UŞAK

8- UŞAK;

Coğrafi;
Komşular;
Kütahya, Afyonkarahisar, Denizli ve Manisa illeri Uşak ilimizin komşularıdır.

Yüzölçümü; 5341 km2. 

İlçeler; Banaz, Eşme, Karahallı, Sivaslı, Ulubey ve Merkez ilçe Uşak olmak üzere altı ilçesi vardır.

İklim; Eğe Bölgesi, deniz kıyısında olmayan ilerden biri olan Uşak’ta karasal Akdeniz iklimi- yazları sıcak, kışları da uzun ve sert- görülse de bölgenin konumu gereği dağların denize dik olması denizin etkisi, ılıman rüzgârları iç kesimlere taşıyarak yağışları arttırmaktadır.

Bitki Örtüsü: Eğe Bölgesi, Gediz Vadisi’nde yer alan Uşak ili, % 57,5’i platolar, % 37’ si yüksek dağ ve tepelerle çevrili- 1940 m. Ahır Dağı, 1805 m. Elma Dağı, 2309 m. Murat Dağı- Kartaltepe, 1754 m. Bulkaz- Burkaz Dağı, 1644 m. Tahtalı Tepe, 1298 m. Kocatepe- ortalama 150 m. yükseklikte bir konumdadır.

İlin topraklarının % 38’i orman ve fundalıklar, % 35’i ekili- dikili alanlar, % 24’ü çayır ve meralar ve  % 5.5’ini oluşturan ovalardaki zengin bitki örtüsü, sıcak- soğuk su kaynakları ve doğal güzelliklerinde etkin olan Büyük Menderesin kolları su kaynakları- Hamam, Yavu, Banaz ve Gediz çayları, Eşme Deresi, Gediz- neden olmaktadır. 

Ulaşım; Uşak, bölgenin iç kısımlarında bir yerleşim yeri olmamasına karşın havayolu, asfalt  düzgün karayolu ve demiryolu ile il merkezi ve tüm ilçelerine kolaylıkla ulaşılabilir.  

Tarihi;

Yapılan kazılar sonucunda kent ve çevresinde MÖ 4000 Bronz çağından beri yaygın bir yerleşimin olduğu varsayılmaktadır.

Uşak, MÖ 2500 yıllarında Anadolu’nun ilk siyasi birliğini kuran  Hitit- Luvilerin ardından ve MÖ 1000 yıllarında da Frigler tarafından önemli bir yerleşim yeri idi.

Daha sonra sırasıyla MÖ 620- Lidya, MÖ 546 Pers, MÖ 334 Makedon ve Bergama Krallığı, MÖ 189 Roma ve 12. yy. a kadar Bizans uygarlıkları tarafından da idare edilen Uşak’ta belirgin bir İon kültürü olduğu ele geçirilen çok sayıda buluntuyla kanıtlanmıştır. 

1071 yıllarında Türklerle Selçuklu döneminde tanışarak oğul- uşakların çokluğundan Uşak adı verilen kent 1176 yılına kadar birkaç kez Bizans ve Selçuklular arasında el değiştirmiştir.

Daha sonra 1277 Germiyanoğulları, 1391 Yıldırım Beyazıd ile bir süre Osmanlı toprağı olsa da Fetret döneminden sonra Germiyanoğlu Yakup Bey’in vasiyeti üzerine kent 1429 yılında Osmanlı topraklarına kesin olarak katılmıştır.

I. Dünya savaşı sırasında 1919 yılında Yunan işgalinin yoğun yaşandığı bir yerleşim yeri olan Uşak, 1922 yılından sonra özgürlüğüne kavuşmuş, önce Kütahya’nın ilçesi iken 1954’ten sonra da il olmuştur.

Uşak ve Çevresindeki Tarihi Kalıntılar;

Uşak ve çevresinde ilk yerleşimcilerden günümüze kadar yaşayan pek çok uygarlığın izlerini yapı, yapıt ve ören yerlerinde görmek mümkündür.

Kent merkezinde de Germiyanoğulları tarafından inşa edilen Ulu, Şeker ve Kurşun camileri kentte iz bırakan Türk- İslam yapılarının başında gelmektedir.

Özellikle kentteki Aybey- Işık, Karaağaç ve Kurtuluş semtlerindeki Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan bağdadi tarzda, cumbalı -beşik çatılı Uşak evlerini görmek, Ulu Cami yakınındaki Bedestan Hanı ziyaret etmek kenti tanıyıp, anlamak ve sevmek için önemli ayrıntılardır.

8- 1-1- Uşak-Arkeoloji ve Etnografya Müzesi; 

Uşak ve çevresindeki antik kentlerden getirilen arkeolojik eserler ile özellikle Sebaste ve Güre tümüslerinin buluntuları yanında kalkolitik, eski tunç, Pers, Grek, Helenistik, Roma, Bizans, Osmanlı dönemi sonuna kadar çeşitli dönemlere ait -taştan, pişmiş topraktan, camdan, altın, gümüş ve bronzdan yapılan çeşitli ziynet eşyaları, kâseler, tabaklar, heykel ve heykelcikler, altın sikkeler, madalyonlar, koku kapları, çanak çömlekler, kapı tipi mezar siteleri, gözyaşı şişeleri ve Karun hazineleri- buluntuların burada sergileniyor olması müzeye olan ilgiyi artırarak her yıl çok sayıda ziyaretçiyi bölgeye çekmektedir. 

Ayrıca Uşak, Atatürk ve Etnografya Müzesi, Kurtuluş Savaşı sırasında kullanılmış iki katlı önemli bir yapıdır. 

Atatürk’e ait özel eşyalar ve etnografik yapıtların yanında 16.ve17. yy. Uşak halıları ve Eşme kilimleri de görülmektedir. 

8-2-1- Banaz- Ahatköy- Akmonia Antik Kenti ;

Banaz’a 8 km. uzaklıkta, Ahat Köyü yakınlarında, Kral Yolu üzerinde, üç yanı dere ile çevrili, yüksek bir tepede yer alan antik kentin MÖ 9. yy. da Frig beyleri ya da Lydia Kralı Manes’in oğlu Akmon tarafından kurulduğu varsayılmaktadır. 

Akmonia Kenti, Frig, Lidya, Helen, Roma ve Bizans dönemlerinde oldukça gelişmiş Uşak’ın en önemli yerleşimlerinden biri idi.

Akmonia’nın önemi, MÖ 3. yy. da Athena ve Meander adına basılan desenli paraların yanında kentte bulunan kale, tiyatro, odeon, gymnasium, hamamlar, mezar odaları, darphane, sağlık ocakları, ayrıca Şans Tanrıçası Tykhe, voleybol, güreş ve boks yapan çıplak gençlerin süslediği, 270 m2.lik büyük bir spor salonu ve son derece güzel mozaiklerle süslü binalardan anlaşılmaktadır. 

Yapılan araştırmalarla bulunan mozaiklerden 1. yy. da İskenderiye’den gelen sporcuların bulunduğu festival organizasyonlarının yazılı metninden anlaşılmakta bu da Akmonia’nın spor festivalleri yapacak kadar önemli bir kent olduğunu ortaya koymaktadır. 

Ayrıca 2. yy. da Akmonia’da dünyada ilk kez voleybol yarışmaları yapılmış olması bölge ve kent tarihi açısından son derce önemlidir.

Kazılarda ortaya çıkarılan buluntular Afyon ve Uşak Müzelerinde sergilenmektedir.

8-2-2- Banaz- Tiryanapolis Antik Kenti;

Banaz- Ahlât köyü civarında Romalılardan kalma tarihi kalıntılar bulunan antik kent.

8-3-1- Leşke Kaya Mezarları; 

Merkez- Bozkuş  ve Leşke köyleri arasındaki kaya mezarlarının yanında Ulubey- Çırpıcı Köyü yakınlarında Roma dönemine ait anfiler ve aile mezarları dönemlerinin pek çok özelliğini gösteren  son derece önemli tarihi tanıklıklar olarak kabul edilmektedir. 

Ayrıca Sürmeli yakınlarında Roma ve Helenistik döneme ait tiyatro, iki heykel ve yine aynı dönemlere ait mimari kalıntılar da yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkarılmıştır.

8-4-1- Sivaslı- Sebaste- Selçikler Antik Kenti ;

Uşak’a 56 km. uzaklıkta, Sivaslı- Selçikler Kasabası’nda bulunan Sebaste Antik Kenti’nden çıkarılan son derece değerli arkeolojik eserlerden kentin önemli bir yerleşim yeri olduğu anlaşılmaktadır. 

Roma imparatoru Augustus tarafından MÖ 20 yılında kurulan ve Roma döneminin 12 önemli kentinden biri olan Sebaste, Hıristiyanlıkla beraber 9. yy. da da piskoposluk merkezi olmuştur.

Bizans döneminde iki büyük kilise yapılan Sebaste’de Hıristiyanlık öncesi ve sonrası çok sayıda yapıt halen arkeoloji müzesinde sergilenmektedir.

8-5-1- Ulubey- Sülümenli- Blaundus Antik Kenti ;

Uşak’a 40 km. uzaklıktaki Sülümenli Köyü yakınlarında bulunan Blaundus Antik Kenti’nin tarihi MÖ 2000 yıllarına kadar gittiği yapılan kazılar sonucunda ortaya çıkarılmıştır. 

Üç tarafı oldukça derin ve dik vadilerle çevrili yarımada benzeri bir toprak parçası üzerinde kurulan Blaundus Antik Kenti’ne İskender Anadolu seferi sırasında Makedonyalıları yerleştirerek yerleşim yerini geliştirmiştir. 

İskender’in ardından Bergama Krallığı yönetimine giren kent daha sonra Roma toprağı ve önemli bir sınır kenti olmuştur. 

Bizans, Hıristiyanlık döneminde Sebaste Piskoposluğu’na bağlanan Blaundus’daki pek çok yapı kalıntısının yanında kentin girişindeki blok taşlardan harçsız yapılan bir girişe sahip Helenistik kemerden günümüzde çok az bir kısım kalmasına karşın döneminin görkemini göstermesi açısından dikkat çekici bir yapıdır. 

Ayrıca kale, tapınaklar, Roma İmparatoru Claudius’un İon tarzı mabedi, darphane, tiyatro, stadyum, kaya mezarları, idari binalar ve sur kalıntıları ile kentin sembolü çift at figürü de halen sit alanı içinde olarak koruma altındadır.

8- 6-1- Karahallı- Clandras- Cılandıras Köprüsü;

Karahallı İlçesi yakınlarındaki Banaz Çayı üzerine kurulan köprü, 2500 yıl önce Frigler döneminde yapılmıştır. 

24 m. uzunluğunda, 17 m. derinliğinde, 1,75 m. enindeki köprü, dağın iki ucundaki kayalara sabitlenmiştir. 

Kemeri kasnak biçiminde olan köprü kalemle işlenmiş iri taşlarla kenetlenmiştir. 

Çeşitli defalar onarım geçiren köprünün yanında Karahallı elektrik santrali bulunmaktadır. 

Bu santralden boşaltılan su beton bir kanalla köprüden 17 m. yükseklikten dökülmektedir.
Halen Cılandras Köprüsü ve çevresi bölge için önemli bir mesire yeri olarak değerlendirilmektedir.

8-7-1- Pepuza- Pepouza- Antik Kenti;
MÖ 165 yılında, Ulubey Kanyonu, su kaynağına yakın alanda büyük bir yerleşim yeri olan Pepuza önemli bir yerleşim yeri idi. 

Frig bölgesi içindeki Karayakuplu köyü- Karahallı- Pepuza Antik Kenti, Roma döneminde Hıristiyanlığın Montainizm mezhebine inanan insanların yaşadığı bilinmektedir. 

Pepuza, kurulumundan  500 yıl sonra Bizans zamanında terk edilmiştir. 

Yerleşim yerinde Hıristiyanlık döneminde eklenen toprak altında da bir yaşamın olduğunu kanıtlayan rahip ve rahibelere ait üç katlı, 60 dan fazla odası olan manastır, yemekhane, kaynak suyu, şapeli, mutfağı, haç biçiminde Bizans grafiti, Bizans çanak-çömlekleri,  tiyatrolar ve sivil mimari örneklerine rastlanmıştır.

8-8-1- Ulubey Kanyonu;

Uşak iline 29 km. uzaklıkta, dünyanın ikinci büyük kanyonu olan Ulubey Kanyonu, Ulubey ve Banaz çayları boyunca yan kanyonlarıyla birlikte gizli bir cennet olarak görülmektedir. 

Ancak Kanyondan geçen Dokuzsele Deresi’nin son derece kirlidir. 

Bu kirlilik temizlenerek yamaç paraşütü ve doğa turizmine açılması planlanmaktadır. 

Her türlü meyve ve sebzenin yetiştirebildiği kanyonda sal sporları, kayalıklarda tırmanış, kanyon boyunca balonla gezinti yapılabilir. 

8-9-1- Güre- Karun Hazineleri;

İl merkezine, 25 km. uzaklıkta, Güre Köyü’nde Hermos- Gediz Nehri tarafından sulanan bir ovada yer alan çok sayıda MÖ 6. yy. Lidya, Greko- Pers tümülüsleri bulunmaktadır.

141 yıl bölgeye egemen olan ve parayı bulan Lidya imparatorluğu döneminde yönetimdeki son sülale Mermnadların son kralı MÖ 560 yılında tahta çıkan Kroisos- Karun- Harun’a ait hazineler burada ortaya çıkarılmıştır.

Lidyalılar ilk çağda Tmolos- Bozdağlardan ve Hermos- Gediz nehrine karışan başkent Sardes’den geçen Paktalos- Sart deresinin alüvyonlarının içindeki altınları çıkararak zengin olmuşlardır.

Çok kere kaçak kazılara neden olan tümülüslerde pek çok nesneye- gümüş testi, kemikler, İnsan kulplu gümüş oinochoe, sfenks, altın başlı tutamaktı kepçe, tamamı altın, sallanınca ses veren makara, altından yapılmış içleri boş, iğneli altın küpe, aynı tip ancak daha küçük boyutta iğneli küpe, sallamalı, altından yapılmış kanatlı at şeklinde broş, meşe palamudu sallamalı altın ve renkli taştan yapılma kolye, akik ve taştan yapılmış geometrik şekilli kolye, mavi renkli camdan yapılmış uçları, aplike arslanbaşı şeklinde bir çift bilezik, uçları taş boncuklu püskül şeklinde altın gerdanlık -rastlanmıştır. 

Buluntuların bir kısmı kaçakçılar tarafından satılmış, bunların 363 tanesi tekrar ülkeye iade edilmiştir. 

Uşak ve çevresinde diğer önemli antik yerleşimlerden Roma zamanında Sebaste’ye bağlı Bizans döneminde kent niteliği kazanan Hacımköy- Alaudda, Akmonia kenti yakınlarında Karal Yolu üzerindeki Susuzköy- Kremon agora, Aktaş Köyü- Flaviopolis, Güre- Bagis, Oturak Köyü -Hieroxharax, Ayvacık Köyü -Dioklea, kaya mezarları ve Lidya’ya ait mezarların yer aldığı  Düzköy- Mesotimolos, Karahallı- Hacı Gedik Köprüsü, Gediz Nehri üzerinde, Kervan Yolu  üç gözlü Osmanlı Dönemine ait Çataltepe Köprüsü ile altı gözlü 30 m. uzunluğunda, 3,5 m. genişliğinde, 7.5 m. yüksekliğinde taştan yapılan Beylerhan Köprüsü, Selçuklu dönemi 1225 yılına ait Çanlı Köprü, Uşak merkezde Ulu, Burma, Kareler- Karaali, Çakaloz camileri, otuz dükkanlı, taştan yapılan Hacı Gedik Hanı, Tiritoğlu Mehmet Paşa tarafından yaptırılan Paşa Hanı- Taşhan, Ulubey İlçesi, İnay Köyü’ndeki Selçuklu dönemine ait  İnay Kervansarayı ile 1901 yılında, iki katlı olarak taştan yapılan Bedesten, Uşak ilinde Kurtuluş savaşı günleri için dikilen iki zafer anıtı da vardır.

Banaz- Hamamboğazı Termal Tesisleri, Gedikler Kaplıcası, Murat Dağı ile içindeki Anıt Ağaç, Akse, Ulubey Çamlığı, Ilıcak Subaşı, Evrenli Parkları, Evrendede, Hamamboğazı Mesire yerleri,  bölge açısında turizmi destekleyen önemli değerler olarak kabul edilmektedir. 

Bunların yanında kentin çeşitli yerlerinde bulunan geleneksel Uşak evleri de koruma altına alınacak kadar özel ve değerli görülmesi gereken mekânlardır.

Bunlardan biri Göğem Zafer Anıtı diğeri de Banaz Şehitleri Anıtı’dır. Atatürk ve Kurtuluş Anıtı özellikle görülmesi gereken tarihi değere sahip önemli anıtlardır.

Ayrıca Uşak ve civarı sağlık turizmi açısından da son derece önemli merkezlerden biridir. 

Çok sayıda hastalığa iyi gelen sıcak, ılık sulara sahip kaplıca termal turizm açısından son derece önemlidir.

Bunlardan Banaz- Hamamboğazı Kaplıcası, Kayaağıl  Termal Tesisleri, Güre- Örencik Kaplıcası, Emirfakılı Kaplıcası ile sağlık, çevre, doğa vb. doğal ve yapay olan göl, gölet ve barajlar- Göğem, Takmak, Karaağaç Göletleri, Büyük Oturak Barajı– bölge için son derece önemli merkezlerdir. 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top