8- Giresun- Vilayeti Çepni;
Coğrafi;
Komşular; Aksu ve Batlama vadileri arasındaki bir yarımadada yer alan Giresun İli’nin güneyinde Gümüşhane-Koyulhisar, Gürgentepe, doğusunda Beşikdüzü Abdal Musa dağının etekleri bulunmaktadır.
Yüzölçümü; 6934 km2.
İlçeler; Alucra, Bulancak, Çamoluk, Çanakçı, Dereli, Doğankent, Espiye, Eynesil, Görele, Güce, Keşap, Piraziz, Şebinkarahisar, Tirebolu, Yaplıdere ve merkez ilçe Giresun.
İklim; Karadeniz’e 122 km. kıyısı olan Giresun’da ılıman deniz iklimi yanında çevresinde ve iç kesimlerinde de karasal iklim özellikleri de hissedilmektedir.
Kıyılar yazları sıcak ve nemli, kışları da ılıman iken iç kesimler yazın sıcak ve kurak, kışın soğuktur. Ayrıca kış ayaları ile baharlarda hem kıyılar hem de iç kesimler yağışlıdır.
Bitki Örtüsü; Yüksek ve denize dik % 98 dağ ve tepeler- 2754 m. Karataş, 3038 m. Kırkızlar, 3044 m. Küçük Kor, 3278 Cankurtaran, 3040 m. Kırklar, 3331 m. Abdal Musa, 2440 m. Gök, 2313m. Yörücek Tepeleri, 3450 m. Balaban, 3038 m. Karagöl, 2701 m. Erimez, Karagöl, Giresun, Gümüşhane, Canik, 3248 m. Gavur- Balaban- 2030 m. Çal dağları- ve denizle çevrili bir yerleşim yeri olan Giresun, ikliminin ılıman olması, bol yağış alması, ürün yetiştirmeye elverişli toprağı ile her mevsim yemyeşil ve bitki örtüsü bakımından zengin bir ildir.
Zengin su kaynaklarıyla da- Kelkit, Harşit- Doğankent- Aksu, Bağırsak ve Pazarsu çayları,Özlüce- Gelevara, Yağlıdereler, Aygır- Elmalı, Sağrak, Avlak- Kazan, Camlı- Kurban- Bağırsak dereleri, Karagöl Krater gölü– ile de beslenen il topraklarının % 38 çok sayıda ve farklı türde ağacı – meşe, gürgen, akçaağaç, ıhlamur, akasya, kestane, fındık, sarıçam, ladin vb.- barındıran ormanlık alanlar ve % 27 mera ile çayırlardan oluşurken arazisi yüzünden ancak % 7’lik küçük bir alan tarım amaçlı olarak kullanılabilmektedir.
İl topraklarının yerleşimi alanı sadece % 1 yaylalar- Kümbet, Bektaş, Tamzara, Kulakkaya, Tamdere, Sağrak, Paşakonağı, Gölyanı Obası, Sisdağı ve Karagöl yaylaları- vadiler- Kelkit ve Harşit vadileri– ve ovalardan oluşmaktadır.
Ulaşım; Giresun’a ülkenin her yerinden Karadeniz sahil yolu takip edilerek kolaylıkla ulaşılabilir. Ayrıca Ordu- Giresun arasındaki havaalanıyla da kente ulaşmak mümkündür.
Tarihi;
Tarihi MÖ 2000 yıllarına kadar gittiği bilinmekle birlikte Giresun’da ilk daimi yerleşimin ilin hangi bölgesinde olduğu tam saptanamamıştır.
Ancak tarihi belge ve buluntulardan MÖ 1100 yıllarında, Orta Asya’dan gelen Tibareller, Mosinekler ve Haliplerlerin bölgede sürekli yerleşimi başlatarak demircilikle uğraştırdıkları da ortaya çıkarılmıştır.
MÖ 7. yy. Hititlerin de yaşadığı varsayılan kenti bir süre sonra Frigler ele geçirmişlerdir.
MÖ 670 yıllarında denizci bir kavim olan Miletoslular kıyıdan gelerek Giresun- Çıtlakkale civarında, Kerasus adını verdikleri kente yerleşmişlerdir.
Miletoslular- Miletliler Sinop ve Trabzon arasında yerli halkla kaynaşıp ticaret ve balıkçılık yaparak MÖ 546 yılına kadar burada yaşamışlardır.
Daha sonra Ege kıyısına ilerleyen Miletliler orada 90 denizci kentinden biri olarak yaşamaya dev am etmişler.
Ayrıca uzun bir süre Azzilerin yaşadığı Giresun’a dair diğer önemli tarihi belgelere göre; kente MÖ 7.yy. Hititliler Azzi Ülkesi daha sonra Yunanların Pontus demişler ve bir dönemde Khalib, Tibaren ve Mosinekler denilen yerleşim yerlerinin de Giresun olduğu kabul edilmektedir.
Antik dünyanın ünlü coğrafyacısı Strabon’un MÖ 350 yılında Farmakia dediği Giresun adının Yunanca, Keresos- Kiraz Diyarı, Roma dilinde Cerasus sözcüklerinden ya da Romalı yönetici Arrien Farnakia’nın eski adı olduğu varsayılan Kerasus’dan geldiği de tahmini görüşler arasındadır.
Kent ve çevresi hakkında Heredot’un yazdıkları ‘‘Yunan mitolojisine göre Terme’den ayrılan Yunanlılar Giresun’un önündeki Aretias Adası’na geldiler ve burada yaşayan 3. kuşak Kraliçe Antiege’nin kabilesi, Amazonlarla kaynaştılar’’ şeklindedir. Yine Heredot, Amazonların İskitli gençlerle de kaynaşarak burada yaşadıklarını belirtmiştir.
Giresun’da uzun süreli var olan Anadolu uygarlıklarından; MÖ 2000 yerli halklar, MÖ 700 Milet, İskit- Saka ve Kimmer, MÖ 6. yy. Med, MÖ 546- MÖ 323 Pers, MÖ 332 -MÖ 323 İskender, Helen ve Makedon MÖ 323-MÖ 301 Kapadokya Krallığı, MÖ 301-66 Pontos, MÖ 2. yy. Kerasus-Farnakia- Roma döneminde Sezar, Pontus ile Bithinia krallıklarını birleştirerek bölgeyi bir Roma eyaleti yapmıştır.
Sezar’ın ölümünden sonra Pontus Ülkesi üç bölgeye- Pharnacia, Pont , Polemonyak– ayrılmıştır.
395 Bizans, 1204 yılında İstanbul’daki Latinler işgalinden kaçarak Trabzon’a gelen Doğu Roma İmparatoru Alesios Kommenos, Giresun’u da içine alan Rum İmparatorluğu kurmuştur.
Ardından 1244 Moğol, Selçuklu ve Hun, Hazar, Bulgar, Uz, Peçenek göçmenleriyle Türkleşen bölgeyi 1461 Fatih Sultan Mehmet zamanında Osmanlı’ya bağlamıştır.
Kurtuluş savaşı ve sonrasında bağımsızlık mücadelesi veren kent, 1923 Cumhuriyet’ten sonra il olmuştur.
Giresun ile çevresinde yer alan tarihi ve doğal merkezler;
8-1-1- Kale;
Giresun’u ikiye ayıran kale, dik ve kayalık bir tepede, MÖ 2. yy. Pontus Kralı I. Farnakes tarafından yaptırılmıştır. İç ve dış kale bölümlerinden meydana gelen yapıda kentin doğu- batı sahilleri çok net görülmektedir.
Denize bir yarımada şeklinde uzanan bir büyük mağara, tapınak ve sığınaklara sahip olan kalenin kaba taşlarla örülü surları zamanla onarılmıştır. Kalenin yanında, Pontuslular zamanında kalenin su ihtiyacını karşılamak için 2 m. yüksekliğinde, 80 m. genişliğindeki Kufa Kuyusu kesme kaba taştan yapılmıştır.
Ayrıca Giresun çevresinde, ilk yapım tarihi bilinmeyen ancak Mengücükoğulları zamanında onarılan, halen viran durumdaki Şebinkarahisar Kalesi, yarımada üzerinde, Cenevizliler zamanında onarılan, sağlam yapılı olduğu görülen küçük ve ince yapısıyla dikkat çeken Tirebolu Kalesi, Harşit Çayı kıyısında, harap durumda ama kale olduğu fark edilebilen bir Bedrama- Bodrum- Kalesi, Yağlıdere Çayı üzerinde, Armalit Dağı eteğinde, Romalılar döneminde yapıldığı düşünülen, sur ve burçların bir bölümü halen görülebilen, Üç Şehir anlamındaki Tirebolu- Andoz Kalesi bölgenin ayakta kalan tarihi kaleleridir.
Giresun ve çevresindeki diğer tarihi yapılardan; Kanuni Sultan Süleyman zamanında yaptırılan, halen bakımsız olduğu görülen yanında Şeyh Hacı Abdullah Efendinin türbesinin de bulunduğu Yağlıdere- Şeyh Hacı Abdullah Efendi- Sarı Halife- Zaviyesi ve Fatih Sultan Mehmet zamanında, 1461 yılında yaptırılan ve yanında Uç Beyi Seyit Vakkas’a ait, Giresun- Seyyid Vakkas Türbesi de önemli Osmanlı yapılarıdır.
8- 1-2- Arkeoloji Müzesi- Gogora- Gebe Kilisesi;
16. ya da 18. yy. da inşa edildiği düşünülen Ortodoks Gogara- Gebe Gogora Kilisesi kesme taştan, kubbeli, tipik kilise mimarisiyle yapılmıştır. Daha sonra müzeye çevrilen kilisede MÖ 3000 Eski Tunç çağından başlayarak Hitit, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı eserlerin yanında 19. yy etnografik –giyim eşyaları, günlük yaşam eşyaları- sergilenmektedir.
Kentin camilerinden; 1820 yılında yaptırılan, zamanla çeşitli defalar onarılan Kale Cami, 1954 yılında, Çobanoğlu Hacı Hüseyin tarafından yaptırılan, 1861’de Dizdarzade Murad Beyin kızı tarafından onartılan, ahşaptan malzeme ile inşa edilen ve mimarisiyle dikkat çeken Hacı Hüseyin Cami, 1884 tarihinde Sarı Alemdar Zade tarafından yaptırılan, dönemin mimari özelliklerini yansıtan zamanla harap duruma düşen Çekek Cami, 1661 yılında Hacı Miktat Ağa tarafından yanında bir hayratla yaptırıldığı üzerindeki üç ayrı yazıttan anlaşılan Hacı Miktat Cami, özellikle kentte görülmesi gereken İslam eserlerinin başında gelmektedirler.
12. yy. sonlarında, Mengücükoğulları zamanında yapılan, zamanla gördüğü çeşitli onarımlarla mimari özelliğini oldukça yitiren Şebinkarahisar- Fahreddin Behramşah Cami, Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon seferi sırasında yaptırdığı, iki kez yandığı için tekrar tekrar onarılan Fatih Cami debölgenin önemli tarihi camilerindendir.
Giresun ve çevresindeki ilçelerde hem miktar hem de lezzet açısından vazgeçilmez balıklar- zargana, hamsi, barbun, istavrit- bunun yanında ilin en önemli geçim kaynağı fındık olarak sıralanmaktadırlar.
Ayrıca Giresun’un ilçelerinden son derece güzel kumsalları, Saint Jean Kalesi, Çarşı, Yeniköy Cami, hamam, Bedrama Kalesi ve Rum taş evleriyle Miletoslular tarafından kurulan, yüzyıllık üç katlı ahşap evlerin özgün mimarisiyle göz dolduran, 1800 yılında kurulan Taşkışlası bugünün Ticaret Lisesi, sokakları çeşmelerle çevrili, Ericek, Harova Ağanın evi tarihi evleri ve Sınır Köprüleriyle tanınan Eynesil, Kamışlı Kilisesi, Sivritepe, Gelinkaya yakınındaki yığma tepeden oluşan MÖ 8. yy. İkiztepe Tümülüsü ve Ören yeri, Kızlar Kalesi, Hayran Kaplıcası ile Alucra, Kolhis Krallığı’nın bir kısmını oluşturan ve dünyadaki ilk madencilik yerlerinden biri, mum, bal ve kerestenin çoğunlukla taşındığı ticaret yolları üzerinde, yaylaları, türbe ve tekkeleriyle Yağlıdere İlçesi, Yağlıdere Vadisi’nde aynı adlı çayda 100 km.’de işlevselliğinden dolayı zamanında 12 kemer köprü yapılmıştır.
1800 yıllarında yapılan, Çocuk Kütüphanesi olarak kullanılan Fransız Katolik Kilisesi, Hıristiyanlığın ilk dönemleri ile yayılım yıllarına ait, içinde gizli ayinlerin yapıldığı, şifahane ve tapınak olarak kullanılan, ilk kapalı ibadet yerlerinden biri Panaia- Surp- Sarkiz- Kaya Kilisesi, Giresun’un güneyinde, kente 116 km. uzaklıktaki en eski ilçe, Şebinkarahisar’da Atatürk Evi ve Müzesi, Fatih ve Behramşah camileri, Asarcık kiliseleri, Kale, Taşhanlar Kervansarayı, Şebinkarahisar– 32 odalı, Sümela benzeri, 5.yy. da sarp kayalara oyulan Kayadibi Köyü- Meryemana Manastırı– 8.yy. yapısı ilçe merkezine yakın Licese Kilisesi görülmeye değer yerlerin başında gelmektedirler.
Hisar Köyü- Meryem Ana Manastırı, Akkaya Köyü- Çobankayası, MÖ 2.yy. iki kale Kuşluhan Kalesi mutlaka ziyaret edilmesi gereken merkezlerin başında gelmektedirler.
Bölgede doğallığı ile dikkat çeken yerlerin başında, Çam ağaçlarıyla çevrili Çamlık Kalesi, Gedikkaya mesire yeri, Yavşan Dere vadisi, yaylaları- Dereli ilçesinde ormanların arasında, yemyeşil bir oksijen deposu 1640 m. Kümbet Yaylası, her yıl şenlikler yapılan ladin ağaçlarıyla kaplı Salon Çayırı Mesire yeri, 56 km. uzaklıktaki 2070 m. şenliklerin yapıldığı Bektaş Yaylası- çim kayağı– 1500 m. rakımlı Kulakkaya Yaylası-, Desot Kayası, Gelin Kayası, Erimez, Melikli, Alçakbel mevkileri ile..
1450 m. Paşakonağı Yaylası, Sis Dağı Yaylası– 2182 m. Aladağ- 51 km. uzaklıktaki Gölyanı Yaylası ile yine içinde pek çok yayla barındıran Dereli- Karagöl, içinde pek çok treking için uygun alanlar- Eğribel- Çoban Bağırtan, Turna Ovaları, Turna Ovası-Kümbet- Kümbet, Eğribel- Avşar Obası- Sağrak Gölü, Kırklar Tepesi-3107 m. Karagöl Tepesi’de Aygır Gölü- Elmalı, İn Boynu, Bozat Obaları- parkurları ve Baybağan Yaylası, Deli Dere üzerindeki Deli Deresi ve dere üzerinde, 50 metreden akan Kabaçağlayan Şelalesi, Bulancak-Pazarsuyu, Bozak- Kovanlık, Büyükgüre Vadisi, Aymaç Çayırı, Çukurköy Manar, Espiriye- Çırıkkapı, Aluca, Desput Suyu, Bağırsak Gölü, Akçalı-Kök ev 3040m. Kırklar Tepesi- Camlı, Dereli– 2600 m.’ de Sağrak, Kazan Gölleri, İnişdibi, Çaldağı, Şebinkarahisar Maden Suları, bölgeye gelmek için diğer nedenler de tamamı doğanın, ormanların, yaylaların içinde akarsuların, derelerin – Aksu, Batlama, Gelevara, Harşıt- Doğankent, Yağlıdere, Pazarsuyu dereleri- bölge ve kente zenginlik katan ilin vadileri, yaylaları, sokaklarını da içine alan treking, fotoğraf ve bisiklet parkurlarının yanında kentin sahillerini süsleyip son yıllarda gittikçe uzayan ve sıcak geçen yaz aylarının vazgeçilmezi plajlarının yanında merkezde-Belediye, Kumru, Uğurböceği, Espiye- Uluburun, Tirebolu- Tirebolu Plajı, bilinen başlıca plajları olarak bölgenin deniz turizmi açısından önemli yerlerdir.
8-2-1-Giresun Adası;
Karadeniz’deki iki büyük adadan biri, Giresun- Gedikkaya’dan kopan bir parçanın, 1.6 km. uzakta durmasıyla oluşan, 40 bin m2. alanıyla çok sayıda efsaneye konu olan ve çeşitli adlarla –ilk çağda, Aretias, Areionesos ve Roma’da Nesos, Area, Areos, Chalceritis– günümüze gelen Giresun Adası’nda Amazon kraliçeleri savaş tanrısı Ares adına tapınak inşa ederken çok sonraları Hıristiyanlar Sinop Piskoposu Agias Phokas adına manastır yapmışlardır.
Bir dönem Ceneviz ve Venediklilerin de yaşadığı Giresun Adası’nda Altın Post ve Argonautların efsanesinin geçtiğine inanılırken yerleşim yerindeki II. Alexius zamanında yapılan –sur, kule, manastır-iç kale, pişmiş topraktan fıçı ve bazı yapı temel kalıntıları- 4 bin yıllık, Kybele- Ocak-Aile Kültü’nü temsil eden Hamza Taşı ve Dilek Taşı dikkat çekmektedir.
Kent merkezine son derece yakın sit alanı içinde olan ada, kentin ve bölgenin başta gelen doğal yaşam alanı- yabani göçmen kuşlar, karabataklar ve martılar– ile 71 tür doğal otsu ve odunsu bitki türü, 10 farklı ağaç türü– bulunmaktadır. Ayrıca burada tarihi yapı- Roma ve Bizans dönemine ait kilise, şapel, sur kalıntıları, yazıtlar ile mozaikler- ile kültürel bir merkezdir.
Giresun Adası’nda yer alan Kümbet, Kulakkaya, Bektaş, Sis Dağı, Gölyanı, Aymaç, Tamzara, Tamdere, Eğribel, Çakrak ve Paşakonağı alanlarda tekne turlarıyla birlikte doğal turizm açısından da son derece önemli yerler olarak her yıl çok sayıda ziyaretçiyi ağırlamaktadırlar.