BİLECİK

2- Bilecik;

Coğrafi;

Komşular; Ülkemizde dört coğrafi bölgede-Marmara, Ege, Karadeniz, İç Anadolu- toprakları bulunan tek il Bilecik, Sakarya, Bursa, Kütahya, Eskişehir ve Bolu illeriyle komşudur.

Yüzölçümü; 4.307 km2.

İlçeler; Bozüyük, Gölpazarı, İnhisar, Osmaneli, Pazaryeri, Söğüt ve Yenipazar.

İklim; Dört farklı bölgede toprakları bulunan Bilecik’te iklim çeşitliliği- Akdeniz, Karadeniz ve İç Anadolu karasal iklim- görülmektedir.

İlin yüksek kesimleri kış aylarında ı soğuk ve kar yağışlı iken yazlar sıcak ve kuraktır. 

Ovalarda ise daha ılıman bir iklim hâkimdir.

Bitki Örtüsü; İl geneline hâkim olan yükseklik farkı, engebeli arazilere neden olmaktadır. 

Bilecik etrafını topraklarının üçte birini çevreleyen dağlar, tepeler- Uludağ, 1324 m. Sipahi, 1250 m. Göldağ, 1790 m. Yüce, 1906 Kale ve Ahı, Abbaslık, Yeşil ve Boz dağları- plato ve su kaynaklarıyla beslenen-Sakarya Irmağı, Sorgun, Karasuy, Göynük, Sarısu, Porsuk çayları, Göksu, Hamsu dereleri ile Çerkesli Gölü ve Dodurga Barajı- yaylalar- Domaniç Yaylası– vadiler- Göksu, Göynük, Karasu vadileri– ve ovalarda- Bozüyük ovaları– genel olarak görülen ormanlık alanlardaki çeşitli ağaçlar- karaçam, kızılçam, sarıçam, köknar, kayın, meşe ve kestane -ile yeşilin her tonunu görmek mümkündür.

Ulaşım; Bilecik ve çevresine oldukça iyi koşullardaki karayolu ile ulaşmak mümkündür.

Tarihi;

Anadolu’nun önemli kavşak kentlerinden biri olan Bilecik ve çevresinde özellikle- Yıllık Höyük, Bozüyük -Dodurga- Çokçapınar Höyük ve Gavurtepe, Söğüt -Oluklu Höyük ve Zemzemiye Köyü – yapılan arkeolojik kazılarla kentin tarihinin MÖ 3000 Tunç Çağı’na kadar gittiği saptanmıştır. 

Kent ve çevresinden tunç yapmak için kalay çıkarıldığı ve bugüne kadar kesintisiz bir yaşamın sürdüğü belirlenmiştir.

MÖ 2000 yılında bölgedeki siyasi birliğini tamamlayan Hititler kente Belekoma- Şirinköy adını vermiş ve burada uzun zaman yaşamışlardır. 

Bilecik, Trakya- Anadolu maden ticaret yolu üzerinde olduğu için hızla gelişmiştir.

Bazı kaynaklarda MÖ 1950 yıllarında Trakya kavimlerinden Thynler’in de yaşadığı varsayılan Bilecik’te daha sonra Mısırlılar, Sakarya Irmağı’na Ulu Irmak Tanrı anlamında Sangarios diyen MÖ 1200 Frigler ardından Lidya, Kimmer ve Büyük İskender ile Makedon, Selevkos, Bergama Krallığı, Golatlar, M.Ö.280-74 Trakyalı Bithynia Ülkesi Nicomedia -İzmit yönetimleri egemen olmuşlardır.

MÖ 74 yılında, Bilecik ve çevresi Roma’ya bağlanarak Asya Eyaleti olmuştur.

Bu dönemde yetkin Roma İmparatorları 81-96 Domitianus, 98- 117 Traianus, 117-138 Hadrianus- sayesinde Roma’nın pek çok eyaleti gibi Bilecik’in de bölgeyle birlikte gelişimi artmış ve civarda pek çok yeni yerleşim yeri- Beşiktaş- Agrilion- Akra-İlion, Pazaryeri- Armenokastron,  Medetli – Üyük Köyü- Chogeae, Selçik Köyü- Osmaneli -Midum- Modrene, Çay Köy- Himmetoğlu- Tottain -Tataovion ve Attavion, Nesimhocalar – Sarıhocalar köyleri-Protunica, Osmaneli- Leukai-Lefke, Çay Köy- Dableis- Dablai, Arıcaklar Köyü- Tataion, Gölpazarı- Emporion- Pazaryeri- kurulmuştur.

Roma, 395 yılında ikiye ayrılınca Bilecik, Doğu Roma İmparatorluğu- Bizans toprağı olmuştur. Doğu Roma’da tekfur adı verilen beyler tarafından tekfurluk olarak yönetilen kent, çevresindeki güçlü kalelerle korunmaktaydı. 

Bizans döneminde de kent etrafına yeni yerleşim yerlerinin- Belekome, Malagina ve Mesonesos– kurulduğu dikkat çekmektedir. 

797 yılında Abbasi ve Emevi yönetimine giren kent zaman zaman Bizans- Abbasi ve Emeviler arasında da el değiştirmiştir. 

11-13 yy. Selçuklu akınlarının yoğun olduğu kent ve çevresinde bu tarihten sonra Türklerin belirgin üstünlüğü görülmektedir.

1071’de başlayan Selçuklu ile artan Türklerle tanışma dönemi Bilecik’te zaman zaman yaşayan boy ve kavimlerle devam etmiştir. 

Kentin Türkler içinde son derece önemli bir yerleşim yeri olmasının en büyük nedeni, Söğüt ilçesinde, Anadolu ve dünya tarihine yön veren, Orta Asyalı 400 kayı boyundan biri olan Osmanlı’nın Osman Bey tarafından, 1289 yılında İmparatorluk temellerinin atıldığı yer olmasındandır. 

Daha sonra konumu nedeniyle Milli Mücadele döneminde de önemli olaylara sahne olan Bilecik, 1923 yılından sonra il olmuş ve yine konumu nedeniyle hala Cumhuriyet’in önemli kavşak kentlerinden biridir.

Bilecik ve Çevresindeki Tarihi Yapılar;

2-1-1- Belikoma Kalesi; 

Bilecik ve çevresinde inşa edilen pek çok kaleden günümüze kadar kalabilmiş tek kaledir. 

Bizans İmparatorluğu zamanında tekfurların oturduğu kaleye yine o dönemde yapılan bir merdivenle çıkılabilmekteydi.

2 -1-2- Orhan Gazi- Kurşunlu- Cami;

Yapım tarihi tam olarak bilinememekle birlikte, mimari tarzı ve malzemeleri incelenerek, aynı adla anılan diğer mekânlarla da eş zamanlı olduğu düşünülen yapının 14. yy. olduğu kabul edilmektedir. 

Zamanla harap duruma düşen 365 kişi kapasiteli cami defalarca onarım görmüştür. 

Sonradan onarım sırasında kurşunla kaplanan iki kubbeli ilk camilerden olan yapının en ilginç yanı binaya bitişik olan minaresidir.

2-2-1- Vezirhan- Köprülü Mehmet Paşa Cami;

Köprülü Mehmet Paşa tarafından aynı adla anılan kervansarayın yanına 1665 yılında yaptırılan caminin mimarisinde Mimar Sinan’ın etkisi görülmektedir.

17.30 x 18.60 m. boyutlu, dikdörtgen planlı, kesme taştan inşa edilen caminin üzeri ve altı sütunlu beş bölümlü son cemaat yeri kırma çatı ile örtülü ancak sonradan yuvarlak kemerli pencerelerle aydınlatılan ibadet alanı ahşap çatı ile yer değiştirilmiştir.
1965 yılında kesme taştan minaresi eklenen caminin genelinde görülen sade süslemelerin yanında rozetler ile stalâktitlerle süslü minberi görülmeye değerdir. 

Bilecik’te görülmesi gereken diğer tarihi camiler; Mimar Sinan’ın çıraklarından biri tarafından yapıldığı varsayılan, klasik tarzdaki camilerden, kareden dikdörtgene yakın mimarisiyle dikkat çeken, kesme taştan yapılan Osmaneli- Rüstempaşa- Ulu- Çifte Minareli Cami, Osmanlı dönemi neo- klasik dini yapılarından, 1903-1905 yılında, kare planlı, kırmızı kesme taştan, kurşun kubbeyle örtülü, iki minareli ve II. Abdülhamit tarafından yaptırılan Söğüt- Hamidiye Cami, küçük bir vadide, Orhan Gazi tarafından babası Osman Gazi adına, bir tepe üzerine inşa edilen ancak zamanla harap duruma düşerek özelliklerini yitiren Osman Gazi Cami, dikdörtgen planlı, Osmanlı mimari özelliklerini yansıtankubbeli dini yapı örneklerinden 12 kubbeli, 1414- 1420 arasında yapılan, 

II. Abdülhamit tarafından onarılan Çelebi Mehmet Cami, 1525- 1528 yılları arasında Kasım Paşa tarafından klasik Osmanlı dini yapısı, Mimar Sinan’ın çıraklık dönemi yapıtlarından biri, kesme taştan, giriş kapısındaki ağaç işçiliği, fildişi kakmalarıyla dikkat çeken Kasımpaşa Cami ile Bozüyük -Kasımpaşa Cami ve İmareti, Gülpazar- Mihal Bey, Oba, Emirler, Akkaldırım camileri de bölgedeki önemli tarihi dini yapılardandır.
Ayrıca Bilecik ve çevresinde yer alan dini yapılardan mescitler ve türbelerden bazıları da; Söğüt-Ertuğrul Gazi, Kumral Abdal, Mihalgazi, Mal Hatun, Dursun Fakıh, Edebali türbeleri, Ertuğrul Gazi-Kuyulu- mescitleri ve imaretler bölgenin gezilip görülen dini yapılardandır.

Ayrıca Bilecik Kalesi, günümüze sadece dört duvarı kalan Köprülü Mehmet Paşa Kervansarayı, Kilise, Saat Kulesi, İnönü Şehitliği, Bozüyük-Atatürk Köşkü, Gölpazarı- Taşhan- Mihalbey Hanı, Gölpazarı- Frig Kralı Gordios’un Kaya Mezarı, Said Bey, Kaymakam ve Ayşe Hatun çeşmeleri ve Metristepe Abidesi de kentin tarihin farklı dönemlerine tanıklık eden önemli belgelerdir.

Bilecik ve çevresi sahip olduğu doğal özelliklerin yarattığı spor olanakları, turizm kapasitesi ile de çok sayıda ziyaretçiyi bölgeye çekmektedir. 

Bunlardan bazıları; Yenipazar, Karahasanlar- İnhisar, Harmanköy çevrelerinde 3100 m.lik kanyonları ile kano sporu, doğa yürüyüşleri ve tırmanışları, safariler, kamp- karavan alanları, ormanlık alanlar içinde eko- turizm için elverişli alanları, Bozüyük-Yediler Korusu, Başpınar ve Türbin mesire yeleri, Küsnük, Küslük çayırları, Abbaslık ve Bozcaarmut Köyü Ormanları, Kazanbattı Çağlayanı, Sofular, Kamçı ve Bozüyük- Kömürsu yaylaları ile Söğüt-Çaltı ve Aşağı Hamam kaplıcaları, Osmaneli- Seltik içmeleri önemli yerlerdir.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top