7-Düzce;
Coğrafi;
Komşular; Düzce ili, Bolu, Sakarya, Zonguldak ve Karadeniz ile çevrilidir.
Yüzölçümü; 3641km2.
İlçeler; Düzce’nin Akçakoca, Çilimli, Cumayeri, Gölyaka, Gümüşova, Kaynaşlı, Yığılca ilçeleri bulunmaktadır.
İklim; Denize yakın bir il olan Düzce ve çevresi Karadeniz iklimi etkisi altında olsa da ilin bazı kısımlarında Akdeniz ve karasal iklim özelliklerini de görmek mümkündür.
Yazları sıcak ve kurak olan ancak baharlarda bol yağış alan Düzce’nin kışları da merkezde ılık geçerken yükseklere çıkıldıkça soğuk havanın etkisiyle kar yağışı çoğunluktadır.
Bitki Örtüsü; Denizden 112 m. yükseklikte Düzce il merkezi ve çevresi, kıyıya yakınlığı, sulak olması, zengin bitki örtüsü ve ikliminin elverişliliği sayesinde topraklarının yaklaşık % 75’i de tarıma elverişlidir.
Bolca maki ve fundalıkların görüldüğü Düzce’de çeşitli su kaynakları ile beslenen –Sakarya, Büyük- Küçük Melen, Asar, Uğur, Sığırlık, Samandere, Torkul, Küpler, Delice suları, Değirmendere, Handere, Bıçkı Dere, Şifalı suları, Aktaş, Samandere ve Güzeldere şelaleleri, Kuş Cenneti, Hasanlar Barajı- 2000 m. ve daha az yüksekte % 86 dağlık– Elmacık, Kaplandede, Akçakoca, Keremali, Elmacık, Güney Bolu ve Sünnice dağları bulunmaktadır.
Vadilerde- Melen, Aksu vadileri- ve yaylalarda- Kardüz Yaylası, Kocayayla- Şehirli- Topuk, Torkul, Odayeri yaylaları- ve Düzce Ovası’nda geniş bir % 60 ormanlık alanda gürgen, kayın, ıhlamur, kestane, karaçam, meşe, göknar vb. ağaçlara sıklıkla rastlanılmaktadır.
Ulaşım; Düzce ve ilçelerine karayolu ile ülkenin her yerinden kolaylıkla ulaşmak mümkünken denizyolu ulaşımı özellikle Akçakoca Limanı ticari amaçlarla sıklıkla kullanılmaktadır. İstanbul’a yakınlığı havayolu ile de il ve çevresine ulaşımı kolaylaştırmaktadır.
Tarihi;
Düzce tarihinin MÖ 1390 yılına kadar gittiği yapılan araştırmalarla özellikle Akçakoca- Diospolis ve Hypios -Melen nehirleri yakınındaki önce Hypia ve daha sonra Kieros olarak adlandırılan antik kentlerde ortaya çıkarılmıştır.
Bölgede varlık gösteren uluslar –Frig, Lidya, Pers, Roma, Bizans, Selçuk ve Osmanlı– Düzce’de de yaşamıştır. Dolayısıyla kent ve çevresinde çok sayıda tarihi ören yeri ve anıt bulunmaktadır.
Bölge tarihi hakkında önemli bilgiler veren bilginlerden Herodot, Xenophon ve Strabon MÖ 1200-MÖ 700 yılları arasında Düzce’de Trakyalı halkaların yaşadığını ve MÖ 6. yy. Pers hükümdar Darius’un Paflagonya, Frigya, Mariandinler ve Suriye halklarından oluşan bir straplık şeklinde kenti yönettiklerini yazmaktadırlar.
MÖ 334 yılında Büyük İskender ile Helen ve Makedon halkları da bölgeye gelmiştir.
MÖ 323 yılında da Karadeniz- Filyos- Billaios Nehri, Phrygia- Epictetus ile çevrili bölgede
MÖ 297 I. Zipoites ile kurulan, MÖ 237- MÖ 192 Bitinya Kralı I. Prusias ile başarısı önemli ölçüde artan ve bölgeyi Roma’ya teslim eden son kral MÖ 74, IV. Nicomedes ile son bulan Bithynia Krallığı içinde yer alan – Khalkedon- Kadıköy, Nikomedia- İzmit, Astakos- Başiskele, Kios- Prusias ad Mare -Gemlik, Apameia/ Myrleia -Mudanya, Prusa ad Olympium-Bursa, Nikaia -İznik, Bithynion- Claudiupolis- Bolu, Herakleia- Kdz. Ereğli, Otroia- Yenişehir, Modrene- Mudurnu, Malagina- Mekece, Agrilion- Bilecik, Kabaia- Geyve, Thynias- Apollonia- Kefken Adası, Dia- Diospolis- Akçakoca ve Prusias ad Hypium- Konuralp- Düzce bu dönemin önemli yönetim merkezleriydi.
Düzce bataklık olduğu için Roma dönemine kadar bölgedeki yerleşim genellikle Prusias- Üskübü civarında gelişmiştir. Bataklığın Romalılar tarafından kurutulmasından sonra yerleşim Düzce Ovası’na kaymış ve sonraki dönemlerde buradan genişlemiştir.
Daha sonra MÖ 74 Roma ve 395 Bizans’ın hüküm sürdüğü kentte o dönemde inşa edilen kale halen görülmektedir. Bizans zamanında bir ara 13. yy. Cenevizlilerin eline geçen kent, 1319 yılında Osmanlılar- Orhan Gazi tarafında alınarak Konsopa adıyla anılmaya başlanmıştır.
Düzce’nin şu an ilçeleri olan Üskübü ve Gümüşabadı’dan daha fazla gelişmiş ve 1371 yılında da Düzce bölgenin merkezi olmuştur.
Roma ve Bizans döneminde kent ve çevresine çok sayıda yapılan eserden özellikle – Atlı Kapı, surlar, su kemerleri, Roma köprüsü, tiyatro- bölgede halen ayakta kalabilmiş değerli tarihi tanıklardır.
Daha sonra Kurtuluş savaşı ve bağımsızlık günlerinin ardından kent, 1999 yılında il olmuştur.
Bölge tüm tarihi boyunca halen de devam eden ve sıklıkla görülen depremlerin yoğun olduğu bir bölge olduğu için kentte yapılan yapı ve yapıtların bir kısmı yok olsa da önemli oranda eser günümüzde de görülebilmektedir.
Düzce ve çevresinde tarihi ve doğal yerlerden bazıları;
7-2-1- Konuralp- Üskübü- Prusias ad Hypıum;
Konuralp adlı yerleşim yerinin yakınındaki tarihi kent Üskübü’de Proto- Hitit, Hitit, Frig dönemlerine ait çanak çömleklerin Truva I. ve II. tabakada bulunan kaplarla benzeşmesi ülke ve bölge tarihi açısından son derece önemlidir.
Tarihi MÖ 3. yy. kadar gittiği yapılan araştırmalarla belirlenen Küçük Melen ve Tabak çayları yakınındaki ovada yer alan antik kentin bugünkü adı Konuralp iken önceleri Hypios ve Kieros olarak anılmıştı.
Bithynia Krallığı zamanında, I. Prusias MÖ 283 ile başlayan MÖ 183 diğer Prusiaslarla devam eden -Prusias Pros Hypios- Melen kıyısındaki Prusias adlarıyla gelişime devam eden Konuralp, MÖ 74 IV. Nikomedes Philopater zamanına kadar önemini korumuş bir yerleşim yeridir.
Çok zaman siyasi çalkantıların yaşandığı kent bir süre Kral Mithridates zamanında Pontus’un egemenliğine girse bölgeyle beraber asıl gelişimini Roma döneminde yaşamıştır.
395 yılından sonra Bizans dönemini yaşayan Konuralp’te bu dönemde Hıristiyanlıkla tanışmıştır.
378- 395 İmparator I. Teheodosius bölgeyi ele geçirince burada Honorius adıyla bir eyalet kumuş ve kenti de 384 yılında bu eyalete dâhil etmiştir.
Daha sonra gelişerek büyüyen Konuralp -Prusias, 535 yılına doğru Claudiopolis’ten sonra bölgede ikinci önemli yerleşim yeri haline gelmiştir.
14. yy. Osmanlı döneminde, Osman Gazi zamanında bölgeyi alan komutan Konuralp’ten dolayı kentin adı Konuralp olarak değiştirilmiştir.
Günümüze kalan çok sayıdaki yapıttan en önemlileri, kentin sembolü olan MÖ 2. yy.a ait 10 satırlık kitabesi ile sol elinde bölgede yetişen meyve ve sebzelerden oluşan bereket boynuzu ve üzüm salkımlı bir çocuk tutan Tanrıça Tyche heykeli, 3 kemerli, 20 m. uzunluğundaki Roma Köprüsü, 1. yy. da, Prusias Krallığı döneminin mimari, işçilik ve özellikle aslan pençeli süslemeleriyle dikkat çeken, 100 m. uzunluğunda, 74 m. genişliğinde, yerel kalker taşlarla inşa edilen, araları merdivenlerle bölmelere ayrılan, çeşitli gösteri ve toplantıların yapıldığı bölgenin en önemli yapılarından biri olan ancak zamanla bazı bölümleri yıkılan 40 basamaklı Antik Tiyatro dikkat çekmektedir.
Ayrıca 1. yy. Tabak Deresi üzerinde yer alan halen 10 m.lik bölümü ve 3 gözü görülebilen Mermer Köprü, eski Roma Yolu olduğu varsayılan yol, –Akçakoca ve Konuralp– üzerinde bulunan 1. yy. birinde zeminde lir çalan Orpeus, çevresinde hayvanlar ve dört köşesinde dört mevsim tasvirli kadın başı figürleri, diğerinde Achilleus ve annesi Thetis’le ilgili sahneler bulunan 40 m2.lik iki büyük mozaikte bölgenin en önemli yapıtlarından kabul edilmektedir.
Bunların yanında Akçakoca yolu üzerinde, Bizans dönemine ait halen 200 m.lik bölümü görülebilen surlar, Atlı Kapı, sikkeler, Akropol Tepesi, Kemer Kasım Köyü üzerinde halen 11 ayağı görülen Su kemerleri, Çan Kule yakınında üzeri kitabeli lahit şu an Kanuralp müzesinde sergilenen 138- 161 Roma İmparatoru Antonıus Pius büstü, 2-3. yy. heykeller-Milo-Venüsü, giyimli erkek, Mermer Çocuk, Afrodit– bölgeden çıkarılmış önemli yapıtlardır.
1.yy. mermerden, 1.20 m. yükseklikte, 1.22 m. genişlikte ve 2.47 m. uzunlukta boğa başlarıyla bağlı girlandlar içinde rozet, insan başları, aslan, kartal, yaban domuzu ve balıkçıl kuşu ile süslü Lahit ile Konuralp hakkında bilgiler veren tarihi kitabeler, mezar stelleri, heykel kaideleri de antik kentin önemini anlatan tarihi tanıklıklardan bazılarıdır.
7-2-3- Konuralp Müzesi:
Bölgenin tek ve önemli antik kenti eski adı Prusias Ad Hypium olan yerleşim yeri üzerine kurulu, Konuralp’te bulunan binlerce arkeolojik- tiyatro, hamam, köprü, içinde büyük bir sarnıçta bulunan Ceneviz Kalesi, tapınak kalıntıları, sikkeler vb. – ile yüzlerce etnografik eser sergilenmektedir.
Ayrıca 14. yy. Konuralp- Cami ve Türbesi ile Karaköy türbeleri, Cumayeri ve Ahmet Dede Türbesi de gezilip görülmesi gereken tarihi dini yapılardır.
Bunun yanında Düzce, çevresi ve diğer ilçelerindeki doğal ve tarihi yerlerden, Düzce’ye 43 km. uzaklıkta, Batı Karadeniz sahilinde, tarihi MÖ 1112’ye kadar giden ve tarihi süreç içinde Diapolis, Akçaşar, Akçaşehir olarak da adlandırılan, bölgenin en güzel ilçelerinden biri olan Karadeniz’e yukarıdan bakan eşsiz belde Akçakoca’da yeşilin her tonuyla çevrili doğal 35 km. uzunluktaki plajları ile doğal ve çok önemli bir yerleşim yeridir.
Ayrıca Akçakoca, yakınındaki Karaburun Köyü ve Melenağzı Köyü ve plajları ile Edilli Ağzı Plajı da konaklama tesisleri, bölgeye özgü ağaçların görüldüğü, hayvanlara barınak olan Demirciönü Doğal Koruma alanı ile de dikkat çekmektedir.
1m. yüksekliğinde, 15 m. uzunluğunda tek galerili, ilgi çekici sarkıt ve dikitleri olan Fakıllı Mağarası, Ceneviz Kalesi, su kaynakları, yaylaları, ormanlık alanları ile son derece çekici Gölyaka, Çayağzı, Kumpınar ve Akkaya Köyü doğal alanları, içinden geçen Melen Çayı’nda balık avlanabilen, fındık, çay, kayın vb. ile çevrili Gümüşova, Efteni Kuş Cenneti, insan sağlığına iyi gelen sularıyla ünlü Derdin- Dolay ve Efteni kaplıcaları ile her yıl artan oranda ziyaretçisiyle Akçakoca son yıllarda Karadeniz’in en gözde yerlerinden biri olmuştur.