15-Sinop;
Coğrafi;
Komşular; Anadolu’nun en kuzeyi, Karadeniz’in en uç noktası İnceburun’ u da içine alan Sinop, yarımada şeklinde bir iç limandır. Sinop’un bir yanında Karadeniz, diğer yanlarında Kastamonu, Çorum, Samsun illeriyle komşudur.
İlçeler; Ayancık, Boyabat, Dikmen, Durağan, Erfelek, Gerze, Saraydüzü, Türkerli
Yüzölçümü; 5862 km2.
İklim; Karadeniz kıyı kentlerinden, yarımada Sinop ve çevresinde tipik Karadeniz iklimi etkisiyle her mevsim yağışlı, ılık ve nemlidir.
Bitki Örtüsü; En çok yağış alan yerlerden olmasına karşın su kaynaklarıyla da- Gökırmak, Karasu, Ayancık, Karlık, Kanlı- Güzel- ve Kabalı çayları ile Sarıkum, Sülük, Karagöl gölleri- beslenen Sinop ve çevresi ılıman iklimlerde görüldüğü yemyeşil % 62 ormanlık alanlardaki çeşitli ağaçlarla -çam, meşe, köknar, gürgen, kayın, dışbudak, kavak, karaağaç, defne, fındık, kızılcık, kestane, karaçam ve sarıçam vs.- çevrilidir.
Sinop’un etrafında % 74 dağlar ve tepelerle- İsfendiyar- Küre, 1730 m. Zindan, 1605 m. Çangal dağları ile 1680 m. Sandökük, 1375 m. Göktepe, 1345 m. Dranaz tepeleri – % 23.5 platolar, vadiler- Gökırmak ve Kızılırmak vadileri- yaylalarda- Altmışdört, Güdekoğlu, Avlağısökü, Altınyayla, Çam, Kuzfındık, Aluç, Mehmetli, Gündüzlü, Maruf, Kumlu, Yaylacık, Darıözü, Doğaçam, Bayat, Sakızlı, Yassıalan, Gökalan ve Buzluk yaylaları – birlikte çok sayıda yüksek alan bulunmaktadır.
Ayrıca il % 33 tarım arazileri ve % 2.5 ovaları- Sinop, Boyabat, Gökırmak, Asarcık, Arın, Gazidere, Karasu, Aksaz ve Sarıkum ovaları– ile sarılmış durumdadır.
Ulaşım; Tarihin ilk yıllarından beri deniz üzerinden ulaşım sağlanan Sinop’a halen ülkenin her yerinden düzgün karayolları ve havaalanı ile de kolaylıkla ulaşılabilmektedir.
Tarihi;
Sinop- Boztepe Yarımadası’nda, doğal limanıyla tarih boyunca denizden –ticari ve deniz ürünleri- beslenen bir yerleşim yeri olsa da denizden gelecek tehlikelere -savaşlar, yağmalamalar vb.– karşı da kendini korumak için bir çeşit kale kent olarak kurulmuştur.
Yapılan araştırmalarla kentin en ucu İnceburun civarındaki höyüklerde, MÖ 30 bin – MÖ 10 bin- üst paleolitik döneme ait taş aletlere rastlanmıştır.
Daha sonra sahil ve nehir boyunca da MÖ 5500- MÖ 3200 -erken kalkolitik ve MÖ 3200- MÖ 1200 -tunç çağlarına ait buluntulardan bu dönemde kent ve çevresinin önemli bir yerleşim yeri olduğu anlaşılmaktadır.
Bölgede özellikle Gerze Köşk, Tıngıroğlu, Emiryayla Maltepe, Sarımsak Maltepe höyükleri ve Yaykın Karakumru Tepe’de yapılan araştırmalarla ilin tarihinin MÖ 4500 yıllarına gittiği Karadeniz’deki pek çok kıyı kentinde olduğu gibi Sinop’unda ilk yerleşimcilerinin Kadın Savaşçılar- Amazonlar olduğu varsayılmaktadır.
Hititlere ait yazılı belgelerinde buradaki Amazon ve Gasgas- Kaşka, Gaşka, Kaşka halklarından bahsedildiği görülmektedir.
Hitit tabletlerinde de Arauanna Ülkesi denilen yerin Sinop olduğu varsayılmaktadır. Bölgede Hititlerle sosyo- kültürel ve ticari ilişki içindeki Asurluların Anadolu da çeşitli noktalarda ticari koloni ve pazar yeri kurduklarına dair çok sayıda tablet bulunmuştur.
Efsaneye göre; Sinop, Paflagonya toprağı iken bölgede yaşayan bir Amazon Kraliçesi- Savaşçının adına atfen kent Sinova- Sinope olarak anılmaya başlanmıştır.
Antik coğrafyacı Strabon; Sinop’un MÖ 8. yy. bir Miletos kolonisi olduğunu belirtmektedir.
Bölge ve kentin MÖ 18. yy.- MS 8. yy. dönemlerine ait fazla bilgi olmaması bu yılların karanlık çağ olarak anılmasına neden olmaktadır.
Bu süreçte meydana gelen büyük bir yangınla bölgenin terk edildiği kabul edilmekle birlikte ele geçen belge ve bilgilerin önemli bölümünün sonraki dönemlere ait olduğu saptanmıştır.
Sinop ve çevresine MÖ 8. yy. İon yerleşimcileri ve Miletosluların ticari koloni kurduğu saptanmıştır. İkinci kolonileşme hareketidenilen süreç MÖ 630 Frig, Kimmer ve İskit ardından Lidyalılar tarafından da sürdürülmüştür.
Böylece bölgede Amisos- Samsun, Kotyora- Ordu, Cerasus- Giresun ve Trapezus -Trabzon arasında büyük bir ticaret ağı ve koloniler oluşmuştur.
Daha sonra Anadolu’da pek çok yerde varlık gösteren MÖ 546- MÖ 340 Persler bölge ile Sinop’u da ele geçirmişlerdir.
MÖ 420 yılına gelindiğinde Yunanlı kolonilerin bölge ve kentte özerk bir dönemi başlattığına tanık olunmaktadır. Bu dönemde Perslerin Anadolu’daki varlıklarını ortadan kaldıran MÖ 332 yılında Büyük İskender ile Makedon ve Helen dönemlerinde Sinop ve çevresi özellikle entelektüel ve mimari açıdan gelişim göstermiş olduğuna geriye bıraktıkları yapı ve yapıtlardan anlaşılmaktadır.
İskender’in ölümünden sonra YunanlaşanPersler- Pontus Krallığı olarak tekrar varlık göstermeye başlamışlar ve Pontus Kralı, Mithridates Eupator- VI. Mithridates tarafından Sinop başkent yapılmıştır.
Zamanla Sinop’un bölgenin gelişim ve değişimine paralel olarak gittikçe Helenleştiği görülmektedir.
MÖ 183 yılına gelindiğinde Pharnakes bölgede Pharnace adlı yeni bir koloni kurduğu ve Sinop’u da buraya dâhil ettiği görülmektedir.
MÖ 64 yılında Roma İmparatoru Pompeius Magnus, Pontus Kralını yenerek Sinop’u Roma toprağı yapmıştır.
MÖ 27- MS 14 İmparator Augustus döneminde kent ve çevresi yerel yöneticilerle yönetilmiş ve bu dönemde ülkenin geneliyle birlikte kentte hızla Hıristiyanlaşmaya başlamıştır.
Bu dönemde kale, suyolu ve köprülere ek olarak kiliseler de yapılmaya başlanmıştır.
Roma’nın ikiye bölünmesiyle 395 Doğu Roma – Bizans toprağı olan Sinop, sık sık Arap istilalılarına uğramış ve 1071 yılından sonra da Türklerle tanışmıştır.
1085 yılında Selçuklu yönetimine giren kent, Haçlı seferlerine sahne olmuş ve bu seferlerin ardından bölgeyle beraber 1204 Kommenoslarla Pontus- Bizans yönetimine girmiştir.
Türklerle tanışması 1259- 1261 tekrar Selçuklu yönetimine girmesiyle perçinleşen Sinop, bir süre Pervaneoğulları Beyliği, Candaroğulları- İsfendiyaroğullarının ardından da 1326 Osmanlı toprağı olmuştur.
Sinop’a antik çağdan başlayarak Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı ile devam ederek bugüne gelen tarihinde çok sayıda liman, kale, cami, medrese, hamam, çeşme, tabya, kilise, tabya vb. yapılmıştır.
Her daim liman ve tersane kenti olan Sinop’ta Kıbrıs seferinde kullanılan 72 geminin tamamının yapılması son derece önemlidir.
1853 yılında Rusların baskınına uğrayan kent, milli mücadelenin ardından kurulan Cumhuriyet döneminde il merkezi olmuştur.
Sinop ve çevresinde yer alan tarihi ve doğal zenginlikler;
15-1-1- Sinop Kalesi;
Hititler döneminde yapıldığı ve MÖ 7. yy. da genişletildiği düşünülen kale, 1215 yılında Selçuklular zamanında iki giriş- Kale ve Yonca kapıları -ve İç kale kısmı eklenmiştir.
Kale daha sonraki dönemlerde de eklemelerle çeşitli onarımlar geçirdiği üzerindeki izlerden anlaşılmaktadır.
Dört kapıyla- Kumkapı, Meydankapı, Tersanekapı, Tabakhâne kapıları– girilen kale, 2050 m. uzunluğunda, 25 m. yüksekliğinde, 3 m. genişliğindir. İki ana girişli kalenin burç ve kuleleri her dönemde güçlendirilmiştir.
Kent merkezine yakın, Osmanlıların Karadeniz’deki en büyük tersanesi olan yapının içinde yer alan kale, Meşrutiyet döneminden sonra 1887 yılında cezaevi olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Düşünce suçluları- siyasilerin konulduğu bir hapishane olan deniz kıyısındaki kalenin 30 -35 m. yüksekliğindeki dış surların -doğu 500 m. batı 270 m. kuzey 800 m., güney 400 m.- uzunluklarının birbirinden farklı olduğu dikkat çekmektedir.
Kale, daha sonra müze olarak düzenlenerek ziyarete açılmıştır.
15-1-2- Sinop Müzesi:
1541 yılında açılan ancak 1970’te yeni binasında hizmet vermeye başlayan ve 2006’da da tekrar düzenlenen müzede sergilenen- küçük buluntular, taş eserler, amphora salonlarında MÖ 4. yy. ile Osmanlı dönem sonunu kadar kronolojik sırayla çok sayıda arkeolojik buluntu– taş kitabe, heykel başları ve heykeller, kap- kacak, madeni aletler, vazolar, pişmiş toprak heykelcikler, Serapis Mabedine ait pişmiş toprak mimari parçalar, cam eserler, mezar buluntuları– 7 tane Sanat Perili Mozaik Pano, mermer -Geyik Parçalayan Aslanlar- amphora üretim atölyeleri ve fırınları parçaları ve simgesel panolar, Sinop’un ilk bastırdığı gümüş sikkeler, şehir sikkeleri, Ordu, Gelincik, Selçuklu ve Bizans definelerinden örnekler- Sinop İkonaları- kestane ağacı alçılı ya bez alçılı boya ve altın yaldızlı, İsa, Meryem, Yahya ve diğer Azizlere ait sahnelerin olduğu pano ile bahçede taş, mermer mimari eserler, Helen- Roma Dönemi, MÖ 4. yy. ait Serapis Anıtı ve Dionysos, Herakles, İssis veya Kore heykelleri, mil taşları, mezarları, heykeller ve mozaikler –bölgedeki ören yerlerinden -Sinop Merkez, Karakum ve Demirciköy, Karadeniz Ereğlisiarasında, Meydankapı-çıkarılan arkeolojik eserler olarak sıralanabilir.
Ayrıca kent merkezinde, 18. yy. yapılan üç katlı Öküzoğulları Konağı’nda hizmet veren müzede dönemin yöresel malzemelerinin yanında Osmanlı dönemi Şer’i Mahkeme Sicillerinin sergilendiği Sinop Etnografya Müzesi de önemli bir tarihi ve kültürel merkezdir.
15-1- 3- Sinop- Balatlar Kilisesi- Balatlar Yapı Topluluğu;
Kentteki tarihi tam olarak saptanan ender yapılardan olan haç planlı kilise, Geç Roma döneminde yapılmıştır.
Yapının döneminin mimari özelliklerini yansıtan hamam bölümleri – gymnasium- palestra, sıcaklık -caldarium, ılıklık- tepiderium, soğukluk- frigidarium ve ısıtma sistemi- hypocaust– son derece dikkat çekicidir.
Yapı daha sonra 7. yy. Bizanslılar zamanında kiliseye 15. ve 16. yy. Osmanlılar zamanında da Ortodoks kilisesine dönüştürülerek Meryem’in Uykusu/Ölümü -Koimesis- Kimisis ve Başmelek Mikail’e adanmıştır.
Zamanla oldukça yıpranan tonoz duvarlı yapının içindeki fresklerin bir kısmı halen görülebilmektedir.
2000 yılında tekrar ziyarete açılan kilisenin yakınında bir zamanlar ayazma ve güneyinde de kemiklik olarak adlandırılan bir mekân varmış.
15 -1- 4- Sinop -Pervane Medresesi;
Kent merkezinde, Alaaddin Cami yakınındaki medrese, 1262 yılında Selçuklu Veziri Muinüddin Süleyman Pervane tarafından yaptırılmıştır.
Dikdörtgen planlı yapının iki eyvanı, sekizgen şadırvanı ile kemerli revaklarla çevrili on odası bulunmaktadır.
Pervaneoğulları’nın son hükümdarı Gazi Çelebi ve kızının kabirlerinin yer aldığı açık avlulu medresenin süslü anıtsal kapısı bulunmaktadır.
15 -1- 5- Sinop-Alâeddin- Büyük- Cami;
Selçuklular dönemide, 1267 yılında Muinüddîn Süleyman Pervâne tarafından yaptırılan 12 m. yüksekliğinde, 66 x 22 m. boyutlu cami, enine dikdörtgen planlı, iki sahınlı, beş kapılı ve tonozdan beş kubbe ile örtülüdür.
Üç kapıyla girilen avlunun ortasında bir de şadırvanı bulunan cami çeşitli zamanlarda onarımlarla değişime uğrasa da mimari güzelliği ile halen dikkat çekmektedir.
Bugün mermer mihrabı ve bitkisel desenlerle süslü minberi Türk- İslâm Eserleri Müzesi’nde bulunan caminin yanında İsfendiyaroğulları zamanından kalma bir de türbe bulunmaktadır.
15 -1-6- Sinop- Kaleyazısı- Mehmed Ağa-Cami;
1651 senesinde Mehmed Ağa tarafından yapılmaya başlanan cami Sinop’ta Osmanlı dönemine ait en güzel mimari örneklerindendir.
Ahşap çatılı ve dikdörtgen planlı caminin bazı yerleri- mihrap-minber yazık ki orijinal değildir.
Cami tamamlanmadığı için 1909 yılında da halk tarafından tamir edilip kesme taştan bir minare eklenerek hizmete açılan caminin yanında 6 adet mezar da bulunmaktadır.
Kent ve çevresindeki diğer tarihi dini yapılardan; 1374 yılında, Candaroğlu Celaleddîn Bayezid tarafından, kare planlı, tek kubbeli- Saray Cami, 1867 yılında Cezayirli Ali Paşa tarafından yaptırılan, 1896’da Abdülhamid tarafından onarılan- Seyyid Bilâl- Cezayirli Ali Paşa Cami, 1353 yılında Mehmed Ağa tarafında yaptırılan, mermer mihrabındaki ışık ile dikkat çeken –Fetih Baba-Tersane- Mescidi, 1262 yılında Alâeddin Keykubat adına yaptırılan, içinde derslikler bulunan ve halen müze olarak kullanılan- Alâeddin Medresesi, Hacı Ömer- Tersane- İskele- Gümrük, Cezayirli camileri ve Seyyid Bilâl, Gâzi Çelebi, İsfendiyaroğulları, Çeçe Sultan, Sultan Hâtun- Aynalı Kadın- Hatunlar türbeleri, Saray Mescidi ile Şehitler Çeşmesi Türk- İslam- Selçuklu Candaroğulları ve Osmanlı dönemi yapılarının başında gelmektedir.
15 -2-1- Boyabat Kalesi;
Gökırmak Vadisi’nde, bölgeye hâkim bir konumda yüksek kaya kütlesinin üstüne yapılan kalenin tam yapım tarihi bilinmemektedir.
Yapının eski temellerinin MÖ 6. yy. Paflagonyalılar zamanında yapıldığı ve şu an görünen önemli mimari detaylarından Geç Roma ve Erken Bizans Dönemi’ne ait olduğu düşünülmektedir.
İç ve dış kale olarak tasarlanan yapının surları, burçları ve dış kısmı Osmanlı dönemine aittir.
Kaleden dehlizlerle ve 252 basamakla yanındaki Gazidere Çayı’na inilmektedir.
15-3-1- Durağan- Durakhan;
Kent merkezine yakın Karadeniz ticaret yolu üzerindeki yapı, 1265 yılında Selçuklu Veziri Müinüddin Süleyman Pervane tarafından yaptırılmıştır.
Dönem mimarisini yansıtan Durakhan, avlusunda 13 oda bulunan ilginç ve dikkat çekici bir tarihi bir yapıdır.
15 -3 -2- Durağan- Ağcaçal Mağarası;
Cevizlibağ Köyü yakınlarında, doğal koşullarda milyonlarca yılda oluştuğu bilinen ancak zamanla tahrip edilen sütunlara sahip mağarada kireç taşı erimesiyle meydana gelen çok sayıda doğal oluşum bulunmaktadır.
15 -3-3- Durağan- Ambarkaya Kaya Mezarı;
Gökırmak kıyısında, 20 m. yükseklikteki kalker bir kayaya oyulan mezarın önünde üç sütun ve üçgen alınlık bulunmaktadır.
Sütunların arkasında oyuk bir giriş ve sağında da dikdörtgen bir mezar odası vardır.
Tavan ve zemini düz olan mezar odasında iki kline- mezar/ ölülerin yatırıldığı taş sedir – bulunmaktadır. Yapının genelinin sade olması tarihinin saptanamamasına neden olmasına karşın bölge genelindeki benzer örneklerden mezarın MÖ 7. yy. Paflagonyalılar dönemine ait olduğu düşünülmektedir.
15 -3-4- Durağan- Terelek Kaya Mezarı;
Durağan yakınlarında, Kepez- Terelek kayası üzerinde, 5- 6 m. yüksek silindirik sütun kaideleri bulunan mezarın yanında detaylar özellikle iki ayağını ileri uzatarak yatan başı kırılmış aslan kabartması çokdikkat çekicidir.
Dikdörtgen penceremsi bir kapı ile girilen dikdörtgen planlı mezar odasında bitişik iki sedir-sanduka bulunmaktadır.
Mezarın orijinal cephesindeki aslanla mücadele eden insan kabartması ve bir insan büstü son derece ilgi çekicidir.
15 -4- 1- Sinop- Salar Köyü Kaya Mezarı;
Kalker kaya yüzeyine yapılan dikdörtgen planlı, üç sütunlu girişi olan 30 x 30 cm . boyutlarında bir pencereli, tavan ve zemini düz mezar anıtının içindeki odada bir kline bulunmaktadır.
Yapının alınlığında ön ayaklarını ileri doğru uzatan aslan kabartması bulunmaktadır.
15 -5- 1-Akliman;
Kentin en önemli limanları ve koylarından biri olan Akliman, Sinop’un 9 km. batısında 15-20 m. genişliğindeki kumsalıyla en gözde mesire yerlerinden biridir.
15 -6-1- Hamsilos Koyu;
Hamsilos Koyu, kentin eski çağlara dayanan liman ve koylarındandır.
Denizin orman içinde nehir görüntüsü verdiği ülkenin tek fiyordu, 1991 yılında 1. derece sit alanı ilan edilmiştir.
Ayrıca il genelindeki tarihi yapılardan; kent merkezi Yakupağa Konağı, Paşa Tabyaları, Şehitler Parkı’ndaki Roma dönemi Serapis Tapınağı da kentin önemli tarihi yapılardan bazılarıdır.
Doğal güzellikleri ile turizm için eşsiz bir merkez olan Sinop’un denizi, koyları, kumsalları- Sarıkum, Karakum, Mobil, Korucak vb.- Ayancık- Akgöl Yaylası, Çamlık, Bazalt kayalar, Sarıkum Tabiat Koruma Alanı, İnaltı Mağarası-Tatlıca, Erfelek- Şelaleler -İnceurun feneri, Durağan- Buzluk Yaylası, Türkeli Çamlığı, içmeleri- Aloğlu ve Acısu İçmeleri, Soğuk Su- Dıranaz Soğuk Su alanı ile Sinop’ta gezilip görülmesi gereken doğal merkezlerden başlıcalarıdır.