BURSA

3-Bursa;

Coğrafi; 

Komşular; Güney Marmara Bölgesi’nin en önemli merkezlerinden Bursa’nın kuzeyinde Marmara Denizi ve Yalova, kuzeydoğusunda Kocaeli ve Sakarya, doğusunda Bilecik, güneyinde Kütahya ve Balıkesir, batısında Balıkesir ile komşudur.

Yüzölçümü; 10.891 km2. 

İlçeler; Gemlik, İznik, Keleş, İnegöl, Karacabey, Mudanya, Mustafakemalpaşa, Orhaneli, Orhangazi, Yenişehir, merkez ilçe Bursa.

İklim; Akdeniz, Karadeniz ve karasal iklimleri etkisi altındaki Bursa ve çevresinde yazları sıcak -kurak, ilkbahar ile kış ayları ise serin ve uzundur. 

Akdeniz Bölgesi’nden daha fazla yağış alan Bursa’nın kışları yağışlı ve soğuktur. 

Bitki Örtüsü; Denizden 155 m. yükseklikteki Bursa,  % 35 dağlar ve tepeler -2543 m. Uludağ, Samanlı, Katırlı, Mudanya, Duman, Avdan, Karadağ, Ahı, 1000 m. Kurban, Eğrigöz, Gökçedağ, Sincan, Daz, 1013 m. Dümenkırı, Asarcık, Hasanbaba dağları ile 1283 m. Üçkaya, Karlık, 1600 m. Kıl, 700 m. Talas, 835 m. Karatepe, 820 m. Sarnıç tepeleri- ile çevrilidir. 

Yerleşim yeri olarak yüksekliği ile öne çıkan Bursa’nın % 48 platolar ve yaylalardan- Kadı, Sarı Alan, Karapınarlar, Kirazlı, Yılankaya- Kayadibi, Dolubaba, Paşa Çayır, Araba Oturağı, Ağaçlı Kuyu, Yumaklı ve Karayayla yaylaları- meydana gelmektedir.

Vadi ve % 17 ovaların- Karacabey, Orhangazi, İznik, İnegöl, Bursa, Yenişehir, Çakırköy, Mustafakemalpaşa ovaları- neredeyse tamamı verimli % 44 tarım arazileri, yılın üçte birinin yağışlı olması ve zengin su kaynaklarına -Nilüfer, Deliçay, Göksu, Kemalpaşa, Susurluk- Karadere, Atranos -Karasu Çayları, Çavdar, Küçükkaradere, Dursunbey Suları, Sarpdere,  Karıncadere, Namazgâh, Alaşar, Gökdere ve Cilimbaz dereleri, Balıklı, Yenişehir, Buzlu, Aynalı, Kara, Kaplıkaya, Gölbaşı ile Ulubat -Abolyont, İznik gölleri ve Doğancı Barajı – borçludur. 

Yaklaşık % 43 ormanlık ve ağaçlık alanlara sahip Bursa’da yeşilin her tonu görülmektedir.

Ulaşım; Bursa ili ve çevresine ülkenin her yerinden karayolu ile ulaşmak mümkünken yakınında yer alan denizden ve havalimanlarından da kolaylıkla il merkezi ve ilçelerine ulaşmak mümkündür.

Tarihi; 

Bursa tarihinin tarım toplumlarının oluşmaya başladığı özellikle Akçalar Aktopraklık’ta yapılan kazılarda MÖ 8500 prehistorik çağa kadar gittiği düşünülmektedir. 

MÖ 5000- MÖ 4000 kalkolitik çağa ait bölgedeki höyüklerde – neolitik- Orhangazi- Ilıpınar Höyük, kalkolitik- Yenişehir- Menteşe Höyük, geç neolitik- erken kalkolitik -Nilüfer- Akçalar Aktopraklık Höyük, Erken Tunç- İnegöl Höyü- yapılan araştırmalarla bölge ve kent tarihi hakkında çok sayıda önemli kalıntı, belge ve bilgiye ulaşılmıştır.

Ayrıca kentin ilk yerleşim yerleri il merkezinin 7 km. kuzeyindeki höyüklerde -MÖ 2500- Erken Tunç Çağı Demirtaş Höyüğü ve MÖ 2700- Erken Tunç Çağı Çayırköyü Höyüğü- olduğu kazılarda bulunan çok sayıda kâse, küp, kap ve renkli seramiklerden anlaşılmaktadır.   

MÖ 328 Bitinya Devleti kurulana dek kolonilerin yaşadığı Bursa ve çevresine daha sonra çeşitli nedenlerle -savaş, barınma, ticaret, göçler vb.- çok sayıdaulus  -Frig, MÖ 2000- MÖ 1300 Bitinni ve Tynin- Misler, MÖ 700 Lidya, MÖ 545- MÖ 334 yılında Pers, MÖ 334- MÖ 250- Büyük İskender ve Makedonya, MÖ 328 Bitinya Krallığı, MÖ 74’de Roma, 395 Bizans- göç etmiştir.

Tarihin babası sayılan Heredot’a göre; Bursa’da öncelikle ilk yerleşim MÖ 4.yy. Bitinya Devleti’ne kadar, ilk yerleşim MÖ 12.yy. Gemlik- Cius ve MÖ 10.yy. Mudanya- Apemea, MÖ 6.yy. Gölyazı-Apollonia civarında olmuştur. 

Tarihin ilk dönemlerinden beri Bursa ve çevresinde yerleşimin yoğun olduğu antik kentler – Nikaiae- İznik, Kios- Gemlik, Otroia -Yenişehirde, Apameia- Mudanya, Kremastis- Karacabey, Adriani- Orhaneli, Miletepolis- Mustafakemalpaşa ve Apollonia- Gölyazı– sıralanmaktadır.

Daha sonra MÖ 561- MÖ 546 yılında Krezus zamanında Lidyalıların ardından da Perslerin yönetimine geçmiştir. Bursa Persler zamanında merkeze bağlı vali- satraplıklarla yönetilemiştir. 

Savaşlar sırasında oldukça yıpranan kent ve çevresine Marmara Denizi kıyılarında- Kalkedon- Chalchedon Cumhuriyeti’ni kuran Yunan göçmenleri MÖ 4.yy. civarında komutanları Dedalses önderliğinde Perslerle savaşıp Bitinya Devleti’ni kurmuşlardır. Bitinyalılar zamanında Bursalılar kendi yöneticilerini seçme hakkına sahip oldukları bilinmektedir. 

Zaman zaman çeşitli işgal ve saldırılarla yağmalanan Bursa’yı Bitinya Kralı I. Prusias MÖ 232-230- MÖ 192-182 yılları arasında alır ve kente kendi adına atfen Prusa der.

Bu dönemde kenti tekrar inşa etmeye başlayıp kenti surlarını, kaleyi yaptıran I. Prusias’a Roma’ya karşı savaşını kaybeden Kartaca Kralı Hannibal’in sığındığı geriye kalan belgelerden anlaşılmaktadır. 

Hannibal minnet ifadesi olarak kentin planını çıkarttırıp Bursa’ya bir de kale yaptırmıştır.

Özellikle bölgenin önemli kişileri Bitinya Kralı Zipoetes ve oğlu I. Nikomedes dönemlerinde kent mimari, yönetim, nüfus vb. olarak çok geliştiği bilinmektedir. 

MÖ 74 yılında Roma İmparatorluğu’na  Prusa ad Olmpium- Uludağ Bursa’sı adıyla bağlanan Bursa, 395 yılından sonra Bizans topraklarına katılmıştır. 

2. ve 5. yy. arasında Hıristiyanlık açısından da son derece önemli merkezlerden biri olan Bursa ile çevresine başta –Olympos, Oros Ton Kalegeron– 50 kadar kilise ve manastırın yapılmıştır. 

Ayrıca İznik’te Hıristiyanlık kurallarının belirlenerek önemli kararların alındığı konsüller –325’te I.Konsül, 787’de 7.Konsül- toplanmıştır. 

527-565 yıllarında ipek üretimine başlanan kentin doğal sıcak suların yanında Pythia- Çekirge’de  İmparator Justinianus hamam yaptırır. 

Bir süre Abbasi ve Sasani akınlarına uğrayan Bursa,  1071’den sonra Türklerle tanışmış ve 1080- 1097 yılında Selçuklu yönetimine girer. 1081- 1097 yıllarında Anadolu Selçuklu başkenti olan Bursa 1097 yılında Haçlı Savaşları gerçekleşir ve İznik ellerine geçer. 

Ancak daha sonra tekrar Bizans’ın eline geçen Bursa nerdeyse 14. yy’a kadar baskınlara uğrasa da Bizans yönetimi altındadır. 

1326 yılında Orhan Bey tarafından Osmanlı’nın ilk başkenti olan Bursa, imparatorluğun en önemli kenti konumuna yükselmiştir.

1365 yılına- Edirne’nin başkent yapılması- kadar başkent olan Bursa ticari, kültürel, mimari vb. açıdan gelişerek imparatorluğun ilk parası da basılmıştır. 

Ev sahipliği yaptığı uluslardan kente önemli pek çok iz -kale, köprü, kilise, manastır, külliye, cami, medrese, Darüşşifa, köprü, han, hamam vb.-kalmıştır. 

1877 yılında bir belediyeye de sahip olan kent, Kurtuluş Savaşı sırasında önemli bağımsızlık mücadelelerine katılmış, Cumhuriyet’ten sonra bölgeyle beraber ülkenin de en önemli yerleşim yerlerinden biri olarak 1923 yılında il olmuştur.

Bursa ve Çevresindeki Tarihi Yapılar; 

3-1-1- Bursa- Ulu Cami;

İl merkezinde yer alan Ulu  Cami 1396- 1400 yılında Mimar Ali Neccar’a, Yıldırım Beyazıd tarafından yaptırılmıştır.

Osmanlı dönemi çok kubbeli cami örneklerinden biri olan ve dikdörtgen planlı, düzgün kesme taştan yapılan Ulu Cami, dönemin mimari özelliklerini de yansıtmaktadır. 

55.00 x 69.00 boyutları ve yaklaşık 3165,5- 318 m2.lik iç alanıyla  ülkenin en büyük Ulu Cami’sinin 20 kubbesini 12 ayak taşımaktadır.

Ancak farklı zamanlarda yangınlar ve depremlerle zarar gören cami dönem dönem onarımlar  geçirmiştir. 

Cami, içindeki Selçuklu ve Osmanlı tarzı geometrik süslemeler, 13 yazı karakteriyle 41 hattat tarafından kaleme alınan 192 yazıt, ceviz minber, mihrap, kum saati şeklindeki sütunçeler, kündekari minber, mermer kürsü, ahşap süslü üç kapı, söveli pencereler, değerli saatler, şamdanlar, Kur’a-ı Kerimler ile son derece güzel, zarif, estetik ve tarihi, mimari, dini değeri yüksek bir yapıdır.

Kentteki gayri- müslimlerin yapımında maddi ve manevi yardımlarından dolayı cami pencerelerine Davut Yıldızı ve Haç oymaları eklenmiştir. 

Ayrıca Ulu Cami iki minaresi, üç şadırvanı  içinde 16 köşeli fıskiyeli havuzu ile görenlerde hayranlık duygusu uyandırmaktadır. 

3-1-2- Bursa-Yeşil Külliye- Cami ve Yeşil Türbe;

Lefke Kapısı yakınlarında, 1378- 1391 tarihleri arasında Yıldırım Beyazıd’ın oğlu, 5. Osmanlı Padişahı, 5. Mehmet tarafından yaptırılan külliye ve külliyenin bir parçası olan cami ile türbe adını iki minaresinde ve  türbenin cephesindeki yeşil çinilerden almaktadır. 

Kanatlı camilerden kabul edilen, ters T planlı yapı, düzgün kesme taştan inşa edilmiştir.

Son cemaat yeri beş bölmeli olan caminin içinde küçük odalar ve kilise narteksli koridoru dikkat çekmektedir. İç mekanın ortasında, 13 x 25 m. ölçülerindeki dört pencereli kubbesinin altında sekizgen bir havuz bulunmaktadır.

Caminin hünkâr mahfilindeki sülüs ve kufi biçimli hat sanatı, geometrik, silme süslemelerinin güzelliği göz kamaştırmaktadır. 

Ayrıca cami 10 x 6 m. mihrabı ve külahlı minberin ahşap işçiliğiyle öne çıkmaktadır.

Cami içindeki ocaklar, dolaplar, pencerelerin mermer işçiliği ve dönemin en güzel örneklerinden sayılan kapı ile pencerelerin ahşap işçiliği son derece etkileyicidir. 

1419-1420-1421 yılında Hacı İvaz Paşa’ya yaptırılan Yeşil Cami’nin yanına 6,6 m. yüksekliğindeki türbe sekizgen kasnak üstüne oturtularak dönemin süslemeleriyle- rumiler, palmetler, rozet motifler vb.– bezenmiştir. 

Kentin en önemli simgelerinden biri dikdörtgen, büyük sivri kemerli pencerelere sahip türbeyi kurşundan büyük bir kubbe örtmektedir. Duvarlarının önemli bölümü turkuaz çinilerle kaplı türbenin ceviz ağacından kapısının el işçiliği eşsiz niteliktedir. 

Mermer merdivenle çıkılan türbede Çelebi Mehmed’in yanında, kızlarından Selçuk, Hafsa, Ayşe, Sitti hatunlar; oğulları Mahmud ve Yusuf beyler ve dadıları da yatmaktadır. 

Zaman zaman yangın ve depremlerle zarar gören yapılar çeşitli dönemlerde onarılmıştır. 

Fetret dönemi- padişahsız geçen on yıl- sonunda yapılan cami ve türbenin mimari, malzeme ve süslemelerindeki ihtişamlı zengin görünüm Osmanlı İmparatorluğu artık daha görkemli olacağını göstermek istemesindendir.

3-1-3- Bursa- Muradiye Külliyesi- Cami:

Kentin en büyük ve gösterişli dini yapılarından bir olan Muradiye Cami, Osmanlı Dönemi, yan planlı- zaviyeli ve kanatlı cami örneklerinden biridir. 

1424- 1426 yıllarında, II. Murat tarafından yaptırılan külliye cami, medrese, imaret, hamam ve 12 türbeden oluşmaktadır.

Genel anlamda sade bir yapı olan caminin dış duvarları tuğladan yapılmıştır. 

Caminin 18. yy. barok üslup mihrabı, minberi ve içindeki çini süslemeleriyle ahşap kapı işçiliği detayları çok inceliklidir.

3-1-4- Bursa- Emir Sultan Cami:

Cami ile yanındaki türbe, Yıldırım Bayezid’in kızı, Emri Sultan’ın eşi Fatma Hundi Hatun tarafından 15. yy. da yaptırılmıştır. 

Emir Sultan Cami döneminin mimari özelliklerini yansıtmakla beraber özellikle İstanbul Fatih Cami ile benzerliği dikkat çekicidir. 

İçinde ahşap, dışında tonoz ve kesme taş kullanılan yapının penceresi üç katlı olarak tasarlanmıştır.

Bursa camileri içinde en büyük kubbeye sahip cami yüksek tek bir kubbe ile örtülmüştür.

Geniş ve gösterişli bir yapı olan Emir Sultan Cami ile türbe arasında şadırvanlı, 16 ahşap revakla çevrili büyük bir avlu bulunmaktadır. Türbede Emir Sultan, Hundi Hatun ve çocukları yatmaktadır.

Zamanla depremlerle zarar gören ve III. Selim tarafından 1804 yılında da onartılan cami onarımlarla eski mimari özelliğini kaybetse de kentte manevi değeri en önde gelen camilerden biri olarak çok sayıda ziyaretçisi bulunmaktadır.

3-1-5- Bursa- Hüdavendigar Külliyesi ve Cami;

Kent merkezinde, 1366-1385 yıllarında, I. Murat- Hüdavendigar tarafından yaptırılan gösterişli yapılar topluluğu – cami, medrese, imaret, türbe ve hamamdan- olan külliye dönemin mimari özelliklerini yansıtan incelikli bir yapıdır.

Osmanlı mimarisinin eşsiz yapılarından kabul edilen caminin mimarı bilinmemektedir. 

Sarayvari görünümlü iki katlı caminin üst katı medrese olarak kullanılmaktadır. 

Sütunlu çift sivri kemerleri, revakları, cephesinin mimarisiyle süsleme ayrıntılarındaki özen ve güzelliğiyle fark yaratan caminin  ortasındaki açık kubbenin altında bir şadırvan bulunmaktadır.

3-1-6- Bursa- Yıldırım Bayezıt Külliyesi- Cami;

Kent merkezinde, 1390-1399 yıllarında yapılan külliye cami, medrese, darüşşifa, türbe, han, hamam, imaret, kasır, mutfak, hizmet odaları ve ahır gibi bölümlerden oluşmaktadır.

Cami, külliyenin en önemli yapılarından ve yan kanatlı- zaviye tipli camilerin en güzel örneklerinden biridir.

Oldukça gösterişli tasarlanan cami, dönemin mimari özelliklerinden etkilense de kendine has bir tarzının da olduğu görülmektedir.

Günümüze kalan yapılardan biri de caminin yanındaki 1406 yılında, Yıldırım Bayezıt’ın oğlu Süleyman Han tarafından Mimar Ali bin Hüseyin’e yaptırılan revaklı türbedir. 

Türbe, mimari özelliği ile kentin ve dönemin en önemli yapılarındandır.

3-1-7- Bursa- Orhan Cami- Külliye ve Orhan ile Osman Gazi Türbeleri;

Osmanlı dönemine ait kentin en eski ve en önemli binalarından çeşitli bölümlere sahip külliye -cami, medrese, imaret, mektep, hamam ve han– Emir Hanı 1339-1340 yılında Orhan Bey tarafından yaptırılmıştır.  

Ayrıca, Bursa’yı fetheden 1326 Orhan Gazi ve oğlu Osman Gazi adına yaptırılan türbeler 1360 yılında, kentin metropolit manastırı- Saint Elias Kilisesi’nin olduğu yere inşa edilmiştir. 

Zamanla sütunları ve süslemeleri değiştirilen kilisenin mozaikleri halen görülebilmektedir. 

Yapılar, yangın ve depremlerle zarar görse de bugünkü binalar 1863 yılında Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılmıştır.

Osman Gazi Türbesi’nin yanında 21 mezar, Orhan Gazi Türbesi’nin yanında da 9 tanesi mermerden 14 mezar bulunmaktadır. 

Yıllar içinde yıpranan yapıların son onarımları 2001 yılına aittir.

3-1-8- Sinagoglar;

14. yy. ait kentin en canlı merkezlerinden- Arap Şükrü Sokağı civarında yer alan ve uzun yıllar kentte yaşayan Musevilerin önemli merkezlerinden biri olan İbranice kovulmuş- Geruş- Sinagogu ile Etz Ahayım- Hayat Ağacı ve Mayor sinagogları önemli dini yapılardır.

3-1-9- Kiliseler; 

8. yy. IV. Konstantinos Porphyrogenetos zamanında, Piskopos Hyakinthos tarafından yaptırılan Meryem Ana’ya ait –Koimesis, Kimisis- ölüm sahnelerinin olduğu, freskler ve taban mozaikleriyle dikkat çeken zamanla depremlerle yıpranıp yıkılan Koimesis Kilisesi, 13. yy. Bizans İmparatoru, II. Theodoros Laskaris tarafından St. Tryphonos adına yaptırılan büyük kubbeli, taban mozaikleri ile öne çıkan Aziz Tryphonos Kilisesi, 4.ve 5.yy. haç planlı, duvarları beş sıra tuğla ile işlenmiş Karacabey- Helena Konstantinos Kilisesi, Mudanya -Hagios Tryphonos Kilisesi, Ayatrifon Kilisesi, Fransız Kilisesi ve Kumyaka Kilisesi bölgenin en önemli kiliseleridir.

Karacabey- Çamlıca Köyü, Karakoca Köyü, Harmanlı Köyü ve Eski Karaağaç Köyü kiliseleri, Demirtaş -Çatalağıl, Michael Taxiarches ve Koimesis Tes Theotokos kiliseleri, resimler -Fransız Kilisesi, Ermeni Kilisesi, Gölyazı – H.Konstantinos ve H. Georgios kiliseleri, Dereköy Kilisesi Kurşunlu- Hagios Taxiarchoi ve Theotokos Manastır kiliseleri, Çalı -Theodoros Kilisesi, Büyükorhan- Derecik Bazilikası, Aydınpınar -H. Apostoloi Kilisesi ile Hyakinthos Manastırının bir bölümü, 6. yy. üstü kubbe ile örtülü Böcek Ayazması kentin Hıristiyanlık dönemine ait önemli dini yapılarıdır.

3-2-1- Akçalar- Aktopraklık- Akçaları Sırtı Höyüğü;

Bursa’ya 25 km. uzaklıkta, Akçalar Beldesi- Ulubat Gölü kenarında iki dere kıyısındaki ormanlık alanda 60- 80- 100 metreyi bulan hendeklerle çevrili, 1400 m2. alana sahip höyük, korunarak bugünlere gelebilmiş ahşap konutları, mezarları ve adak çukurlarıyla MÖ 6000- MÖ 5200 yıllarına giden bir antik dönem yerleşkesidir. 

Tarım ve hayvancılığın yaygın olduğu Aktopraklık’taki MÖ 5500 yıllarına ait yapıların genellikle dörtgen şeklinde, kerpiç duvarlı, çatısını payandaların taşıdığı, girişte geniş tek bir oda, arkada küçük bir oda ve bir mutfaktan oluşan evlerin hala ayakta kalması son derece şaşırtıcıdır.

İki metre yüksekliğe sahip Aktopraklık’ta yapılan kazılar sırasında ortaya çıkarılan evlerin canlılığı kadar diğer buluntuları da önemlidir. 

Sanki çok kısa bir süre önce kullanılmış gibi görünen aletler- dokumacılık aletleri, avcılık aletleri, pişmiş topraktan yapılan terazilerde kullanılan kilolar, makara, ağırşaklar, kemik deliciler, topraktan yapılmış bileyiciler, kemikten yapılmış mekikler, taş baltalar, sapalar, tarım aletleri ve kalkerden yapılan renkli bocuk takılar– bölgenin ne kadar önemli bir yerleşim merkezi olduğunun kanıtları olarak kabul edilmektedir.

Bölgenin sahip olduğu büyük mezarlıkta bulunan çok sayıda embriyo- hoker biçimde gömülmüş kemikler ve adak çukurlarındaki kap- kacaklar, çanak- çömlek parçaları Aktopraklık Höyüğü’nün kendi geçmişi dışında Anadolu’nun geçmişine de ışık tutması açısından son derece önemlidir.

Bursa ili, İstanbul’dan sonra Osmanlı yapılarının en çok bulunduğu kenttir. 

Osmanlı İmparatorluğu zamanında bugün gezilebilen çok sayıdaki tarihi yapılar sırasıyla; 

3-3-1- İznik;

300 km2. alana sahip gölün çevresinde, dünya ve özellikle Anadolu tarihine yön veren olaylara sahne olmuş İznik yer almaktadır. 

Mavi ile yeşilin iç içe geçtiği sessiz sakin İznik’in ilk yerleşim tarihi tam bilinemese de kent ve çevresindeki höyüklerin –Karadin, Çiçekli, Yüğücek ve Çakırca höyükleri- yaşı 4500 yıl öncesine kadar gitmektedir. 

MÖ 7. yy. öncesinde Helikare adıyla basılan paralarda Khryseapolis- Altın Kent olarak anılan İznik, Trak kavimlerinin göçüyle oldukça canlı bir yerleşim yerine dönüşmüştür.

Zamanla çeşitli nedenlerle- savaşlar, istilalar ve depremler vb.- zarar gören kent ve çevresi MÖ 334 İskender’in komutanlarından Makedonyalı Antigonos tarafından da yeniden inşa edilerek Antigonia olarak anılmaya başlanmıştır. 

Daha sonra İskender’in komutanlarından MÖ 310 yılında yönetime geçen Lysimachos, karısı Nicea’ya armağan ettiği kentin adını Nicea olarak değiştirmiştir.

MÖ 293- MÖ 281 yılında Bitinyalıların eline geçerek Bithynia Krallığı’nın başkenti olan İznik kısa süre sonra Roma toprağı olmuştur.

İznik özellikle Hıristiyanlıkla tanıştıktan sonra önemli dini olaylara sahne olmuştur. Hıristiyanlık kurallarının kararlara bağlandığı konsüllerin- 1. ve 7. konsül- yapıldığı ve 20 maddelik Nikaia Yasalarının kabul edildiği ve İmparatoriçe İrene tarafından İkonoklastik dönemin sona erdirildiği son derece önemli bir kenttir.

395- 1330 yılları arasında Bizans yönetiminde olan İznik, 1204 yılında Haçlılar İstanbul’u ele geçirdikten sonra Bizans imparatorluk ailesi ve yöneticileri Nikaia- İznik’e gelerek burada Nikaia İmparatorluğunu kurmuşlardır. 

İstanbul’un Anadolu’ya açılan kapısı, Anadolu Selçuklularının ilk başkenti İznik, 1105-1147 yılları arasında Selçuklular tarafından yönetilmiştir. 

1330 yılında da Orhan Gazi tarafından Osmanlıların eline geçen kent, önceki dönemlerinde olduğu gibi Osmanlılar tarafından da önemli kültür, sanat ve ticaret merkezi olmuş ve bu dönemde çini ve seramik işletmeleriyle ön plana çıkmıştır. 

Halen İznik ve çevresinde çok sayıda yapı, yapıt ve doğal merkez her yıl binlerce ziyaretçiyi bölgeye çekmektedir.

Başta büyük imparatorluklara Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı ev sahipliği yapan ve Osmanlı’nın Anadolu’ya açılan kapısı İznik, ilk çağlardan bugüne İstanbul, Konya, Antakya, Halep, Şam, Kudüs, Mısır ve Bağdat yollarını birbirine bağlamıştır. 

Uzun yolcuklar sonrası İznik, yolcular, ordular, tüccarlar, hacılar, ziyaretçiler için ilk durak yeri olmuştur. 

İznik kentine İstanbul surlarının küçük bir kopyası 5 km. lik surlar arasından halen görülebilen dört kapıdan -İstanbul, Lefke, Yenişehir ve Göl veya İskele kapıları- girilmektedir. 

İznik ve çevresinde gezilmesi gereken önemli tarihi yapı ve yapıtlar ile doğal merkezlerden;

Kente hâkim bir kayalık tepenin eteğinde, MÖ 2. yy. Helenistik döneme ait içinde mezarlar ve kayadan oyulmuş mezar odası, Berber Kaya’daki lahtin Bithynia Kralı II. Prusias’a ait olduğu düşünülmektedir.

Ayrıca Roma Yolu üzerindeki kente yakın bir noktada I. yy. C. Cassius Philiscus’a ait olduğu düşünülen, üzerinde kartal ve zafer tanrıçası Nike’nin heykeli bulunan 12 m. yüksekliğindeki anıt mezar Beştaş- Obelisk- Nişantaşı-Dikilitaş, 4. ve 5. yy. erken Hıristiyanlık dönemine ait, duvarları ve tavanı renkli fresklerle kaplı, içinde üç adet mezarın bulunduğu son derece büyük ve ilgi çekici mezar anıtı, Elbeyli- Hypoge ile iki yanında ikişer kilise bulunan Dromosiu dikdörtgen mezar odası, taş ve ağaçlarla süslü beyaz mermerden mezarların olduğu Elbeyli- Dörttepeler Tümülüsü kentin en eski tarihi tanıklarıdır. 

Bunların yanında, İznik’te, 111-112 Marcus Ulpius Nerva Traianus Augustus- Trajanus tarafından yaptırılan tiyatro, şu an müzeye çevrilen Nilüfer Hatun İmarethanesi önemli tarihi mekânlardır.

Süleyman Paşa Medresesi, Kırıntı Köyü yakınlarında, 1. yy. Roma Yolu üzerinde Gaius Cassius Philiscus Anıtı, MÖ 258 yılı Roma dönemine ait, kente hâkim bir tepede yaptırılan, iki sıra kesme taş ve tuğla duvarlarla çevrili, 4 büyük 12 küçük kapı ile girilen ancak zamanla harap duruma düşen kentin en önemli yapılarından biri olan İznik Kalesi kentin en önemli yapılarından biridir.

Günümüze kadar en iyi korunan 111-112 yılında İmparator Traianus tarafından inşa ettirilen, uzun beşik tonozlu galerilere sahip Roma Tiyatrosu, 1388 yılında yan planlı, camisi de bulunan, zamanla bakımsız kalan daha sonra onarılarak müzeye çevrilen Nilüfer Hatun İmarethanesi de kentin önemli tarihi apılarındandır.

Bunun yanında, 1333 yılına ait dönemin Osmanlı mimari özelliğiyle kolaylıkla seçilebilen, zamanla oldukça bakımsız duruma gelen Orhan Gazi İmaret Cami, Mahmud Çelebi, Hacı Özbek camileri, Süleyman Paşa Medresesi ile son derece güzel manzarası ve doğal ortam sunan İznik Gölü ve çevresi, göl yakınında doğal güzelliği, bereketli topraklarıyla Narlıca Kasabası da bölgede gezilip görülmesi gereken yerlerin başında gelmektedir.

3-3-2- İznik- Ayasofya-Kilisesi- Cami- Müzesi; 

Ayasofya Kilisesi, İskele Kapısı’na yakın kent merkezindeki 4-5. yy. Gymnasium’un üzerine yapılan, taş- tuğla temele sahip bazilika planlı erken dönem kilisesi üzerine yapılmıştır. 

Daha sonra Bizans İmparatoru Justinianus tarafından tekrar yaptırılan ve zamanla depremlerden zarar gördüğü için çeşitli dönemlerde yeniden inşa edilen üç nefli Ayasofya Kilisesi, mimarisi, ihtişamı ve eşsiz süslemelerinin yanında Hıristiyanlık açısından son derece önemli bir dini yapıdır. Çünkü Hıristiyanlık kurallarının düzenlendiği toplantılardan 325 yılındaki 1. Konsil, ve 787 yılındaki 7. Nikaia Konsili Ayasofya Kilisesi’nde yapılmıştır.

Son konsilde alınan kararlardan biri de kutsal mekânlarda resim ile heykel yapmanın serbest bırakılması ve İkonolara tapınmadan istenildiği gibi ibadete yani ikonaklats dönemin sonlanmasına karar verilmiş olmasıdır. 

Kentte tekrar eden depremlerden zarar gören kilise, 1065 yılında onarılmış ve 1331 yılında Orhangazi tarafından camiye çevrilmiştir. 

Kilise daha sonra Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a onartılarak bugüne yakın şeklini almıştır. 

Daha sonta tekrar onarılan kilisenin renkli taşlarla bezeli taban mozaikleri, din görevlilerinin törenler esnasında topluca bulundukları, yarım yuvarlak oturma kademeleri ile duvarında Hz. İsa freski bulunan bir mezar odası da ortaya çıkarılmıştır.

İznik’teki diğer önemli Roma yapılarından biri de 4. yy. konsül toplantılarının yapıldığı dönemin mimari özelliklerini yansıtan, zemin mozaiklerinden bahsedilen 325 yılında 1. yy. ve 787 yılında 7. Konsülün toplantılarının zaman zaman yapıldığı önemli bir yapı iken zamanla harap duruma gelen Senatüs- Konsül Sarayı, 4. yy. kare planlı, beşik tonozlu, fresklerinde iki tavus kuşunun da olduğu kabartmaları, yivli sütunları ve yuvarlak kemerleriyle dikkat çeken Elbeyli Köy- Hipogeum- Yeraltı Mezar Odası ile kentin çevresini kuşatan, 4970 m. uzunluğunda 4 kapı ile girilen surlar ve kentteki tarihi kalıntılardandır.

3-3-3- İznik- Yeşil Cami;

Lefke Kapısı yakınlarında bulunan Yeşil Cami, 1378- 1391-1398 yılları arasında, Çandarlılı Hayreddin Paşa tarafından yaptırılmıştır. 

Osmanlı döneminin en eski çinili camisinin sade mermer mihrabı, köşe sütunları, mukarnas nişleri, geometrik geçmeleri, Rumi ve palmet kabartmalarıyla İznik’in en güzel camilerinden biri olan yapı adını minaresindeki çinilere borçludur.

İznik’teki diğer Osmanlı dönemi camilerinden, 1333 yılında yaptırılan Hacı Özbek- Çarşı-Cami-Mescidi– 15.yy. yapısı Şeyh Kudbettin Cami sayılabilir.

3-3-4- İznik- Kırgızlar Türbesi;
Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı Süleyman Şah ve Haçlılar arasında çıkan korkunç savaşta yaşamını kaybeden Kırgızlar ya da kentin Osmanlı tarafından alınması sırasında yaşamlarını yitiren Kırgız Türkleri için Orhan Gazi tarafından 1331 yılında yaptırılan bir türbedir. 

Son dönemlerde dikilen savaşçı heykeli kentin hem Türkler tarafından fethini hem de yaşamlarını kaybeden askerlerin sembolü olmuştur. 

Yapının mimari özellikleri ve kalem işi süslemeleri türbeye verilen önemin yanında o dönemin sanat anlayışını da göstermesi açısından da son derece ilgi çekicidir.

İznik’teki bir diğer önemli Osmanlı türbesi de Çandarlı Kara Halil İbrahim Paşa, Şeyh Eşref-1 Rumi, Yakub Çelebi, Sarı Saltuk, Çandarli İbrahim Paşa, Çandarli Halil Paşa, Huysuzlar,  Ahiveyn Sultan, Abdülvahap Sancaktarı türbeleri İznik’in önemli tarihi ve dini yapılarındandır.

3-4-1- Bursa- Cumalıkızık;

Bursa’ya 15 km. uzaklıkta, tarihi 1300 yıllarına kadar giden Cumalıkızık Köyü Yıldırım İlçesi’ne bağlı beş Kızık Köyünden- Fidyekızık, Derekızık, Hamamlıkızık, Değirmenkızık– biridir.

Kayı Boyu Türklerinin yerleştiği Kızık köylerinden cuma namazına bu köye gelindiği için bu köyün adı zamanla Cumalıkızık olarak anılmaya başlanmıştır.

Köy, Uludağ’ın eteklerinde, küçük ama kendine özgü doğal güzellikleri, tarihi dokusuyla Osmanlı’nın ilk yerleşim yerlerinden biridir. 

Köyde dönemin sivil mimari özeliğini yansıtan yaklaşık 300 ev koruma altına alınmıştır. 

Köy, son yıllarda pek çok doğasever tarafından özellikle yaz aylarında sıklıkla ziyaret edilmektedir.

İlk yerleşim günlerine ait eşyaların sergilendiği Cumalıkızık Etnografya Müzesi’nin yanında insanlar sarı, beyaz, mavi ve mor boyalı, genellikle üç katlı, kafes veya cumbalı, moloz taş, ağaç ve kerpiç evlerin kulplarını, demirden dövme tokmaklarını taş döşeli dar sokaklarında gezmek için köye gelmektedir. 

Ayrıca Osmanlı devri tek kubbeli hamamı, camisi ve Zekiye Hatun Çeşmesi ile Bizans dönemi kilise kalıntısı da bulunmaktadır. 

Tüm bunların yanında pek çok sebze ve meyvenin yetiştirildiği Cumalıkızık Köyü’nün  narenciyesi, inciri, cevizi ve kestanesi ünlüdür.

Camiler;

Mutasavvıf Abdal Mehmed adına Başçı Hacı İbrahim tarafından yaptırılan Abdal Cami, Orhan Gazi’nin kardeşi  Alâeddin Bey tarafından yaptırılan, tek kubbeli, tonozlu revağı ve bir de çeşmesi bulunan Alaaddin Cami, ters T biçimli yapıların ilk örneklerinden, çift kubbeli, iki eyvanlı, zamanla onarımlar geçiren Orhan Cami, iki katlı yapının alt katı 12 odalı medrese olarak kullanılan Hüdavendigar, Hisar, İzzeddin, Kara Ali, Ahmet Dai, Ahmet Paşa Fenari, Ali Paşa, Altıparmak, Araplar, Arap Mehmed, Ayaz Köyü camileri, Mustafakemalpaşa- Aynalı, Baba Sultan camileri, Gürsu- Baba Sultan Cami, Yenişehir- Orhan Gazi, Mustafakemalpaşa- Şeyh Müftü, Başçı İbrahim, Darüsselam, Beyazit Paşa, Bedrettin-Hafsa Sultan, Beşikçiler, Cumalıkazık, Daye Hatun-Taya Kadın, Demirtaş-Timurtaş, Duhtter-i Şerif-Fışkırık, Ertuğrul, Hacılar, Hamzabey, Hüdavendigar , İbni Bezzaz, İbrahim Paşa, İvaz Paşa, Kavaklı, Kayan, Kiremitçi, Mollaarap, Molla Fenari, Muradiye- II. Murat camileri,  Musababa, Namazgah, Nalbantoğlu, Umur Bey, Piremir, Selimiye, Selimzade, Setbaşı,   Sıracevizler, Somuncu Baba- Şeyh Hamid, Ayazma, Şehadet-Saray, Şekerhoca- Şehreküstü, Şerefüddin Paşa, Şible- Şibli, Tuzpazarı ,Üç Kuzular, Üftade, Veled-i Veziri Yerkapı- Bab-i Zemin, Kara Ali, Yıldırım, Yiğit Cedid, Yiğit Köhne, Zeyniler camileri ile Hasan Mescidi ile Lala Şahin, Hüdavendigar,Yeşil, İnebey medreseleri ve  Koca Sinan Paşa Külliyesi, Karacabey- Eski, Ulu, Kurşunlu camileri bulunmaktadır.

Ayrıca- İnegöl- İshak Paşa ve Yıldırım- Cuma camileri ile Geyikli Baba Türbesi kentin önemli Osmanlı yapıları olarak kabul edilebilir.

Türbeler; 

Bursa- Abdal Mehmet, Abdullatif-i Kudsi, Ahmet Paşa, Azeb Bey, Çoban Bey, Devlet Hatun, Ebe Hatun, Emirsultan, Gülçiçek Hatun, Gülruh Sultan, Gülşah Hatun, Hamza Bey, Hamza Bey Zevceleri, Hatice Sultan, Hatuniye, Kara Mustafa Paşa, Karşı Duran Süleyman, Koca Naim, Murad Hüdavendiğar, Sultan II. Murat, Mükrime Hatun, Okçu Baba, Şehzade Ahmet,  Şehzade Mahmut, Şehzade Murat, Şehzade Mustafa ve Cem, Şirin Hatun, Üftade Hatun, Umurbey, Yıldırım Beyazıt türbeleri. 

Bursa ve çevresinin de çeşitli dönemlere tanıklık eden diğer yapılardan özellikle Bitinya Devleti tarafından yaptırılan daha sonra MÖ 1. yy. da tekrar inşa edilen ve sonraki ulusların -Roma, Bizans ve Osmanlı- onardığı, iki burca sahip, halen 2 km. uzunluktaki surları görülebilen, farklı yönlerden girilen 5 kapısı- Hisar, Yer, Zindan, Pınarbaşı, Kaplıca kapıları– bulunan Bursa Kalesi ile Kestel ve Ürünlü Köyü- Kite kaleleri de tarihi yapıların başında gelmektedir. 

Osmanlı tarihinin ilk dönemlerinden başlayan kentin en önemli ve canlı merkezlerinden olan kervansaray ve hanlardan bazıları; 1490- 1491 yılında, II. Beyazıd tarafından, İstanbul’daki vakıf yapılarına gelir sağlamak amacıyla 90 odalı olarak yaptırılan, kentin merkezinde, halen çarşı olarak kullanılan, dönemin mimari ve süsleme özelliklerini yansıtan, içinde şadırvanlı geniş bir avlusu ve bir mescidi olan Koza Han, 300 yıl borsa olarak kullanılan, Orhan Gazi tarafından yaptırılan Kapan Han, 14. yy. dönemin ilk hanlarından kabul edilen Orhan Bey tarafından yaptırılan, avlulu, 36 mahzeni ve 8 odalı Emir Hanı, Pirinç, Eski Yeni-Tahıl, İpek- Faytoncular hanları, İneğöl- Ortaköy Kervansarayı, Karacabey- Issız Han, Geyve, Tuz Pazarı, Gürsu- Hoca Tursun, Rüstempaşa Çukur-Kütahya hanları ile Kapalı Çarşı ve Bedesten Çarşısı ve 14.yy. İsmail Bey ve Meydan, 15.yy. Hacı Hamza ve Orhan Bey hamamları da dönemlerinin mimari, yaşantı vb. özelliklerini yansıtan kentin önemli tarihi varlıklarıdır.

Ayrıca yine yolları, kentleri birbirine bağlayan köprülerden, II. Murad’ın kardeşi Selçuk Hatun tarafından yaptırılan Mutlu Evler yakınındaki Osmanlı Köprüsü, Kurşunlu Köyü, Demiroluk, Maksem, Setbaşı, Irgandı, Maydulak, Tatarlı, Demirtaş, Abdal, Geçit, Nilüfer ve Mihraplı köprüleri bulunmaktadır.

Kent ve çevresinde bölge tarihinin ve yörenin çeşitli parçalarını sergilediği için gezilmesi gereken çok sayıda müzeden- Arkeoloji, Türk İslâm Eserleri, Atatürk ve Kültür, Bursa Kent, Merinos Tekstil Sanayi, Karagöz, Ormancılık, Uluumay- Osmanlı Halk Kıyafetleri ve Takıları, Anadolu Arabaları, Hüsnü Züber Evi, Basın Müzesi, Bursa- Gemlik Celal Bayar, İnegöl Kent, ve İnegöl Mobilya Ağaç Sanayi müzeleri-bulunmaktadır.  
Ayrıca Abdülmecid zamanında, 19. yy. ampir üslupta, ahşaptan yapılan avlusundaki çini çeşmeyle de dikkat çeken Cumhuriyet- Hünkâr Köşkü de önemli bir tarihi yapıdır. 

Tarihi yapı ve yapıtların yanında Bursa yakınlarındaki diğer önemli ve doğal alanların başında 2543 m. yüksekliğinde, antik dönemde tanrıların oturduğuna inanılan altı dağdan biri, içinde çok sayıda doğal oluşum, ormanlık alanlar, yabani hayvanları barındıran Çobankaya, Sarılan, Bakacak ve Kiralıyayla olmak üzere çok sayıda kayak ve piknik alana sahip Uludağ Milli Parkı hem yazın hem de kışın çok sayıda ziyaretçiyi dağa ve dolayısıyla bölgeye çekmektedir. 1750 m.de kayak pistlerinin bulundu alanda toplam 20 km. lik parkurlar bulunmaktadır. 

Uludağ, 1961 yılında turistik, doğal yapıyı korumak için ve bilimsel özellikleri dolayısıyla milli park ilan edilmiştir. 

Ayrıca tarihi, taş sokakları, geleneksel evleriyle geçmişten günümüze güzel bir geçit sunan Uludağ’ın eteklerinde, Nilüfer Çayı kıyısındaki Gümüştepe- Misisköy- Misipolis son derece güzel keyifli bir gezi güzergâhı kabul edilmektedir.

Bunun yanında Bursa tarihi ağaçları özellikle çınarlarıyla da tanınan bir ildir. Bu ağaçların en tanınanlarından biri de, Uludağ yolundaki İnkaya Köyü’ndeki 570 yaşındaki İnkaya Çınarı, Orhaneli yolunda meşe ağaçlarıyla çevrili Palamutluk, Karacabey- Bayramdere Ayı Koruma Bölgesi, Hayvanat Bahçesi ile her yıl binlerce kişi ziyaret etmektedir.

Ayrıca Ulubat Gölü kıyısındaki antik dönemdeki Apollonia Antik Kenti olan Gölyazı Beldesi hem doğal hem de tarihi değerleri bir arada taşıyan sakin bir yerleşim yeridir. 

Göldeki balıklar temel geçim kaynağı olan Gölyazı, Aras, Derekızık- Mustafakemalpaşa- Suuçtu, Saitabat Şelaleleri, Karacabey, Mudanya ve Gemlik, Yeniköy, Bayramdere -Malkara plajları ziyaretçilerine huzurlu bir ortam sunmaktadır.

Bölge tarihi kadar doğal ve şifalı merkezler açısından da son derece zengindir. Bunlardan bazıları; Merkez- Çekirge, Vakıfbahçe Oylat, Mudanya- Bademlibahçe, Armutlu-Armutlu, Orhaneli-Ağaçhisar- Ağaçhisar kaplıcaları, Sadağ- Kaya hamamları, Mustafakemalpaşa- Dümbüldek Hamamı, İnegöl- Çitli Madensuyu, içme suyu ile dikkat çeken Kazancıbayırı’dır. 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top