler.
Bunların yanında Karadeniz’in eşsiz güzellikleriyle vadi ve ormanlar arasında Küre- Çatak Baraj Gölü, Doğanlar Kalesi, çam ormanları arasında, eşsiz doğası ile Acı- Acık Maslak, soğuk pınarlarıyla tanınan Kadı Dağı, çam ormanlarının ferahlatıcı bir ortam yarattığı Kanlıgöl ve Soğuksu mesire yerleri, sayısız piknik alanı, Ersizler Kanyonu Karacehennem Boğazı ve Ecevithan yakınında nında bölgede gezilip görülerek hem dinlenip hem öğrenecek pek çok yer bulunmaktadır.
Kastamonu’nun ilçelerinde de Azdavay’da Ballı Dağı, Devrakani Çayı, şelaleleri, mağaraları, Tabaklıkaya, Asarkaya mezarları, Zümrütköt Eko Turizm Alanı, Kızkayası Kaya Mezarı, Çatak Kanyonu, Tekşenler Konağı, Şehinşah, Ev Kaya mezarları, Pınarbaşı’nda eko- turizm merkezi, Horma, Paşa Kanyoları, Ilıca Şelalesi, Macera Kanyonları, Zarı Çayı, İlgarini Mağarası, Loç Vadisi, Mahmutbey Cami, Cide’de Gideros Koyu, Değirmenağzı, Kapısu, Gazzallıaltlı, Çoşnaraltı, Bedi, Güble Yaylaları, Valla, Malyas, Kısık, Aydos, Kılınçlı mağaraları, Ginolo Plajı, Limanüstü Mesire Yeri, Şenpazar’da Dağlı Kuylucu Mağarası, Fabrika Deresi, Kızılcasu, orman içinde, eşsiz manzaralı, 500 m2. alanlı krater oluşumlu Tosya- Dipsiz Göl, Daday- At Çiftliği, Taköprü- Pompeipolis Antik Kenti, İnebolu- Abana Sahilleri, Yeşilyuva-Bozkurt, Küre, Devrekâni- Çatalzeytin- Yaralıgöz, Azdavay-Karşıyaka, Tosya-Üçoluklar, Bozkurt- Gürcü, Mamatlar, Göynük- Sarıcaörük, Bakacaoğlu, Asarbaşı, Karacaoğlan Yaylaları, Yeşilyuva Mesire Yerleri, Azdavay, Pınarbaşı, Çatalzeytin, Daday, Devrekani, Bozkurt, Daday- Oluklu, Mevki, Ballıdağ yaylaları, Araç- Dereyayla- Munay, Fındıklı, Başköy, Sıragömü, Ornaz, Kirazlı yaylaları, Küre- Ayrancı Yaylası, Tosya- Kösen Çayırı, Yeşilgöl- Sekiler, Dipsizgöl yaylaları,Devrekani-Alaman Dağı Mevki, Yaralıgöz Mevkii, Belovacık Köyü, Balıklı Göl yaylaları ile eko turizm için son derece elverişli bir il Kastamonu ve çevresi her yıl çok sayıda ziyaretçiyi de bölgeye çekmektedir.
Ayrıca spor aktiviteleri içinde başta kayak, bisiklet, treking, olta balıkçığı, dağ ve vadi yürüyüş grupları, kamp- karavancılık, atlı doğa yürüyüşü, kaya tırmanışı, yamaç paraşütü, su altı dalış, su ve rüzgâr sörfü, çim patenleri, jeep safari, golf, of road sporları için uygun alanlara sahip Kastamonu’nun hem bölge hem de ülke için son derece önemli bir turizm merkezidir.